ABD seçimlerinde Filistin'in belirleyiciliği

Abdullah Muradoğlu, küçük farkların önemli hale geldiği ABD seçimlerinde seçmenin eğilimlerinde Filistin faktörünü inceliyor.

Abdullah Muradoğlu / Yeni Şafak

Netanyahu’yu köşeye mi sıkıştırıyorlar!

Aylar önce Netanyahu, Gazze’ye yönelik olarak soykırıma dönüşen saldırıların yıl sonuna kadar devam edebileceğini söylemişti. Verdiği tarih, ABD’deki 5 Kasım seçimlerinin hemen sonrasına tekabül ediyordu. Netanyahu’nun, Demokratlardan çok Cumhuri-yetçilerin, yani Trump’ın seçimleri kazanmasına bel bağladığı anlaşılıyordu. Aslında İsrail’e koşulsuz destek konusunda iki parti “tek parti” gibi davranıyor. Fark, Demokratların iç siyasi dengelerinin, Cumhuriyetçi Parti’ye kıyasla İsrail’in hoşuna gitmeyecek ölçüde baskıya açık olmasıdır.

ABD Kongresi’ndeki sol kanat demokratlar arasında İsrail’e koşulsuz desteğin kısıtlanması yönünde bir eğilim söz konusu. “İsrail Lobisi”nin en etkili kuruluşu olan “Amerikan-İsrail Halkla İlişkiler Komitesi (AIPAC)” İsrail’e kısıtlama getirilmesi gerektiğini savunan birçok Demokrat vekilin ön seçimlerde kazanmaması için 100 milyon dolardan fazla para harcadı. “Lobi”nin hedef aldığı vekillerden sadece ikisi önseçimleri kaybetti. Lobi doğrudan ya da dolaylı yollarla devreye soktuğu “Büyük Para”ya rağmen ‘tehlikeyi’ bertaraf edebilmiş değil.

ABD’deki seçim anketlerinde Trump, Biden’ın önünde görünüyordu. 27 Haziran’da “CNN”de gerçekleşen münazarada Biden’ın, Trump karşısında bocalaması Demokratlar cephesinde karamsarlığa yol açmıştı. Trump’ın kazanma şansı daha da artmış, Biden’ın Başkan adaylığı ise tartışmaya açılmıştı. 13 Temmuz’daki suikast girişiminden sağ kurtulması Trump’ı daha da parlatmıştı. Nihayetinde Biden, Trump’a suikast girişiminden bir hafta kadar sonra Başkan adaylığından çekildiğini ilân ederek Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in önünü açmıştı.

Harris’in Başkan adaylığı oyunu değiştirdi. Demokratlar cephesinde seçim kazanma umudu parladı. Anketler Harris’in Trump ile aradaki mesafeyi kapattığını, hatta öne bile geçtiği yönünde sinyaller veriyor. Yukarıda belirttiğim gibi Harris, Sol kanat demokratlardan, genç seçmenlerden ve salıncak eyaletlerdeki “Arap-Amerikalı” seçmenlerden gelen baskılar sebebiyle Netanyahu’nun ateşkes ve rehine anlaşmasına razı olmasını istiyor görünüyor.

Netanyahu ise Amerikan seçimlerini etkilemek için ateşkes müzakerelerini rayından çıkaracak nitelikte kışkırtıcı saldırılar gerçekleştirdi. Şimdi de Batı Şeria’ya saldırması Netanyahu’nun Amerikan seçimlerini etkilemeye çalıştığı yönündeki kanaatleri daha da pekiştirdi. Yorumlara göre Netanyahu, Kamala Harris’e seçim kazanması için bir anlaşma hediye etmeye niyeti yok.

Demokratlar tüm kozlarını Trump’ın kaybetmesine oynuyorlar. Küçük miktarlardaki oyları bile stratejik bir derinlikle ele alıyorlar. Harris’in başkan seçilmesi halinde bir veya daha fazla Cumhuriyetçiye kabinesinde yer vereceğine dair tartışmalar bu bağlamda değerlendiriliyor.

Siyaseten Kamala Harris’in ateşkes-rehine anlaşmasına ihtiyacı var. İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın yanı sıra iç ve dış istihbarat kuruluşlarının başkanları da Netanyahu’nun Biden Yönetimi’nin anlaşma çerçevesini kabul etmesinden yana bir tutum izliyorlar.

Gazze’de biri İsrailli -Amerikalı olmak üzere 6 rehinenin cesetlerinin bulunması Gallant kanadı ile Netanyahu arasındaki anlaşmazlığı daha da gerilimli hale getirdi. İsrail’de Netanyahu aleyhtarı gösteriler de yeniden yoğunluk kazanmaya başladı. Cesedi bulunan rehinelerden İsrailli Amerikalı Hersh Goldberg-Polin’in anne ve babası, 21 Ağustos’taki Demokrat Parti Kurultayı’nda konuşarak, ateşkes ve rehine anlaşması yapılması için çağrıda bulunmuştular.

Harris’in, Netanyahu’nun ateşkes-rehine anlaşmasını kabul etmesi için İsrail’e silah sevkiyatını durdurmak gibi bir baskı uygulaması beklenmiyor. Ancak Biden Yönetimi rehine anlaşmasının Demokratların seçimi kazanmalarında kritik bir rol oynayacağından eminse, Amerikan derin devleti de gerçekten Trump’ın kazanmasını istemiyorsa İsrail’in Siyonist müesses düzeni içindeki müttefik unsurlarından Netanyahu’yu ‘bir şekilde’ ikna etmelerini isteyebilirler.

İsrail’in en büyük işçi sendikası “Histadrut”un genel grev ilân etmesi, gösterilerin artarak devam etme eğilimi taşıması, itaatsizlik girişimleri ve diğer birtakım eylemler Netanyahu’nun oyununu değiştirebilir. İsrail’de gündelik hayatın kilitlenmesi, yanı sıra askerî-güvenlik kanatlarıyla yaşadığı gerginliğin ciddi bir krize yol açması Netanyahu’yu zorlayabilir. Daha uç durumlar için ise model olarak, “Asya’nın Demir Leydisi” olarak anılan Bangladeş Başbakanı Şeyh Hasina’nın 15 yıllık iktidarının ardından ülkeden kaçmasına yol açan olaylar gösteriliyor.

Yorum Analiz Haberleri

“Esed’in düşüşüyle Rusya 'süper güç' olmaktan çıktı”
Döktüğün kan yetmedi mi hala utanmadan konuşabiliyorsun?
"Suriye'den bize ne?" yaklaşımını besleyen körlük
Suriye devrimine çarpık ve indirgemeci yaklaşımlar
Yılbaşında normalleşen haram: Piyango