ABD seçimleri Türkiye için ne ifade ediyor?

Turgay Yerlikaya, ABD'deki adayların Türkiye başta olmak üzere bölge sorunlarına yaklaşımdaki benzerliğe dikkat çekiyor.

Turgay Yerlikaya / Yeni Şafak

ABD Başkanlık Seçimleri ve siyasetin tıkanıklığı

ABD Başkanlık Seçimleri hiç kuşkusuz, dünyanın birçok yerindeki seçimlerden daha fazla ilgiye mazhar olmakta. Bu durum, ABD’nin on yıllardır izlediği ulus aşırı politikalarla yakından ilgili. Örneğin Türkiye’de bu seçimler, Türkiye ile ilişkiler nasıl bir istikamete oturur sorusunun yanı sıra Türkiye’nin en önemli güvenlik tehditlerinden biri olan PYD-YPG’ye yönelik desteğin bitip bitmemesi üzerinden tartışılmaktadır. İkili ilişkilerin yanı sıra birçok devletle dolaylı bir ilişki ağına sahip olan ABD’de yapılacak olan seçimler bu yönüyle Türkiye’de de büyük bir ilgiyle takip edilmektedir. Nitekim Biden’ın adaylıktan çekildiğini duyurmasının ardından Türk medyasında canlı yayınlar doğrudan bu konuya yoğunlaşmış ve seçimler üzerine muhtelif akıl yürütmeleri söz konusu olmuştur.

Siyasetin tıkanması

Uzunca bir süredir ABD siyasetinin tıkandığı ve demokratik liberal değerlerden sapma olduğu yönünde kuvvetli eleştiriler söz konusu. Özellikle 7 Ekim sonrasında İsrail’e yönelik koşulsuz destek, söz konusu değerlerin sadece Batı için mümkün olabileceği gerçeğini tüm dünyaya göstermiş oldu. Hele Gazze konusunda, Trump’ın seçilmesi durumunda daha ağır bir bilanço oluşacağı gerçeği düşünüldüğünde, ABD siyasetinin nasıl bir tıkanma yaşadığı daha da net biçimde görülmektedir. Son günlerde Trump’a suikast ve sonrasındaki komplo teorileri, Biden ile Trump’ın televizyonda yaptıkları tartışma programı sonrasında başta Demokrat Partililer olmak üzere New York Times gibi medya ortamlarında yayınlanan adaylıktan çekil yazıları, ABD siyasetinin en hararetli dönemlerinden birisinin yaşanmasına neden olmaktadır.

Adaylar için meydan okumalar

Trump’a yönelik suikast sonrasındaki değişikliklere bakıldığında, sonuçlardan hareketle birtakım akıl yürütmeler yapmak mümkün. Özellikle Trump’a karşı konsolide olan Demokrat seçmen kitlesinin Biden’ı adaylıktan çektirmesi önemli bir gelişme. Diğer bir husus ise Biden’ın işaret ettiği ve Demokrat Partili elitlerin desteklediği Kamala Harris’in bir heyecan yaratması ve kazanma ihtimalinin daha fazla mümkün hale gelmesi. Nitekim Harris ismi gündeme geldiğinde, Reuters/Ipsos’un yaptığı bir ankette Harris’in iki puan olduğu ifade edilmektedir. Her ne kadar ABD seçimleri öncesinde (2016 örneğinde olduğu gibi) yapılan anketlerin manipülatif bir nitelik taşıdığı bilinse de Harris’in bir ivme yarattığı ortada. Tabii Harris’in kazanabilmesi başta siyahi seçmen olmak üzere Demokratları sandığa götürebilmesinden geçmektedir.

Harris açısından durum her ne kadar pozitif seyretse de yukarıda ifade ettiğim gibi bazı meydan okumalar da söz konusu. Bunlardan en önemlisi, Harris’in retorik açıdan etkili bir isim olan Trump ile TV tartışmalarına çıkacak olması. Buradaki performansı, Harris’in Trump ile mücadele etmedeki potansiyelini göstereceği gibi seçilmesi durumunda hem iç hem de dış politikada nasıl bir strateji izleyeceğini gösterecektir. Hatırlayacak olursak Biden ve Trump arasındaki TV münazarasında, Trump Biden’a karşı ezici bir üstünlük kurmuş ve bu durum Biden’ın çekilmesinde etkili olmuştur.

Harris açısından diğer bir meydan okuma da Trump’ın suikast sonrasında, engellenmeye çalışılan bir siyasi figür olduğu tartışmalarıdır. Gerçekten de Trump’ın hem müesses nizam hem de ABD’deki medya merkezleri tarafından istenmediği açık biçimde bilinmektedir. Hatırlayacak olursak 2020 seçimlerinde Biden ile mücadele eden Trump’a karşı ciddi bir medya ambargosu söz konusu olmuş ve bu ambargo Facebook ve Twitter gibi mecraların Trump’ın hesabını askıya almalarını beraberinde getirmiştir. Trump’a karşı benzer bir eğilimin söz konusu olup olmayacağı, eğer böyle bir ambargo söz konusu olur ise Trump’ın neler yapacağı da merak konusu.

Türkiye açısından seçim

Türkiye açısından seçimi daha fazla tartışılır kılan ise her iki adayın Türkiye’ye yönelik gelecekteki tavırları ile ilgili. Trump ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ikili görüşmelerde aldığı sonuçlar her ne kadar olumlu bir tablo yaratsa da aynı dönemde kur ataklarının da söz konusu olması, ihtiyatlı bir beklenti içerisinde olunması gerektiğini göstermektedir. Keza Trump’ın seçilmesi durumunda İsrail’e daha fazla destek vereceği gerçeği, bu anlamda ikili ilişkilerin seyrini etkileyecektir. Diğer tarafta 2020 seçimleri öncesindeki başkanlık yarışında, seçilmesi durumunda Erdoğan iktidarını muhalefetle birlikte devireceğinden bahseden Biden ve onun yardımcısı Harris. Somut göstergeler ışığında bakıldığında, hem Türkiye hem de dünya açısından belirli sonuçlar oluşturacak olan ABD’deki seçimlerin Kasım ayına kadar yoğun biçimde tartışılacağı ortada.

Yorum Analiz Haberleri

Filistinli siyasetçi Netanyahu'ya: Esed'den sonra tek diktatör sen kaldın!
İran'ın enerji krizi, sanayilerin kapatılmaya zorlanmasıyla korkunç bir noktaya ulaştı
Suriye'nin Türkiye'den ve Arap ülkelerinden ne beklentisi var?
Adem Özköse: Suriye’de kendimi artık büyük bir hikayenin başlangıcındaymışız gibi hissediyordum
60 yıllık Baas sultasının izlerini silmek kolay olmayacak!