ABD sadece işbirlikçi değil bilfiil katliam ortağıdır!

Ahmet Varol, ABD'nin Gazze'deki konumunun sadece finansman sağlamaktan ibaret olmadığını ifade ediyor.

Ahmet Varol / Yeni Akit

Gazze’nin ayaklarını koridorlarla bağlama planı

Söze ABD’nin siyonist işgal rejiminin Gazze’de ve Filistin’in genelinde sürdürdüğü savaşa sadece araç ve finans desteği sağlamakla kalmadığını, bilfiil savaşın içinde yer aldığını hatırlatarak başlamak istiyorum. 

İşgal rejimi Gazze’ye kara operasyonu başlatma kararı alınca önce kuzeyden Beyti Hanun ve Beyti Lahiya tarafından girmeye çalıştı. Ancak güçlü bir direnişle karşılaştığından ilerlemekte zorlandı ve bu arada önemli sayıda kayıp verdi. 

Bunun üzerine ABD’nin gönderdiği askeri uzmanlar işgalci katillere orta kesimden girerek bölgeyi ikiye bölen bir askeri koridor oluşturması önerisinde bulundu. İşgalciler de bu öneri doğrultusunda ortadaki Deyru’l-Belah toprakları üzerinden sahile uzanan bir askeri koridor açtı ve buna da Netzarim Koridoru adını verdiler. 

Sonra kuzeydeki ahaliyi tamamen tahliye etmek amacıyla güney bölgenin güvenli olduğunu iddia ederek kuzeydekileri o tarafa geçmeye zorladı ve geçmeyenlerin saldırılara hedef olacakları tehdidinde bulundular. Bu tehdit yüzünden bir kesim güneye geçti ama yine önemli bir kesim tehditlere rağmen kendi bölgesinde kalmayı tercih etti. 

Daha sonra siyonist işgal güçleri söz konusu Netzarim Koridoru’nu aynı zamanda kuzey bölgeye insani yardım ulaştırılmasını engellemekte kullanarak bu bölgede kalmakta ısrar edenleri açlığa mahkum ettiler. Bu yüzden insanlar ot, hayvan yemi vs. yemek zorunda kaldı. Onlarca çocuk da açlıktan öldü. Küresel emperyalizm ise bu vahşete rağmen işgalci katilleri desteklemeye devam etti. 

İşgal ordusu daha sonra “güvenli” ilan edilen ve bir milyondan fazla insanın toplandığı Refah bölgesine saldırı düzenleyeceğini açıkladı. Tüm tepkilere rağmen, ABD’nin desteğinden aldığı güçle Refah’a saldırı planını gerçekleştirdi. ABD ise bu saldırı planına resmi açıklamalarda güya itiraz ediyor ama arka planda destek veriyordu. 

Bu saldırıdan sonra işgal kuvvetleri Mısır ile Gazze arasında sınır çizgisi olarak kabul edilen Filadelfi ya da Filadelfiya, diğer adıyla Salahuddin koridorunu kontrol altına aldı. Bunda tabii, Mısır’ın Camp David Anlaşması’nın işgal rejimiyle ilgili şartlarını değerlendirmek için devreye girmemesinin ve siyonist katillere sessiz kalmasının da önemli bir payı vardı. 

İşgalci katiller sınır koridoruyla birlikte Refah Sınır Kapısı’nı da kontrol altına aldı ve artık buradan insani yardım geçmesini tamamen engellemeye başladılar. Önceden de Sisi cuntası gelen talimatlar doğrultusunda zaman zaman Mısır tarafını geçişe kapatarak engelliyordu. 

Şimdi ateşkes aşamasında siyonist işgal rejimi bu iki koridorun yani Filadelfi ve Netzarim koridorunun kendi kontrolünde olması için ısrar ediyor. ABD görünüşte işgalci başbakan Netanyahu’nun Filadelfi Koridoru’yla ilgili ısrarından vazgeçmesi için onu ikna etmeye çalışıyor. Gerçekte bu yöndeki tüm iddiaları göz boyama amaçlıdır ve bu konuda Netanyahu’ya destek veriyor. İkna etmeye çalıştığı iddiası da ateşkes görüşmelerinde, “Bakın ben çok uğraştım ikna edemedim. Bu adam bu konuda çok ısrarlı!” demek içindir.

Böyle bir şey ise sınır kapılarının kapatılması suretiyle ellerine kelepçe vurulan Gazze’nin ayaklarına da koridorlarla bukağı vurulması anlamına gelir. 

Her şeyden önce Netzarim koridorunun işgalcilerin kontrolünde olması bölgedeki bölünmüşlüğün devam etmesi anlamına gelecek. İşgalci istediği zaman kuzeye insani yardım sokulmasını engelleyebilecek. İşgalciden insaf beklenmesi boşuna ve anlamsızdır. 

Refah Sınır Kapısı ise Gazze’nin dünyaya açılan tek kapısıdır. Buranın ve sınır şeridinin işgalcilerin kontrolü altında kalması bölgenin tamamen siyonist katillerin kontrolünde kalması, dünyayla irtibatının kesilmesi ve tam anlamıyla hapishaneye çevrilmesi anlamına gelir. 

O yüzden Filistin direnişinden söz konusu koridorların işgal güçlerinin kontrolünde kalması şartını kabul etmesi beklenemez. İşgalci bu şartında ısrar ederse Filistin direnişi de silahlı mücadelesinde ısrar edecek ve esir takası maddesine geçilmesi söz konusu olmayacaktır. 

Yorum Analiz Haberleri

Döktüğün kan yetmedi mi hala utanmadan konuşabiliyorsun?
"Suriye'den bize ne?" yaklaşımını besleyen körlük
Suriye devrimine çarpık ve indirgemeci yaklaşımlar
Yılbaşında normalleşen haram: Piyango
Yapay zeka statükocu mu?: ChatGPT'de cevaplar neye göre değişiyor?