Bush, başkanlık koltuğuna veda etmeden işgal altındaki Irak ve Afganistan’a birer veda ziyaretinde bulunmak istedi. Görev süresinin en isabetli ziyaretiydi. Çünkü Iraklının pabucu Bush’un alnına bir veda öpücüğü kondurdu.
Muhabir Zeydi’nin bütün dünyada kahramanlaştırılması, herkesin ona destek vermesi ve çok farklı meslek kuruluşlarının sahip çıkması aynı zamanda Bush’tan ve Amerikan emperyalizminden nefretin ifadesidir.
Bu olay, ABD’nin sıkıntısını da ikiye katladı. Dünyada hâkimiyet ve kontrolü hızla kaybetmesine yol açan krizle boğuşması yetmiyormuş gibi, bir de bütün dünya toplumlarının maskarası oldu.
Biz daha önce, Amerika’daki ve buradan yayılan global ekonomik krizle ilgili komplo teorilerini inandırıcı bulmadığımızı dile getirmiştik. Bu teorilere İslâmî camiadan da bazı yazar arkadaşlarımızın ilgi gösterdiğini, çünkü birtakım haber kaynaklarında yer alan bilgileri önemsediklerini gördük. Ama biz bu bilgileri vakıa açısından ve aklî yönden inandırıcı bulmuyoruz. Ayrıca krizin arka planında duran sebepler az çok biliniyor ve tahmin ediliyor.
Söz konusu komplo teorilerinin başında 400 milyar doların İsrail’e kaçırıldığı iddiası yer alıyor. Siyonist devlet bu miktarı Filistin topraklarına (1948’de ve 1967’de işgal edilmiş toprakların tümüne) yerleştirilen Yahudi göçmenlere dağıtsa kişi başına yüz bin dolar düşer. Dört kişilik bir ailenin payı dört yüz bin dolar olur. Oysa Siyonist devlet de krizden etkilendi ve para akışı yetersizliğinden kaynaklanan piyasa durgunluğu sorunu yaşıyor. Ayrıca ABD, Siyonist devlete zaten her yıl azami para ve silah yardımı yapıyor. Amerika’da finans kurumları vasıtasıyla sıcak parayı havuzda toplayıp kaçırmak altın yumurtlayan tavuğun karnını açmaya benzer. Ne var ki Siyonist devlet sadece Amerika’nın verdiği paralarla değil, uluslararası alanda sağladığı lobi desteğiyle, himayeyle ve askeri destekle ayakta duruyor. ABD ekonomisinin çökmesiyle bunların tümü gidecektir. Para kâğıt olarak değil piyasada aktif rol oynadığı zaman değer kazanır. Siyonist sermayedarlar için paraya aktif değer kazandırmanın en geniş sahası Amerikan piyasalarıdır ve bunu çok iyi biliyorlar. İşlek parayı aktif piyasadan pasif alana çekmek onlar için tam bir aptallık olur ve bunu yapacaklarını sanmıyoruz.
Amerika’daki ekonomik krizin gerçek sebebi Irak - Afganistan işgalleri ve işgal sonrası için düşünülen yatırımlarda kullanılmak üzere yastık altı paraların finans kurumlarının havuzlarına çekilmesidir. Planlanan yatırımların yapılamaması üzerine faizli olarak finans kurumları havuzlarına çekilen paralar erimeye başlayınca mortgage kampanyası başlatıldı. Bu kampanyadan ev alanlar veya başka amaçlarla kredi kullananlar da borçlarını ödeyemeyince sermaye piyasası tıkandı.
Bu kez Amerika’daki sömürgeci düzen reklamın teşvikinden yararlanamayınca ek vergilerle ve başka kanallarla vatandaşının cebine elini uzatmak için kanunun gücünden yararlanmak istedi ve 850 milyar dolarlık paketi çeşitli numaralarla yasama organlarına kabul ettirdi. Bunun kalıcı çözüm olmayacağını, değirmenin dönmesini sağlamak için belli bir kalabalığı harekete geçirerek kovayla su taşımak anlamına geleceğini biliyordu. Değirmene akacak suyun kanallarını yeniden inşa edebilmek için “savaş sonrası yatırım” planlarını hayata geçirmek amacıyla Irak’la Güvenlik Anlaşması’nı imzaladı. Bu anlaşmanın ne kadar güvence vereceği ve uygulanabilirlik imkânları da şüpheli.
ABD açısından krizin en çok düşündüren yanı çözüm formüllerinin geniş zamana yayılmasına ve onların da ufukta bir ümit ışığı yaktığının garanti edilememesine karşılık, kan kaybının durmadan devam etmesi. Örneğin ABD’nin en önemli otomobil firmalarından Chrysler otuz fabrikasını bir aylığına durdurduğunu açıkladı. Şimdilik “bir aylığına” diyor ama bir ay sonra açabileceği şüpheli. Yani finans sektöründe başlayan kriz sanayi ve ticaret alanına doğru gittikçe yayılıyor. Afganistan işgali Sovyetler’i çökertti. Onun Irak’la birlikte işgali de ABD’nin küresel saltanatını çökertecek. ABD sonunda kendi kabuğuna çekilmekten başka çözüm formülü bulamayacak. Sovyetler’in çökmesiyle onun himaye ettiği bütün kukla rejimler çöktü. Kendi halklarından kopuk ve ABD kumandalı kukla rejimlerin sırtlarını dayadıkları duvarın verdiği alarmı duymaları kendi yararlarınadır. Filistin topraklarındaki Siyonist işgal rejimi de haçlı işgali gibi iğretidir ve sırtını dayadığı duvarla birlikte çökeceğine inanıyorum. İnşallah 2025’i beklemek zorunda kalmayacağız.
Not: Bugün saat 13.00’te Gazze’yle küresel dayanışma için Saraçhane’de toplanacağız. İstanbul’daki tüm okuyucularımızı bekliyoruz.
VAKİT