ABD Destekli Gezici-Esedçi Muhalefetin Hali Pür Melali!

Biden’ın gazeteci ve sivil toplum temsilcisi sıfatıyla görüştüğü kişilerin kimliği ABD’nin hükümet politikalarından duyduğu rahatsızlıkla birlikte Türkiye’de muhalif görünümlü işbirlikçiliği de yansıtmakta.

HAKSÖZ-HABER

ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın resmi ziyaret için geldiği Türkiye’de gerçekleştirdiği gayrı resmi görüşmeler tartışılmaya devam ediyor. İstanbul'da önce Kürt illerinden seçilmiş çeşitli partilere mensup milletvekilleriyle görüşen ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, daha sonra da gazeteci, STK temsilcisi ve akademisyenlerden oluşan bir grupla bir araya geldi.

Grup derken çok küçük bir topluluktan bahsedildiğini hatırlatalım. Bu durumda memleketin çok değerli ve namütenahi bilgi, birikim sahibi şahsiyetlerinden oluşan dar bir ekipten söz ettiğimiz anlaşılmalıdır. Listede gazeteci sıfatıyla tanınan isimler olarak, Kadri Gürsel, Aslı Aydıntaşbaş, Ceyda Karan ile Dağ Medya’dan Funda Dağ; Hrant Dink’in eşi Rakel Dink, Can Dündar’ın eşi Dilek Dündar ve oğlu Ege Dündar ile Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi, Bilgi Üniversitesinden öğretim üyesi Prof. Dr. Yaman Akdeniz ve Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala yer almış!

İsteyen istediği ile görüşür elbette, buna karışacak halimiz yok, üstelik de Amerikan Başkan Yardımcısının kimi pohpohlayıp, kimin kulağını çektiği de bizi hiç ilgilendirmiyor.

Ama yıllardır bir yandan sol kokulu muhalif söylemler parlayıp bir de hiç utanmadan anti-emperyalizm sakızı çiğnemekten yorulmayan ağızlardan sadır olan pespayelikleri, işbirlikçilik itiraflarını görmezden gelmek de olmaz!

Biden’ın yüksek iltifatlarına mazhar olan isimlerden biri de Ceyda Karan. Bu Esedseverliğini gizleme gereği de duymayan Cumhuriyet yazarı Joe Biden ile görüşmesine dair kaleme aldığı yazısında satır aralarında işbirlikçi tıynetini net biçimde ortaya koyarken attığı başlıkla bilinen kurnazlıklarından birini sergiliyor.

Ta Şam’a kadar gidip ‘Esed’in ülkesi’nin ne kadar sevimli ve emin olduğunu ballandıra ballandıra anlatabilmiş ve rejimin Yermük’teki açlıktan ölüm işkencesinin günahını bile Hamas’a yükleyebilecek kadar İslami hareketlere karşı düşmanlıkta vicdansızlaşabilmiş birinden söz ettiğimiz bilinmeli.

Biden görüşmesine dair yazdığı yazısına ‘Türkiye’yi NATO’dan çıkartalım’ başlığını atmış. İlk planda NATO karşıtlığını dile getirmiş olduğunu ve bunu da üstelik de Biden’a ifade etme erdemini göstermiş olduğu izlenimi uyandırıyor. Oysa yazının devamından tırnak içine alarak bir anlamda dürüstlük payını da elden bırakmadığı bu cümlenin kendisine değil, Türkiye’nin diktatörlüğe doğru gittiğinden yakınan bazı Avrupalı yetkililerin ‘üst düzey bir Amerikalı yetkiliye aktardığı talep olduğunu öğreniyoruz.

Esedsever Ceyda Karan yazısını şöyle bitiriyor:

“Ben kendi adıma Biden’a, bu gelinen noktada siyasal İslamcılık doktrininin etkisi olduğu kanaatimi dile getirip Batı’nın Türkiye’de Aydınlanması’nı ihmal edip, laik ve seküler kesimi desteklememesini eleştirdim. Zira bu kabaca toplumun yarısını teşkil etmekte…

Kesin olan tek şey 'sabırların taşmakta olduğu'… Çok üst düzeyde bir ABD Dışişleri yetkilisi, bu durumu, Avrupa’dan işittiğimiz rivayetleri doğrulayarak şöyle dile getirdi: 'Avrupalılar bize Türkiye’yi NATO’dan çıkartalım dediler. Biz itiraz ettik.'

         İşler bu raddeye varmış vaziyette…"

Yani neymiş? Türkiye’nin son dönemlerde Batılıları da çok rahatsız eden tutumlarının arka planında siyasal İslamcılık yatıyormuş.

Buna karşın Batılılar laik-seküler, aydınlaşmış kesimleri desteklememekle hata ediyorlarmış!

Ve bir şey daha öğreniyoruz: Bu hatalı tutumlarından ötürü kızgınlık duyulan ‘Batılı efendilerimiz’ aslında Türkiye’nin tavrından ötürü gayet de rahatsızlarmış! Hatta iş o raddeye varmış ki, Türkiye’yi NATO’dan çıkartmayı bile tartışıyorlarmış!

Vaziyetin ne kadar acıklı, tehlikeli olduğunu görüyor musunuz? Eğer iktidar Gezici-Esedçi aydınlarımızın uyarılarını dikkate almamakta ısrar ederse başımıza neler gelebileceğini tahayyül etmek bile ne kadar korkunç!!!

Yorum Analiz Haberleri

Yapay zeka statükocu mu?: ChatGPT'de cevaplar neye göre değişiyor?
Devrim ile derinleşen kardeşlik: Suriye & Türkiye
Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm