İsrail'e uluslararası meselelerde önkoşulsuz destek veren ABD yönetimi, bugüne kadar Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde (BMGK) İsrail'in yayılmacılığını ve bölgede gerçekleştirdiği saldırıları kınayan ve Filistin topraklarını işgal etme politikasından vazgeçmesini isteyen 41 karar tasarısını veto etti.
İsrail'in Gazze'ye kara ve hava saldırısı başlatarak çoğunluğu çocuk ve sivil 400'den fazla kişiyi öldürmesi, barış ve güvenliği sağlamadan sorumlu kuruluş olan Birleşmiş Milletler'in durumunu yeniden gündeme getirdi.
Örgütün temel karar alma organı olan Güvenlik Konseyi, 5'i daimi 10'u geçici olmak üzere toplam 15 üyesi ile BM içinde tek başına barış ve güvenliğin teminatı görevini üstlenmiş durumda.
BMGK'da bu yıl itibariyle daimi üyeler ABD, Rusya, Çin, Fransa ve İngiltere'nin dışında Arjantin, Şili, Nijerya, Ruanda, Çad, Avustralya, Ürdün, Güney Kore, Lüksemburg ve Litvanya iki yıllık geçici görevle bulunuyor.
BMGK'nın 5 daimi ve veto yetkisi olan üyesinden ABD, İsrail'e karşı 15 üyeli Konsey'de atılması planlanan her adımı engelliyor. ABD çoğu kez 14 üyenin destek verdiği tasarıları da veto etti.
İSRAİL İÇİN OTAMATİĞE BAĞLANMIŞ VETOLAR
BMGK'da bir tasarının karar haline gelebilmesi için 9 lehte oy kullanılması ve daimi üyelerden hiçbirinin veto etmemesi gerekiyor. Yaptırım gücü olmayan başkanlık ve basın bildirileri içinse tüm üyelerin onayı aranıyor.
BM resmi verilerine göre, 1946'dan beri yapılan oylamalarda 1970'e kadar veto yetkisini hiç kullanmayan ABD, 1970'ten bugüne toplam 79 kez veto hakkını kullandı.
Bu vetoların yarıdan fazlası olan 41'ini, Ortadoğu'da İsrail'in hukuk dışı eylemlerine yönelik çeşitli ülkeler tarafından hazırlanan tasarılara karşı kullandı.
ABD bu çerçevede ilk vetosunu 10 Eylül 1972'de, son vetosunu ise 18 Şubat 2011'de İsrail'in işgal ettiği topraklarda yerleşim birimi kurma eylemlerinin yasa dışı olduğunu belirten tasarı için kullandı.
Bu süreçte ABD'nin veto ettiği 41 karar tasarısının çoğunluğu İsrail'in illegal yerleşimlerine son vermesi ve 1967 sınırlarına çekilmesi talebini içeriyordu.
İsrail'in Filistin topraklarını işgal etmesinin hukuksuzluğuna değinilen ve 1967 öncesi sınırlarına dönmesini isteyen tasarıları bugüne kadar ABD'den başka hiçbir ülkenin veto etmemiş olması da dikkat çekiyor.
FİLİSTİN'İN BM ÜYELİK TALEBİ DE ABD NEDENİYLE RAFTA BEKLİYOR
Birleşmiş Milletler'e yeni bir üyenin katılması da BMGK'nın onayına bağlı. BMGK'da kabul edilmeyen bir ülkenin BM'ye dahil olabilmesi mümkün değil.
Filistin'in üye olmak için BM Genel Sekreterliği'ne iki yıl önce yaptığı başvuru, prosedür gereği BM Güvenlik Konseyi'ne gönderildi. Ancak bu talep henüz BMGK gündemine dahi alınmadı. Bunun nedeni olarak da ABD'nin, talebin görüşülmesini istememesi gösteriliyor.
Üyelik talebinin BMGK'da ABD tarafından tıkanması üzerine Filistin, BM'deki statüsünü "gözlemci kuruluştan" "üye olmayan gözlemci devlet" statüsüne yükseltebilmek için BM Genel Kurulu'na başvurmuş ve buradaki oylamayla önemli bir kazanım elde etmişti.
Bu sayede Filistin, BM Genel Kurulu'nda bazı konularda oy kullanma ve içinde yargının da olduğu birçok BM kurumuna başvurma hakkı kazanmıştı.
SON TOPLANTIDA TEK HEDEF HAMAS OLDU
BM Güvenlik Konseyi, İsrail'in Gazze'ye başlattığı kara saldırısı üzerine cuma günü Ürdün'ün talebiyle acil olarak toplanmıştı.
Toplantıda, İsrail'in saldırılarının durdurulmasını amaçlayan herhangi bir karar tasarısı ya da bildiri gündeme gelmezken, ABD ve Avustralya başta olmak üzere birçok ülkenin temsilcisi konuşmasına, "Hamas'ın roket saldırılarının kabul edilemez olduğu ve bu saldırılar karşısında İsrail'in kendisini savunmasının meşru olduğu" ifadesiyle başlamıştı.
Toplantının ardından Filistin'in BM Misyonu'ndan yapılan açıklamada, Arap grubu tarafından hazırlanan BMGK karar tasarısını Ürdün'ün diğer üyelere de dağıtacağı duyuruldu. Ancak Konsey'de herhangi bir tasarı gündeme gelmedi.
Hazırlanan tasarıda, İsrail'in Gazze'den çekilmesi, ateşkes sağlanması, Gazze'ye uygulanan ambargonun kaldırılması ve sivillerin korunması için gerekli önlemlerin alınması isteniyor.
Ürdün'ün tasarıya son şeklini vermesi ve tasarının BMGK'da oylamaya sunulması durumunda da ABD'nin tasarıyı veto etmesine kesin gözüyle bakılıyor.