"ABD: Bana 'PYD Terör Yapıyor' Dedirtemezsiniz"

Yasin Aktay yazısında, PKK'nın Suriye'deki uzantısı olan PYD ile PKK'yı "terör örgütü" olarak tanımlayan ABD arasındaki ilişkiyi sorguluyor, "PYD ile PKK arasındaki ilişkinin nasıl bir ilişki olduğunu bilmemesi mümkün mü ABD'nin?" diyor.

ABD: Bana 'PYD Terör Yapıyor' Dedirtemezsiniz

Yasin Aktay / Yeni Şafak

ABD'nin Suriye halkından 500 bin kişinin vahşice katliamından, 12 milyonunun da yerinden yurdundan edilmesinden sorumlu olan cani Esed rejiminin can simidi rolünü en iyi şekilde oynayan PYD'ye verdiği destek kayıtlara iyi geçsin. Bu kayıtlar ABD'nin ittifakında da, dostluğunda da ne kadar güvenilmez ve dünyayı dizayn çabasında hiçbir insani veya demokratik değer tanımadığının da en yüksek çözünürlükteki resmini veriyor.

PYD'ye verilen desteğin, Türkiye'ye savaş açmış bir terör örgütüne verilen aleni bir destek olmak bir yana Esed rejimine de aleni bir hayat öpücüğü olduğunda da hiç kuşku yok.

PYD'nin bütün varlığıyla Esed'e kalkan olmuş, Esed'in fedaisi bir örgüt olduğunu bilmeyen yok. Zaten baştan itibaren Özgür Suriye güçlerine karşı onları ilk silahlandıran ve bulundukları alanlarda rejimin şebbihası rolüyle onları ilk görevlendiren Esed'in kendisi.

Peki bu esnada ABD'nin gündemi neydi? ABD bu esnada bütün dünyayı Esed'in yaptığı katliamlara karşı harekete geçirmekle meşgul değil miydi?

Suriye ile Türkiye'nin arası pek iyiyken, Suriye'yi dünyadaki şer ekseni içinde sayıp, Türkiye'nin Suriye ile ilişkisini sorgulayan, bunun bir tür “eksen kayması” olarak değerlendirilebileceğini akla ilk getiren de ABD değil miydi?

Türkiye kendi bölgesinde barıştan, huzurdan, “sıfır sorun”dan başka bir şey talep etmezken, Esed'i teröre destek veren bir lider olarak ilişki kurulması dahi “suç ortaklığı” olarak kodlayan ABD, bugün Esed'i Suriye'nin başında tutmak için akla hayale gelmeyecek yollara tevessül etmektedir.

ABD'nin PYD'ye verdiği desteğin bir tek anlamı var: Esed rejimini ayakta tutmak. Niyetinin bu olduğunu söyleseydi, baştan itibaren, muhtemelen bütün bu yaşananlar olmazdı. O yüzden şu anda Suriye bağlamında bölgede yaşanan, devam etmekte olan karışıklık için, devam etmekte olan sivil katliamları ve toplu göçler için ABD'den başka bir sebep aramak bile gereksiz.

ABD'nin PYD'ye verdiği destek konusunda anlattığı hikaye bu terör örgütünün başka bir terör örgütü olan DAEŞ'e karşı başarılı bir mücadele verdiğidir. Oysa PYD'nin böyle bir başarısının olduğu da sadece kendilerinin üretip tedavüle soktuğu bir efsanedir. PYD yedi düvelin hava desteği olmadan iki metre ilerleyebilmekten aciz, üstelik şu anda gündeminde hiç de DAEŞ'e karşı mücadele yok. DAEŞ'le mücadaele edecek olan Rakka'ya gider, bir tane bile DAEŞ militanının bulunmadığı Halep'te, Azez'de ne işi var?

PKK'yı bir terör örgütü olarak tanıdığını ve kodladığını söyleyen ABD, “stratejik ortak” olarak bildiği Türkiye'nin ısrarlı uyarılarına rağmen PKK'nın bir kolu olan PYD'yi bir terör örgütü olarak görmediğini söylüyor. PYD ile PKK arasındaki ilişkinin nasıl bir ilişki olduğunu bilmemesi mümkün mü ABD'in?

PYD kimliği taşıdığında PKK terör örgütü olmaktan bu kadar çıkabiliyor mu? ABD istihbaratı, CIA, bu kadar saf, bu kadar kolay kandırılabilen bir örgüt mü? Yoksa dünya aleme saf rolü yapıp dünyayı mı salak yerine koyuyor? PYD'ye verdiği destekle Esed rejimine verdiği desteği bırakalım, çok açıkça ABD teröre destek vermiş oluyor. Bu saatten sonra dünyaya terörün veya teröristin kim olduğu tanımını yapacak ne hakkı ne meşruiyeti ne bir inandırıcılığı kalır.

Terörist ve terörizm tanımlaması, açıkça ABD'nin kendi stratejilerini tek taraflı olarak uygularken, son derece pragmatik bir biçimde suiistimal ettiği bir işlemden ibarettir. PYD'ye, dolayısıyla Esed'e ve Esed'in terörizmine verdiği destekle bu durum açıkça ortaya çıkmıştır.

ABD'nin bu konuda içine girmiş olduğu angajmanı Ankara'da Türkiye'ye karşı işlenen bombalı intihar saldırısı bile uyarmaya yetmedi. Olayı düzenleyen kişi, bütün bağlantılarıyla kısa süre içinde bulundu. Bu irtibatların PYD ve YPG'yi işaret ettiği bizzat Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından ilan edildi. Buna karşılık, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mark Toner, saldırıyı PYD veya YPG'in yaptığına dair bir bulgularının olmadığını ilan etti bile.

PYD terörizmine karşı bu ne sarsılmaz sevgi, bu ne yıkılmaz hüsnü zan? Türkiye'de işlenmiş bir terör saldırısının daha ön-soruşturma aşamasında bile bu işi kimin yapmadığına dair bu kadar kesin bir cümlenin bir tek tercümesi olabilir: “Olayı biz yapmadık, buralarda bu işi yapacak bir birim görevlendirmiş değiliz.”.

Sakin ol sayın Toner. Kimse ABD'yi suçlamadı ki!

Davutoğlu'nun açıklamasına dikkat edin, bu konuda bağlantıları bulunup ortaya konulan ABD değil YPG. 12 Eylül öncesi Süleyman Demirel'in bir “Sağcılar bana adam öldürüyor dedirtemezsiniz!” deyişi vardır.

O söz de bu söz de benzer işlerin içinde olanların sıradan psikolojik halinden çıkıyor gibi.

Yorum Analiz Haberleri

"Suriye'den bize ne?" yaklaşımını besleyen körlük
Suriye devrimine çarpık ve indirgemeci yaklaşımlar
Yılbaşında normalleşen haram: Piyango
Yapay zeka statükocu mu?: ChatGPT'de cevaplar neye göre değişiyor?
Devrim ile derinleşen kardeşlik: Suriye & Türkiye