Kim batan bir gemiye binmek ister? Kim kaybeden bir tüccara yatırım yapar?.
Batı artık ölümü bekleyen bir koca karı gibi.
“Kendisi himmete muhtaç bir dede, nerde ki gayrıya himmet ede”.
Koca Avrupa Yunanistan’ı bile düştüğü krizden kurtaramıyor. Ya İtalya krize girerse ne olacak?.
Bugünkü krizden çıkmak en az 10 yılda mümkünmüş..
Oysa on yıl sonra kapıda bekleyen bir başka kriz için bu günden panik havasına girdiler..
10-15 yıl sonra batının sosyal güvenlik sistemi çökecek..
Dün AB’ye bizi almadıkları için kızıyorduk, bugün “iyi ki almamışlar” diye şükrediyoruz.
Muhtemeldir ki, AB’ye girmiş bir Türkiye, Yunanistan’la birlikte krizin içinde debeleyen bir Türkiye olacaktı. Şimdi birileri Türkiye’yi kendi cehennemlerine çekerek, krizin yüküne bizi de ortak etmek istiyor sanki.. Şimdi Türkiye’nin AB üyeliğini unutalım da, AB daha ne kadar yaşar ona bakalım..
AB daha tam anlamı ile oluşmadı. Bir Anayasası bile yok.
Para birliği süreci tamamlanamadı.. Euro tamamlanmadan dağılma noktasına geldi.
Gümrük birliği ve serbest dolaşım zaten daha önce de bir şekilde vardı..
İşe bakar mısınız, şimdi AB dönem başkanlığına kendi ekonomisini batıran, varlığı hukuken tartışmalı bir ülkeyi getirmek istiyorlar.. Kendi gemisini batıran bir korsanı AB’ye kaptan yapacaklar, sonra da AB’den hayır bekleyecekler. Geçmiş olsun.
Başlarında Kıbrıs Rum yönetimi, sırtında İsrail kamburu ile AB bakalım hangi vadilere savrulacak..
Göreceksiniz, yakında NATO içinde de sıkıntı baş gösterecek.. Kriz bütün Avrupa’ya yayılacak. Bundan daha birçok ülke de etkilenecek..
ABD’nin durumu da hiç iç açıcı değil.
Wall Street’te başlayan “isyan” yakında Avrupa’yı da saracak olursa şaşmamak gerek..
Ekonomik kriz işsizliği, işsizlik yabancı düşmanlığını, yabancı düşmanlığı iç çatışmayı, iç çatışma ekonomiyi, ekonomi siyaseti olumsuz yönde etkileyecek..
Bu arada ABD ve AB dikkatleri dışarıya çekmek, içeride birliği sağlamak, dayanışmayı güçlendirmek, ulusal güvenlik bahanesi ile daha otoriter bir yönetim ve tasarruf için dışarıya dönük saldırgan politikalar izleyebilirler..
Ekonomik kriz “Cici demokrasiye veda”ya sebeb olabilir mi? Kasım başında İngiliz gazeteci Matthew Parris, Avrupa’daki ekonomik kriz ile ilgili çarpıcı tesbitlerde bulundu. Batı demokrasisi “Can mı çekişiyordu”? Yunanistan bundan sonraki yol haritası için referanduma gitmek istiyordu.. “Tedbiri elden bırakmak istemeyen siyasi liderler olaya el koydu. Yunan Başbakan’ın kendi meslektaşlarının bunun tehlikeli bir oyun olduğu, eğer halka sorarsa yanlış bir cevap alabileceği yönündeki baskısına Avrupalı liderler de katıldı. Ancak yavaş yavaş, Avrupa kıtasının genelinde iki karşıt güç güç kazanıyor ve eninde sonunda bu güçler çatışacaklardır. Bu güçlerden hâlâ egemen, ama sallantıda olanı tepeden yönetiliyor. (Bu grupta) Uluslarüstü seçkinler kendi kararlarını dayatıyor. Bu elitleri nasıl adlandırırsanız adlandırın: “Avrupa,” Brüksel, Franko-Alman ekseni, IMF ya da bütün bu unsurların halkı hor gören bir kliği. Bu seçkinlerin önderlik gücü zayıf, özgüvenleri ise sallanmaya başladı. Şu günlerde bir canlılık içindeki diğer güçte ise karar süreci aşağıdan yukarıya yürüyor. Bu gücü ülkelerdeki seçmenlerin ve seçmen kitlesi içindeki grupların artan hoşnutsuzluğu oluşturuyor. Bunu da isterseniz milliyetçilik, isterseniz popülizm, kapitalizm karşıtlığı ya da sadece demokrasi olarak adlandırın. İngiliz ve Avrupalı liderlerin bu güce danışmaktan kaçınması liderlerin bu gücün vereceği karardan çekindiklerinin açık bir göstergesi.”
Hep yazıp durdum, “Batılıların çıkarları sözkonusu olduğunda ilkelerini ham ederler” diye. Helvadan put yine sofraya getirildi.
Hemen burnumuzun dibindeki bir kriz elbette bizi de etkiler.. Havzamızdaki bu krize ilgisiz ve tepkisiz kalamayacağımız gibi, “oh olsun” diyecek halimiz de yok..
Biz dün onların bize davrandığı gibi onlara davranamayız, çünkü biz onlar gibi değiliz! Olmamalıyız da!
Batılılar “başka bir hayat tarzı”nın mümkün olup olmadığını görmek için gözlerini İslam’a çevirebilirler. Bakarsınız kapitalizmin enkazı İslam’ın fidanlığına dönüşür.. Bir de bakmışsınız “güneş batıdan doğmuş”. Batıyı fetheden Müslümanlar, Firavun sarayındaki Musa misali, yine batının bağrından doğmuş. Endülüs yeniden uyanmış. Batılılarla kardeş olmuşuz.. Türklerin ve Arapların toprak işgali değil, Allah’ın dini, batılı muzdarip yüreklerde ve beyinlerde yeniden hayat bulmuş.
Sahi bizdeki laikçiler ve batıcılar ne yaparlar o zaman? Bayramınız bir kez daha mübarek olsun.
Selam ve dua ile...
YENİ AKİT