9 STK Bolu Belediye Başkanı İçin Suç Duyurusunda Bulundu

Uluslararası Mülteci Hakları Derneği (UMHD), 9 STK’nın desteğiyle Çağlayan Adliyesi’nde Suriyeli muhacirlere yönelik ayrımcı tutumda bulunan Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan için suç duyurusunda bulundu.

Uluslararası Mülteci Hakları Derneği (UMHD) öncülüğünde bir araya gelen 9 STK Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan hakkında suç duyurusunda bulundu. Çağlayan Adliyesi’nde yapılan suç duyurusuna İHH İnsani Yardım Vakfı, Hukukçular Derneği, ÖZGÜR-DER, Yeryüzü Avukatlar Derneği, Uluslararası Hukukçular Birliği, Uluslararası Suriyeli Hukukçular Derneği, Sadakataşı Derneği ve Yeryüzü Çocukları Derneği destek verdi.

“Bu açıklamalar suç teşkil ediyor”

Suç duyurusu öncesinde basın açıklamasını okuyan UMHD Başkanı Avukat Uğur Yıldırım, "Özcan’ın açıklamasında yer alan Suriyelilerin birden fazla kurumdan maaş aldıkları, Türk halkından çok daha rahat yaşadıkları gibi söylemler haksız, mesnetsiz ve en basit haliyle genelleme yapılarak Suriyelilerle ilgili üretilmiş doğru bilinen yanlışlardır. Bu söylemlerin gerçekliğini araştırmadan, popülist ve faşist bir yaklaşımla hareket etmek belediye başkanlığı makamında olan bir kişiye yakışmadığı gibi aynı zamanda yapılan açıklamaların mahiyetine bakıldığında suç teşkil etmektedir” dedi.

Yıldırım, şunları söyledi:

“31 Mart 2019 yerel seçimleri neticesinde mazbata alarak göreve başlayan Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan seçim öncesinde sıkça dile getirdiği Suriyeli mültecilere ayrımcılık uygulayacağına yönelik vaatlerini mazbata alır almaz uygulamaya koymuş, Bolu Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü'ne Bolu’da yaşamakta olan yabancı uyruklu kişilere ayni ve nakdi yardım yapılmaması talimatı vermiş, aşevlerinin kapısının dahi ihtiyaç sahibi olan Suriyeli mültecilere kapanmasına neden olmuştur.

Söz konusu ayrımcı tutum kamuoyunda infial uyandırmış, çeşitli basın yayın organları, sivil toplum kuruluşları ve barolar tarafından Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’a hukuk dışı, ayrımcı ve tehlikeli kararından vazgeçmesi yönünde çağrılar yapılmıştır. Uluslararası Mülteci Hakları Derneği de 11 Nisan 2019 tarihli “Paylaşacak Bir Tas Çorbamız da mı Kalmadı?” başlıklı basın açıklamasıyla Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ı ırkçı söylemlerden vazgeçmeye ve Suriyeliler başta olmak üzere, Türkiye’de ve Bolu’da yaşayan farklı dini ve etnik gruplardan insanlara karşı daha barışçıl bir dil kullanmaya davet etmiştir.

Gelinen noktada onca uyarılara rağmen sivil toplum kuruluşları tarafından yapılan çağrılara karşılık verilmemesi, Suriyeli mültecilere yönelik ayrımcı tutumun devam ettirilmesi, kamuoyunu rahatlatıcı ve halkı teskin edici hiçbir girişimde bulunulmaması nedeniyle Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan hakkında Kamu Hizmetlerinden Yararlanma Hakkının Engellenmesi (TCK m.113), İş ve Çalışma Hürriyetinin İhlali (TCK m.117), Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama (TCK m.216), Nefret ve Ayrımcılık (TCK m.122) suçlarını işlediğinden bahisle cezalandırılması için kamu davası açılması talebiyle suç duyurusunda bulunma zarureti hâsıl olmuştur.

Sayın Özcan bu tutum ve söylemiyle İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde yer alan sığınma ve sığınma olanaklarından faydalanmaya ilişkin 14. Maddeyi ihlal ettiği gibi, Anayasamızın eşitlik ilkesini, Belediye hizmetlerinden herkesin eşit yararlanmasına dair Belediyeler Kanunu 13. Maddeyi, 6458 sayılı YUKK kanununu da ihlal etmiştir. Toplumda infial uyandıran, halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden nefret söylemleri nedeniyle Tanju Özcan hakkında soruşturmanın en etkin şekilde yürütüleceğine dair adli mercilerimize itimadımız sonsuzdur.

Özcan’ın açıklamasında yer alan Suriyelilerin birden fazla kurumdan maaş aldıkları, Türk halkından çok daha rahat yaşadıkları gibi söylemler haksız, mesnetsiz ve en basit haliyle genelleme yapılarak Suriyelilerle ilgili üretilmiş doğru bilinen yanlışlardan ibarettir. Bu söylemlerin gerçekliğini araştırmadan, popülist ve faşist bir yaklaşımla hareket etmek belediye başkanlığı makamında olan bir kişiye yakışmadığı gibi aynı zamanda yapılan açıklamaların mahiyetine bakıldığında suç teşkil etmektedir. Bu vesileyle dini, ırkı, tabiiyeti, belli bir toplumsal guruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri nedeniyle ülkesinden ayrılmaya zorlanmış ve ülkesine dönemeyen mültecilerin ve yaygın şiddet olayları nedeniyle vatanını terk etmek zorunda kalan yabancıların siyasi malzeme yapılmasına müsaade etmeyeceğimizi ve insanlık adına ve insanlığımız adına vatansız kalmış, gurbete düşmüş, ülkesinden sürülmüş ya da hayatta kalma savaşında kendine ülkemizi sığınak edinmiş tüm mültecilerin haklarını sonuna kadar savunacağımızı siz değerli basın mensuplarına ve kamuoyuna bildiririz.“

“Bu bir insanlık suçudur”

Uğur Yıldırım’ın ardından sözü ÖZGÜR-DER Başkanı Rıdvan Kaya aldı. Almanya’da yaşayan Türklerin yaşadığı sıkıntıları hatırlatan Kaya, şöyle konuştu:

"Konuşmama bir kıyas yaparak başlamak istiyorum: Hepimiz biliyoruz ki geçtiğimiz yıllarda gündem olan Almanya’da Pegida diye bir hareket vardı. Yabancı düşmanlığı üzerine kurulmuş, ırkçı bir siyasi bir hareket. Bu oluşum özellikle Almanya’nın yapısı gereği Türkiyeli muhacirleri ve göçmenleri hedef aldı. Pegida’nın söylemlerini şu şekilde hatırlıyoruz: Türkiyeli göçmenler buraya geldiler, bizim elimizden iş imkânlarını aldılar, Alman vatandaşları bir takım sıkıntılar yaşarken, bunlar sosyal haklardan yararlanıyor, kültürel yapımız bozuluyor; göç ülkesine dönüyoruz vs.

Hatırlayalım Almanya’da yaşayan Türkiyeli muhacirler ve tüm yabancılara yönelik bu nefret söylemi karşısında bizler de çok rahatsız olmuş ve bu hareketin ne kadar büyük bir tehlike olduğunun altını çizip, ırkçılık ve yabancı düşmanlığını kışkırttığından yakınmıştık. Şimdi burada empati yapmak ve kendimizi benzeri kışkırtıcı söylemlere muhatap olan buradaki muhacir kardeşlerimizin yerine koymak durumundayız.

Almanya’daki Türkiyeli vatandaşların ya da Fransa’da Cezayirlilerin, İngiltere’de Pakistanlı, Hindistanlı muhacirlerin karşılaştığı ırkçılık ve yabancı düşmanlığının ülkemizdeki muhacir kardeşlerimize karşı yöneltilmesini kesinlikle kabul edemeyiz. Bu açık, net bir insanlık suçudur. Bolu’da, Bolulu yoksulları, garibanları, Suriyeli muhacirlere karşı kışkırtmaya çalışmak bir belediye başkanının yapabileceği en kötü iştir. Belediye başkanı, kendi ilinde yaşayan insanların daha iyi iş ve eğitim imkânlarına kavuşmaları, daha iyi ulaşım ve sağlık hizmeti almaları için uğraşmalıdır. Yoksul, ezilmiş, insanları, gariban muhacirlere karşı kışkırtmaya çalışmak ise adaletsizliktir, insanlık suçudur.

Burada suç duyurusunda bulunmak ve adli takibat için toplanmış bulunuyoruz ama ben öncelikle siyaset ve medya zemininde, her şeyden önemlisi de insanlık vicdanında Bolu Beyliğine soyunan Tanju Özcan’ın bu tutumundan dolayı mahkûm edilmesi gerektiğine inanıyorum. Kendi partisi de dâhil olmak üzere hiç kimse bu zalimliğe sahip çıkmamalı, ırkçılık ve yabancı düşmanlığını kışkırtmanın lanetlenmesi gereken bir insanlık suçu olduğunu herkes açık bir şekilde vurgulamalıdır. Hepimizi ve tüm kainatı yaratan Allah’ın arzında Allah’ın kullarına yabancı muamelesi yapmanın zulüm olduğunu haykırmalıyız.”

Açıklamaların ardından avukatlar, adliyeye girerek suç duyurusu dilekçesini yetkililere teslim etti.

Etkinlik-Eylem Haberleri

"Sürünün İçinde Dijital Dünyaya Bakışlar"
Başakşehir’den Gazze direnişine bin selam!
Adana Özgür-Der’de “Emperyalizm ve Siyonizm İlişkisi” konferansı düzenlendi
Özgür-Der Gençliği “İslami Perspektiften Psikoloji” kitabını değerlendirdi
Üniversiteli Müslümanlar sabah namazında Fatih Camii’nde buluştu