31 Mart akşamı İzmit Fuarı Sivil Toplum Kuruluşları Merkezi’nde gerçekleştirilen programda başlangıcından günümüze Suriye direnişinin takip ettiği seyir çeşitli açılardan değerlendirildi.
Canan Osman Aran’ın sunuculuğunu üstlendiği ve Fatih Arabacı’nın Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan program Özgür-Der Kocaeli İl Temsilcisi Haşim Ay’ın selamlama konuşmasıyla devam etti. Daha sonra tebliğini gerçekleştirmek üzere sözü Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya aldı.
Konuşmasında Suriye direnişinin oluşumu, gelişimi, karşılaştığı sorunları ve direnişi karartmaya yönelik başvurula gelen algı operasyonlarını kapsamlı bir değerlendirmeye tabi tutan Rıdvan Kaya, Suriye direnişine yaklaşımda yaşanan zaaflara dikkat çekti.
Bu bağlamda ağırlıklı olarak sonuçlara odaklı yaklaşım biçiminin adalet ve tutarlılıktan uzak özelliğinin altını çizen Rıdvan Kaya, “Şuan Esed’in devrilmemesi muhaliflerin haksız olduğunu göstermez. Savaşın sonucuna göre haklı-haksız kıyası yapılamaz. Bu Müslümanca bir yaklaşım olmayacaktır. Biz böyle düşünürsek o zaman 70 yıllık Filistin mücadelesini de anlayamayız. Bu mantık hastalıklı bir mantıktır.” dedi.
Direnişi “dış güçler”le açıklayan yaklaşımın zaaflarına da dikkat çeken Rıdvan Kaya; direnişi Suriye halkının özgür iradesi ile açıklamak yerine ille de bir “üst akıl”la izah etmek isteyenlerin batıyı, ABD’yi, Türkiye’yi, R. Tayyip Erdoğan’ı ve hatta Özgür-Der ve İHH’yı suçlayacak kadar zavallılaştığını belirterek bu mantığın Suriye halkına adeta sürü muamelesi yapmak, onun iradesini hiçe saymak suretiyle haksızlık yaptığını söyledi.
Suriye direnişini üstlenen grupların zaaflarının da Müslümanlar arasında sürekli gündemlerden birine dönüştüğünü belirten Rıdvan Kaya, direnişin zaafları kadar onun başarılarını ve kazanımlarını da görmenin ve öne çıkarmanın önemini vurguladı. Bu bağlamda direnişin hele de Suriye şartları gözetildiğinde doğal olarak eksik ve zaaflarının olacağını belirten Kaya, bunun sonuçlara etkisinin inkar edilemeyeceğini kaydetti. Meselenin direnişin zaaflarını konuşmanın ötesinde bu zaaf muhasebesinin sahibini ne türden bir sonuç ve konumlanışa götürdüğü meselesi olduğunu belirten Kaya, bunca imkana rağmen kendi bölgesinde bir vahdet tesis edemeyen Türkiye Müslümanlarının Suriye Müslümanlarından bunu beklemesinin gerçekçi ve adil bir yaklaşım olmadığını ifade etti.
Öte yandan mezhepçilik suçlamalarını da muhasebe eden Rıdvan Kaya, zalim yabancı olduğunda tavır almanın kolay ama “bizden” olduğunda aynı kolaylığın söz konusu olmadığını belirterek şunları kaydetti:
“Bir insanın isminin Benjamin, Abdulfettah, Esed vs. olması önemli değildir… Zulme, siyonistler, emperyalistler yaptığında tepki göstermek ama sözde Müslüman bir kişi, kesim veya yönetimin üstelik de daha fazlasıyla zulmetmesine ses çıkarmamak… Müslümanım diyen insanların zulme ve zalime yaklaşımda bu tarz bir hataya düşmesi ayıptır. Bizim yapacağımız şey; kardeşlerimiz ayağa kalktıklarında onlara destek olmak, teslim olmak zorunda kaldıklarında, yapabileceğimiz bir şey kalmadı dediklerinde onlar için dua etmektir. Onları savaşın sonucuna göre değerlendirmek ise zulümdür, haksızlıktır.”
Rıdvan Kaya konuşmasını özetle şu vurgularla tamamladı:
“Şunları unutmayalım: Hamza Hatib isimli henüz 13 yaşındaki bir gencin öldürüldüğü açıklandı ve cenazesi ailesine teslim edilmedi… Fotoğraflarda işkence kelimesinin bile yetersiz kalacağı acılara maruz bırakıldığı, zalimlerin çocuğun uzvunu kesecek kadar alçaldığını görmek lazım. Guta’daki kimyasal katliamı, bir gecede 1500 kişinin öldüğünü ve hatta bunun Müslümanların üzerine atıldığını unutmamak lazım… Biz 7 yıl boyunca bunlara ve daha beterlerine şahitlik ettik… Allah kardeşlerimize yardım etsin. Onların imtihanını ve bizim onlarla imtihanımızı kolaylaştırsın. Her vakit imtihan edildiğimizi ve tüm bunların birer imtihan olduğunu unutmamak lazım.”
Program dinleyicilerden gelen soruların konuşmacı tarafından cevaplandırılmasıyla sona erdi.