8 Mart’ta Doğu Türkistan için Çin Konsolosluğu önünde buluşuyoruz!

Doğu Türkistan halkı ile dayanışma için 8 Mart’ta İstanbul Çin Konsolosluğuna!

HAKSÖZ HABER

Zalim Çin’in toplama kamplarında Müslüman Uygur halkı etnik, kültürel ve dini soykırıma tabi tutuluyor. Çin’in komünistleştirme faaliyetleri gereğince toplama kamplarında propagandaya maruz bırakılan ve insanlık dışı şartlarda yaşamak zorunda kalan Uygur halkının feryadına sağır kesilmeyelim!

Emperyalizmin her türlüsüne karşı olan Müslümanlar ve vicdan sahipleri kardeşlik ve insanlık adına zulüm altındaki Doğu Türkistan halkı için bir araya geliyor.

8 Mart tarihinde Çin’in İstanbul Konsolosluğu önünde saat 11.00’da toplama kamplarındaki kadınların mağduriyetlerini duyurmak adına yapılacak protestoya destek verelim, kardeşlerimizin sesi olalım!

UYGUR KADINLAR İÇİN 8 Mart’ta 8 Dakika “AYAĞA KALK”

Bizler anneleri, eşleri, çocukları, kız kardeşleri toplama kamplarında tutulan ve kendilerinden hiçbir haber alınamayan Doğu Türkistanlı kadınların aileleriyiz. Size derin bir acıdan, zorluktan ve karanlıktan sesleniyoruz. Sizinle vicdani bir çıkışla, muhtaç olduğumuz çözüm umudumuzu paylaşmak istiyoruz.

Çin yönetiminin, Doğu Türkistanlı Müslümanlara yönelik sistematik insan hakları ihlalleri, uluslararası hukuka göre soykırım ve insanlığa karşı suçlar kategorisindedir. Zamanımızın korkunç sistematik suç merkezleri olan “Toplama Kampları” artık bütün dünya halklarının dikkatini çekmiştir. Doğu Türkistanlı kadınlara yönelik suçlar resmi ve sivil kuruluşların raporlarında delilleriyle ispatlanmış ve aşağıdaki kategorilerde Birleşmiş Milletlerin ve dünya parlamentolarının önüne gelmiştir.

- İşkence, Zalimane ve Kötü Muamele: Toplama kamplarında 12-13 yaşlarındaki kız çocuklarından 80’li yaşlara kadar her yaştan kadın bulunmaktadır. Cezaevlerinde, gözaltı merkezlerinde ve toplama kamplarında, kadınlar fiziksel ve psikolojik işkencelere maruz kalmaktadır ve bu işkenceler bir şekilde kurtulan mağdurların tanıklıklarına göre sistematik olarak gerçekleşmektedir. Dayak, saçları kazıma, aç ve susuz bırakma, dinî inanca saldırma, aşağılama, konuşma yasağı, onur zedeleme, sağlığı ve temizliği ihmal etme, hijyenik olmayan ortamlarda kalmaya zorlama, tedaviden mahrum bırakma, vücut mahremiyetinin ihlali, çıplak bırakma, uzun süre sandalye veya yatağa zincirleme, elektrik şoku uygulama, anneliğe ve gebeliğe saldırı, cinsel istismar ve tecavüz gibi işkenceler bugüne kadar raporlanan işkence yöntemleridir. Kadınların bazıları bu işkenceler sırasında hayatını kaybetmekte ya da sakat kalmaktadır. Toplama kamplarında ölen kadın sayısının binleri bulduğu ifade edilmektedir.

- Cinsel İstismar ve Tecavüz: Hapishanelerde ve toplama kamplarında Doğu Türkistanlı kadınlara yönelik tecavüz ve cinsel saldırılar korkunç boyutlardadır. Kamplarda Han Çinli polisler istediği kadınları seçmekte ve onlara cinsel saldırıda bulunabilmektedir. Kamplardan kurtulanların da tanıklıklarıyla ortaya konulduğu üzere, etnik kökenleri Uygur, Kazak, Türk soylarından ve Müslüman oldukları için Doğu Türkistanlı kadınlar, cinsel saldırı ve tecavüz sırasında vücutlarına şiddet uygulanmakta ve cisimlerle tecavüze maruz kalmaktadırlar. Sadece toplama kamplarında değil evlere yerleştirilen ve aynı yatağı paylaşmaya zorlanan kadınlar da tecavüze maruz kalmaktadır.

- Beyin Yıkama: Toplama kamplarından kurtulabilen kadınlar, kamplarda herkese Çin Komünist Partisi’ni öven Çince kitapçıklar dağıtıldığını, kadınlardan bunu okumaları ve ezberlemelerinin istendiğini, sürekli Çince ezberler yapılıp marşlar dinletildiğini, her gün “Yaşasın Xi Jinping! Biz Çin’i seviyoruz! Çin Komünist Partisi iyidir.” ifadelerinin söylenmesinin şart koşulduğunu beyan etmektedir. Çince bilmedikleri için marşları söyleyemeyen bazı kadınların işkenceye maruz kaldığı bu korkuyla ezber yapmanın da tam bir eziyete dönüştüğü ifade edilmektedir.

- Keyfi tutma ve tutuklama: Çin Toplama Kamplarında, Çin yönetimi tarafından çeşitli yaş ve mesleklerden çok sayıda kadının keyfi olarak tutulduğu, tutulanların arasında çok sayıda profesör, öğretmen, yazar, doktor, sanatkâr ve çeşitli iş ve meslek grubundan kadınların bulunduğu bilinmektedir. Tam bir cezaevi benzeri tutulma uygulaması olan toplama kamplarında tutulanlar, herhangi bir suç isnadı, herhangi bir yargılamaya tabi tutulmadan tutulmakta ve yakınları tarafından devlet kurumlarına başvurmanın, aramanın da yasaklandığı, soran akrabalarının da tutulduğu bilinmektedir. Bu şekilde yıllarca tutulan kadınlar ve kız çocukları vardır. Size bu mektubu yazan ve ailelerini arayanlar arasında 4 yıldır hiçbir iz olmaksızın kız kardeşini arayan bir abla, yıllardır annesini arayan bir evlat, yine uzun yıllardır hiçbir haber alamadan 17 yaşındaki kızını arayan bir baba da mevcuttur. Bizler bu şekilde binlerce mağduruz.

- Zorla Çalıştırma, Angarya ve Köle İşçilik: Uygurlar yaş, cinsiyet fark etmeksizin bulundukları şehirlerden alınarak uzak bölgelerde zorla ve ağır şartlarda çalıştırılmakta iken toplama kampları ise tam bir köle işçilik sistemine dönüştürülmüştür. Araştırmalara göre, 2017’den 2019’a kadar sadece bu iki sene içinde Çin’in iç bölgelerindeki fabrikalara Doğu Türkistanlı Uygur ve Kazaklardan oluşan 80 binin üzerinde insanın taşındığı belirlenmiştir. Bu fabrikaların 80’den fazlasının tanınmış küresel markaların tedarik zincirinde bulunan fabrikalar olduğu da ortaya konmuştur. Uluslararası kuruluşlar, milyonları bulan insanın Doğu Türkistan’dan Çin’e köle işçi olarak taşındığını tahmin etmektedir.

- Doğum Kontrolü, Zorla Kürtaj ve Kısırlaştırma: Doğu Türkistanlı kadınlar, planlı ve demografik yapıyı Çin politikasına göre dizayn edecek şekilde doğum kontrolü uygulamalarına, zorla kürtaja ve kısırlaştırma müdahalelerine maruz bırakılmaktadır. Bu müdahaleler sırasında hayatını kaybeden, sakat kalan ya da psikolojik travmalar sebebiyle yıkıma uğrayan kadınlar söz konusudur. Birçok bebeğin yaşamına son verilirken anneler de bebeklerini dünyaya getirme haklarından mahrum bırakılmaktadır.

- İkiz Aile/Akraba Projesi: Bu proje ile Doğu Türkistanlı ailelerin evlerine zorla Çinli memurlar veya erkekler yerleştirilmekte ve bu kişiler bir yandan tüm aile yaşamını denetlemekte ve aile içindeki kadınlarla rızaları dışında birlikte olmaya zorlanmaktadır. Mahremiyetin bu kadar pervasızca kitselesel uygulaması insanlık tarihinde nadir görülmüştür.

- Zorla Evlendirme: Doğu Türkistanlı Müslüman kadınların Han Çinlileriyle evlendirilmesi Çin Hükümeti tarafından baskı ile uygulanan bir projedir. Doğu Türkistanlı kızlar ya bu evliliği kabul etmekte ya da toplama kampına götürülmektedir.

- İnanç Özgürlüğü İhlalleri: Müslüman Doğu Türkistan halkının namaz, oruç vb dini ibadetlerini gerçekleştirmesi, İslami kıyafet olan başörtüsü, dini eğitim, ibadet yerleri ve Kuran-ı Kerim’in yasaklanması dâhil sistematik bir şekilde inanç özgürlüğü ihlaline maruz kalmaktadır. Çin’in yakın zamana kadar sakladığı tüm ihlalleri artık gizleyemediği, her ne kadar kontrol dışı iletişimi tamamen yasaklamış olsa da bir şekilde toplama kampları ve yaşananlar artık deşifre olmaktadır. Elde edilen ve yukarıda izah edilen verilere bakıldığında tüm bunların yoğun ve bireysel ihlaller olarak tarifinden ziyade sistematik bir şekilde bir halkın yok edilmesi yani uluslararası hukukta tarif edilen “soykırım” suçunu oluşturduğu ortadadır. Bu suçların mağdurları da en yakıcı ve acı şekliyle “kadınlar”dır. Saygın kuruluşların verilerine göre toplama kamplarında tutulan her beş kişiden ikisi kadındır. Sevdiklerimiz, ailelerimiz de bunların arasındadır. Yıllardır onlardan bir haber alamadan her gün korkunç korku ve çaresizlikle onlara kavuşmayı bekliyoruz.

8 Mart 2022 Dünya Kadınlar Günü’nde Doğu Türkistanlı, Uygur ve diğer etnik kökenli kadınların yaşadığı zulmü durdurmak ve Çin yönetiminin işlemiş olduğu bu suçlara dikkat çekmek için tüm dünya kadınlarını dini, ırkı, diline olursa olsun “ayağa kalkmaya ve dikkat çekmeye davet ediyoruz. Bu duruş öncelikle sistematik suç yerleri olan hukuksuz, insanlık dışı “Çin Toplama Kampları”nın kapatılması, Çin tarafından Doğu Türkistanlı kadınlara yönelik suçların önlenmesi ve kadın ve çocukların serbest bırakılması çağrısıdır.

Her görüşten, hukukçu, akademisyen, siyasetçi, parlamenter, gazeteci, ev hanımı, işkadını, sporcu, sanatçı, STK temsilcisi, aktivist, işçi, memur, öğretmen, doktor, vb. çeşitli mesleklerden ve ülkelerden kadınlar olarak bu 8 Mart’ta tüm dünyanın dikkatlerini Uygur kadınların üzerine çekmek ve 08 Mart günü her nerede olursak olalım hep birlikte o gün 8 dakika kamplarda tutulan kadınlar için ayağa kalkarak bir aktivite gerçekleştirmek istiyoruz.

Sevdiklerimize kavuşabilmemiz ve acı çeken Uygur kadınların özgürleşmesi için 8 Mart günü dünyanın her yerinden yükselen bir ses olabilmek adına desteğimize ihtiyacımız var. Sizi ve ülkenizdeki tüm duyarlı kadınları desteğe, 8 Mart 2022 günü 8 dakika kamplarda kurtarılmayı bekleyen işkence gören kadınlar için AYAĞA KALKMAYA davet ediyoruz.

Yeryüzünde yaşayan tüm kadınların özgür ve güven içerisinde olması dileğimizle,

Saygılarımızla

Çin Toplama Kampı Mağdurları Platformu

Medine Nazımı / Tel : 0551 396 86 26 / E-mail: uycampvictims@gmail.com

Mirzehmet İlyasoğlu / Tel : 0535 830 18 77 / E-mail: mirzehmet@gmail.com       

                                                                                                                                                                                    

Haber Haberleri

Suriye yeni bir hikayeye başlarken bize düşen sorumlulukların farkında olmalıyız!
Sistematik bir katliamı "Bahane" olarak görme hezeyanı
Türkiye’deki Suriyeli muhacirler Halep’e dönmeye başladı
Şeyho Duman vefat etti
BM temsilcisine Hamas protestosu