"7 Haziran'da HDP'nin Oyunu Patlatan 'IŞİD' Bombaları"

Yıldıray Oğur'un dikkat çektiği konu neden bir türlü medyanın dikkatini çekmiyor? 7 Haziran'da birilerini zafer duygusuna sürükleyen HDP zaferini tartışmak bazılarına neden bu kadar ağır geliyor?

"7 Haziran'da HDP'nin Oyunu Patlatan 'IŞİD' Bombaları"

Fırat Erez / Serbestiyet

Adana Seyhan HDP İlçe Başkanlığı ve Mersin HDP İl Başkanlığı binalarında aynı gün, yani 18 Mayıs 2015’te patlayan; sonra da seçimlerden sadece iki gün önce bu sefer HDP’nin Diyarbakır mitinginde patlayan bombaların, 7 Haziran seçiminde HDP’nin yaptığı oy patlamasına olumlu etkisini reddetmek imkânsız.

Bunlardan Diyarbakır saldırısı, dört ölü ve sayısı 150’ye varan yaralı toplamıyla, hayli kuvvetliydi.

Diyarbakır’ın ikiz bombalı saldırısına göre daha etkisiz olan Mersin ve Adana patlamalarında ise sadece üç (bazı kaynaklara göre dört) kişi hafif yaralandı.

Diyarbakır saldırısının bizzat PKK tarafından düzenlendiği yolunda, bir itirafçının ifadesine dayanan haberler yapılıp yayınlandı; konu tartışıldı ve sonunda saldırının Alevi-Kürt(!) kökenli bir IŞİD sempatizanı olan Orhan Gönder tarafından gerçekleştirildiği açıklandı. (bkz “Diyarbakır mitingine bombayı PKK koydu” http://www.karar.com/gundem-haberleri/diyarbakir-mitingine-bombayi-pkk-koydu)

Mersin ve Adana saldırılarını gerçekleştiren Savaş Yıldız da Orhan Gönder’den daha az ilginç bir portre sunmuyordu.

Aslen Van 1983 doğumlu olup, sonradan ailesiyle birlikte göçtüğü Adana’nın Yüreğir ilçesine kayıtlı olan Yıldız, Ankara’da ve İstanbul’daki DHKP-C eylemlerinden 2007’de gözaltına alınmıştı.

Patlamalardan hemen sonra, HDP yetkililerinin “parça tesirliydi, çok şiddetliydi, katliam amaçlanmıştı, sorumlu hükümettir” türü açıklamalarının ardından, eylemi Savaş Yıldız’ın gerçekleştirip Suriye’ye kaçtığı bilgisiyle birlikte gün ışığına çıkan DHKP-C bağlantısı, yine HDP’li yetkililerden tepki aldı.

HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, “DHKP-C bizim asla düşünmediğimiz bir adrestir. Kendileri de açıklama yapmıştır. Bize desteklerini ifade etmişlerdir. Kendilerine teşekkür ediyoruz.” dedi.

HDP’lilerin DHKP-C’li olduğuna inanmadığı Savaş Yıldız, emniyetçe yayımlanan arama kayıtlarına, muhtemel bir canlı bomba olarak IŞİD üyeleriyle birlikte girdi ve aranmaya başladı.

Emniyetin servis ettiği görüntülerden birinde Yıldız, sarkık solcu bıyığıyla, elinde bir HDP bayrağıyla ve eylemcilerin genellikle eylem sırasında polisçe tanınmamak için yüzlerini örtmekte kullandıkları eşarbı bileğine bağlamış olarak görülmekteydi.

Sonra, beş kişinin hayatını kaybettiği, 39 kişinin de yaralandığı 19 Mart İstanbul İstiklal Caddesi saldırısı geldi ve Savaş Yıldız yine ortaya çıktı.

Adı, saldırıyı gerçekleştirmiş olma olasılığıyla anılan Savaş Yıldız’ın, yukarıda bahsedilen fotoğrafı medyada dolaştıktan bir süre sonra canlı bombanın o olmadığı anlaşıldı ve DNA testi ile saldırganın 1993 doğumlu Mehmet Öztürk olduğu kesinleşti.

Fakat aynı süreçte bir başka ilginç açıklamalar zinciri daha gerçekleşti.

Kendisini IŞİD ile mücadele edebilecek tek paramiliter örgüt olarak dayatmadaki ısrarı ile bilinen YPG, IŞİD’ci Savaş Yıldız’ın kendi ellerinde esir olduğu açıklamasıyla gündeme atladı.

Önce bazı Twitter hesaplarından ve sonra da PKK’ya bağlı ANHA ajansından servis edilen bir haberle ulaşılır olan bu bilgi yumağı, bize, Savaş Yıldız’ın Adana’da emlâkçılık yaptığı günlerde ve aile çevresindeki bir takım kişilerin de katkısıyla IŞİD’e sempati duyduğunu; MİT görevlisi olduğunu iddia ettiği birilerince de örgüte kazandırılıp HDP binalarını bombalamakla görevlendirildiğini söylüyordu.

ANHA haberine ekli videoda Yıldız, yine aynı, IŞİD militanlarında asla göremeyeceğiniz sarkık solcu bıyıklarıyla ve büyük bir rahatlık içinde, sözde hikayesini bir IŞİD militanından çok PKK’ya uygun jargonuyla anlatıyor; bu arada DHKP-C bağlantısıyla ilgili tek kelime etmiyor; muhtemelen ezberleyemediği veya o an uyduramadığı bilgiler ise kesik kesik giden videoyla aynı sayfadaki haber metninde veriliyordu.

Savaş Yıldız, MİT görevlisinden aldığını söylediği talimat doğrultusunda, önce Mersin ve Adana’da keşif yapıyor ve MİT’çi kendisine adresi vermeyi unuttuğundan olsa gerek, Mersin’deki HDP binasını biraz zor bulduğunu söylüyor.

Bu keşif sırasında Yıldız, her iki ildeki HDP binalarında da zaman geçirerek insanlarla tanışıyor, çay içip sohbet ediyor, hattâ yine HDP’lilerle birlikte 1 Mayıs mitingine katılıyor.

Sonra dönüyor; muhtemelen ona yine MİT tarafından tahsis edilmiş evde ve yine muhtemelen MİT tarafından temin edilmiş plastik patlayıcıları iki ayrı çiçek saksısının içine, zaman ayarlı telefon ateşleyicilerle birlikte yerleştiriyor. Saksıları hediye formatında süslemeyi de ihmal etmeyerek, taksiyle önce Adana Seyhan ilçe binasına, oradan da taksi-tren-taksi kullanarak Mersin il binasına teslimatını yapıyor.

Anlattıklarından, bıraktığı çiçeklerin adresinin her iki binadaki teraslar olduğunu anlıyoruz.

Ancak Adana’da durum hesapladığından biraz farklı gelişiyor ve bina çaycısı kendisine Yıldız tarafından verilen çiçeği, terasa koymak yerine (ve muhtemelen bir jest olsun diye) ilçe başkanının odasına bırakıyor.

Bu, Yıldız’ın planlarında aksayan bir nokta oluşturuyor ve odada patlayan bomba üç kişinin yaralanmasına sebep oluyor.

Mersin patlamasında ise yaralı yok. Çünkü tıpkı Adana’daki ikizi gibi saat sabah 9.50’ye ayarlı telefon (Yıldız videoda bunu 9 olarak hatırlıyor) saksı terastayken çalıp bombayı erken tetikliyor.

Oldukça ilginç.

Tam seçim öncesi HDP binalarına bombalı saldırı düzenleyen bir IŞİD’ci, tüm eylemi neredeyse hiç kimse zarar görmeyecek şekilde planlamış, bomba düzeneklerini ona göre hazırlamış, saldırı sonrası daha önceden sıkça girip çıktığı Suriye’ye kaçmış ve aylar sonra da YPG tarafından canlı ele geçirilerek esir alınmış!

Savaş Yıldız’ın adı ve başrolünü aldığı “haber”, infial uyandırıcı gerçek bir IŞİD saldırısının (19 Mart’ta İstiklâl Caddesi’nde patlayan bombanın) hemen sonrasında PKK’lılarca yayılıyor.

Ve bu sayede biz, hem (nedense?) halen IŞİD’ciden çok PKK’lıya benzeyen, terminolojisini IŞİD’den değil de PKK’dan seçen, güya “can düşmanı” PKK/HDP’lileri bombalayan ama asla ölmelerini istemeyen bir IŞİD’ciyi tanımış oluyoruz.

Ve hem de, PYD’nin aslında IŞİD ile mücadelede ne kadar da etkin bir örgüt olduğunu, oldukça acemice ama belli ki gündemin sıcaklığını kaçırmak istemediğinden bu kusuru affedilebilecek bu “haber” sayesinde, bir kez daha hatırlıyoruz.

Bu arada aklımıza düşüveren, Mersin ve Adana HDP binaları saldırılarının, sırf HDP’nin oyunu artırmak için PKK tarafından bizzat düzenlenmiş olduğu şüphesini ise, kronikleşmiş AK Parti nefretimizin altına ittiriyor, unutuyoruz.

Hayat böyle ne güzel…

Not: Bu yazıda kullanılan bilgilerin tamamına yakını, Yıldıray Oğur’un 23.3.2016 tarihli Cemiyetin ödülünü hak eden esas haber başlıklı yazısından alınmış ve bahse konu yazının gereken ilgiyi görmediği zannıyla, deyim yerindeyse tekrar yazıya dökülmüştür. Esas kaynakları bulmak isteyenler, Yıldıray Oğur’un aşağıda linki verilen yazısına bakabilirler:

http://www.serbestiyet.com/yazarlar/yildiray-ogur/cemiyetin-odulunu-hak-eden-esas-haber-675061

Yorum Analiz Haberleri

"Suriye'den bize ne?" yaklaşımını besleyen körlük
Suriye devrimine çarpık ve indirgemeci yaklaşımlar
Yılbaşında normalleşen haram: Piyango
Yapay zeka statükocu mu?: ChatGPT'de cevaplar neye göre değişiyor?
Devrim ile derinleşen kardeşlik: Suriye & Türkiye