Haksöz Haber
Seminer “Türkiye'de Siyaset Sahnesindeki Kutuplaşmanın Temelleri ve Oluşturulan Algılar”, “Son Seçimlerin Ümmet Maslahatına Etkileri”, “Türkiye Müslümanları Seçim Sonuçlarını Nasıl Değerlendiriyor?” ve “Seçimleri Aşan İslami Mücadele Sorumluluğumuz” başlıkları çerçevesinde gerçekleştirildi.
Türkiye’de kutuplaşma tartışmalarına değinerek sözlerine başlayan Ömer İslam, toplumun özellikle Cumhuriyet’in kuruluş sürecinde Batıcı elit kesimler tarafından yukarıdan aşağıya doğru dizayn edilmeye çalışıldığını belirterek, topluma ve dini değerlere düşmanlık üzerine kurulu bu zihniyetin toplumu zaten kutuplaştırdığını söyledi.
Bu durumu göz ardı eden kesimlerce toplumun son dönem AK Parti/Erdoğan siyaseti üzerinden kutuplaştırıldığı algısının oluşturulmaya çalışıldığını belirten İslam, Türkiye’nin farklı düşünce ve harekete asla hayat hakkı tanınmadığı dönemlere atıfta bulunarak, nasıl bir imha ve inkâr siyaseti izlendiğini hatırlattı.
7 Haziran seçim sürecine değinerek sözlerine devam eden Ömer İslam, uzun süre iktidarda olan AK Parti ve teşkilatlarının yaşadığı rehavete de atıfta bulundu. Bu seçim kampanyasında iktidarın muhalefetin gerisinde kaldığını belirterek, muhalefetin ise yapıcı bir tutum yerine blok halinde başkanlık tartışmaları ve Erdoğan düşmanlığı üzerinden yürütülen seçim kampanyası yürüttüklerini ve özellikle “Seni Başkan Yaptırmayacağız” etrafından ete kemiğe büründüğünü ifade etti.
Türkiye’de gelir seviyesi düşük kesimlerin beklentisini karşılamaktan uzak bir duruşla ve söylemle tepkileri üzerine çeken AK Parti, kendini anlatmakta da oldukça zorlandı. Muhalefetin ise asgari ücretliye, çiftçiye yapacağı ekonomik vaatleri toplumda bir karşılık buldu. AK Parti’nin aday listelerinin toplum tarafından benimsenmemiş olması da seçim sonucunu etkileyen önemli faktörlerden biri oldu. Ve toplum “tek başına iktidar olsun ama ikaz da edelim” isterken, seçimler hiç kimsenin beklemediği bir sonuçla neticelendi ve AK Parti tek başına iktidar şansını kaybetti.
7 Haziran sonrası muhalefetin zafer kazanmış komutan edasındaki tutumlarına değinen Ömer İslam, CHP, MHP ve özellikle HDP’nin seçim barajını aşarak yükselen oy oranı ile zafer sarhoşluğuna kapıldıklarını ifade etti. Ancak, seçmenlerinin “Türkiyeleşme” ve sivil siyasete dâhil olması için destekledikleri HDP ve PKK beklentileri boşa çıkardı ve Suruç patlamasını bahane ederek çözüm sürecini sonlandırdı.
Ve sonrasında yaşanan belirsizlik ve blok muhalefetin sivil siyasette çözüm yerine çözümsüzlüğü benimsemesi toplumda siyasi ve ekonomik olarak bir çalkantıya sebep oldu. PKK’nın saldırıları ile toplum uzun zamandır duymadıkları silah seslerine yeniden muhatap oldu. Bu süreçte toplum uzun süredir var olan siyasi, ekonomik ve güvenlik konforunu kaybetmiş ve 1 Kasım’a bu psikoloji ile girmiştir. AK Parti’nin aday listelerinde değişikliklerle 7 Haziran’da kaybettikleri oyları tekrar alarak %49,5 gibi büyük bir oran ile tekrar iktidara gelmiştir.
Türkiye’de seçim sonuçlarının sadece Türkiye değil, Müslüman coğrafyası için de önem arz ettiğini hatırlatan Ömer İslam, 7 Haziran sonuçlarını AK Parti/Erdoğan yenilgisi olarak gören Siyonist İsrail, Darbeci Sisi ve Katil Esed gibi iktidarlar sevinmiş, Filistin, Suriye, Mısır ve diğer mazlum halklar üzülmüştür. Toplum ümmet maslahatını gözeten AK Parti’yi destekleyerek, CHP, MHP ve diğer muhalefetin Suriye üzerinden muhacirleri geri gönderme siyasetini kabul etmediğini göstermiştir.
Türkiye’de son yıllarda artan İslami söylem ve sembollerin toplum tarafından kabul görmüş olmasını da, Müslümanlar tarafından bir kazanım olarak görmek gerektiğini belirten Faruk Sildir, toplum koalisyon görüşmeleri esnasında muhalefetin takındığı restorasyon taleplerini kazanımlarını kaybetme riski olarak görmüştür.
Müslümanların yaşadıkları toplumdaki olaylara duyarsız kalamayacağını hatırlatan Sildir, sonuçları bizleri bir şekilde etkileyecek olan olaylara karşı tutum geliştirmenin önemine değindi ve bu anlamda toplumsal koşulların iyileştirilmesi ve ümmet maslahatına dönük icraatlarından dolayı AK Parti’nin desteklendiğini söyledi. Müslümanların tebliğ ve davet sorumluluğunu da hatırlatarak, siyasi olayların etkisi ile asıl görev ve sorumluluklarımızı aksatmamamız gerektiğini belirterek sözlerini tamamladı.
Bu seneki seminer programları içerisinde sunumların ardından Türkiye’de yaşanan son güncel olayların ele alındığı “Türkiye Gündem Değerlendirmeleri” bölümü de gerçekleştirildi ve ilk değerlendirmeyi Ömer Kılıç yaptı. Türkiye’nin duruşu, söylemi, misyonu ve uluslararası alandaki konumuna atıfta bulunarak kimliksel bir zafiyete kapılmadan olayları değerlendirmenin önemine vurgu yaptı. İslami çalışmalar ve camiaların varlığı ve önemine değinen Kılıç, dışlayıcı değil, kuşatıcı bir dil kullanmak gerektiğini hatırlatarak sözlerini tamamladı.
Program soru-cevap ve karşılıklı görüş alış-verişlerinin ardından sonra erdi.