62 sene geçti devlet hala mezarından bile korkuyor!

Şanlıurfa Barosu, Said Nursi'nin mezarının bulunması için Urfa Valiliğine yaptığı başvurulardan olumsuz sonuç aldı.

HAKSÖZ HABER

Türkiye’de Kemalist sistemin inşası adına geniş dindar kesimler sindirildi. Bu yolda herkesin bildiği İstiklal Mahkemeleri önemli bir örnektir. Türkiye İslamcılığının öncü isimleri de bundan nasibini aldı. Şeyh Said ve İskilipli Atıf Hoca’nın rejim tarafından şehit edilmesi sistemin sınır tanımadığının göstergesiydi.

Mehmet Akif sürgünü tercih ederken rejimin yıllar süren zulmünün mağdurlarından birisi de Said Nursi’ydi. Said Nursi, Türkiye İslamcılığının toplumsal bir taban bulmasını sağlayan isimlerin başında geliyor. Nurculuk uzunca bir süre İslamcılığın görünür yüzü oldu. Kemalist rejim mahkûm ettiği tüm Müslümanları, “Nurculuk” ithamıyla cezalandırıyordu.

Toplum içerisinde Nurcu hareketin yaygınlaşması imkânları elinden alınmış dindarların toparlanmasına imkan sağladı. Netice olarak Said Nursi rejimin en büyük düşmanlarından birisi haline geldi. Bu sebeple hayatı sürgün ve hapislerle geçti.

Zulüm Said Nursi’nin ölümünden sonra da devam etti. Ziyaret için gittiği Urfa’dan İçişleri Bakanlığı’nın emri ile “ayrılması” istenen Said Nursi'nin sağlığı el vermedi ve orada vefat etti. Sonrası ise muamma… İddialar birbirini takip ediyor. Rejimin mezarına bir şey yapmasından korkan talebelerinin naaşı kimsenin bilmediği bir yere defnettiği söylenirken kimilerine göre ise Urfa Valiliğinin emri ile mezar gömüldüğü yerden taşınıyor.

Geçtiğimiz günlerde Şanlıurfa Barosu, Said Nursi’nin mezarının kaçırılması ile ilgili açılan dava hakkında Şanlıurfa Barosu'nda basın açıklaması düzenledi. Dosyayı takip eden Avukatlardan Nurullah Küçükoğlu, Said Nursi’nin kayıp naaşının bulunması için Şanlıurfa Valiliği'ne başvurduklarını ifade etti.

Valiliğe “valilik arşiv kayıtlarının tetkik edilerek bilgi ve belgelerin bulunması aksi durumda MİT ve Genelkurmay Seferberlik Bölge Bakanlığı'ndan bilgi istenmesini ve bilginin Urfa Barosuna verilmesi” talebiyle başvuruda bulunduklarını kaydeden Küçükoğlu, valiliğinin 18 Nisan 2019’da bu talebe yazılı cevap verdiğini belirtti. Küçükoğlu, “Valilik arşivinde konu ile ilgili herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanılmadığı belirtilerek, anılan kurumlara da 3071 sayılı dilekçe kanunu ve ilgili mevzuat kapsamında baromuzca başvuru yapılabileceği ifade edilmişti” dedi.

Nursi’nin naaşının Urfa’da kaybedilmesi sebebiyle Urfa Valiliği'nin idari olarak bu konuda sorumluluğu bulunduğunu belirten Küçükoğlu, “Urfa 1’inci İdare Mahkemesi aynı yıl 5 Temmuz’da vermiş olduğu kararda baromuzun dava açma bakımından işlem ile arasında menfaat bağının bulunmadığı gerekçesiyle açtığımız davayı ehliyet yönünden usulden reddetti” diye konuştu. Red kararı üzerine Antep Bölge İdare Mahkemesi 4’üncü İdari Dava Dairesi’ne yapmış oldukları istinaf sonrası 15 Eylül 2020’de istinaf başvurularının kabul edildiğini ifade etti.

Her şeye rağmen Urfa Valiliği gerekli soruşturmaları açmaktan kaçındı. Şanlıurfa Barosu, Said Nursi'nin mezarının bulunması için yaptıkları tüm hukuki girişimler sonuçsuz kalması sebebiyle süreci AİHM’ye taşıma kararı aldı.

Üzerinden 62 sene geçti ama Said Nursi’nin mezarı dahi hala devleti korkutmaya yetiyor. Yaşananların sorumluluğunu kabul edip gerekli işlemleri gerçekleştirmesi gereken makamlar hiçbir şey olmamış gibi davranarak işin içinden sıyrılabileceklerini zannediyorlar!

 

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!