Programın sunuculuğunu yapan Erhan Ozan, zalim Baas rejimini ve onun işbirlikçilerini kınamak ve Suriye direnişini selamlamak için Suriye direnişinin altıncı yılında da yine bir araya geldiğimizi belirtti. Akabinde konuşmasını yapması üzere sözü Özgür-Der Bingöl Şube başkanı Yusuf Boğatekin’e bıraktı.
Boğatekin, Dera’da bundan tam 5 yıl önce duvarlara adalet, özgürlük sloganları yazdıkları için tutuklanan çocuklara yapılan ağır işkencelere tepki göstermek için sokaklara inen Suriye halkının onurlu mücadelesinin 6. yılını saygıyla andığını belirterek konuşmasına başladı. Kullanılan kimyasal silahlarla, varil bombalarıyla yarım milyon insanın hayatına kıyan bu zalim rejime karşı dimdik ayakta duran Suriye halkını saygıyla selamladığını belirten Boğatekin, batıl ehlinin bizleri sindirmeye çalıştığını fakat bizlerin gaybi yardımlarla sayımız az olsa bile zalimlerin, tağutların karşısında durduğumuzu vurguladı. Son olarak, Suriye intifadasının 6.yılının Rabbimizden nihai zafere ulaştırmasını, mücahidlerin ayaklarının sabit sabit kılınmasını temenni etiğini belirten Boğatekin, tüm halkı intifada konusunda duyarlı olmaya davet etti.
Akabinde basın bildirisini okumak üzere Hamdullah Dargın çağrıldı.
Basın açıklamasının tam metni:
Suriye Halkının Esarete Karşı Özgürlük Savaşını 6.Yılında Selamlıyoruz!
19 Mart 2016
Ortadoğu’da despotik rejimlerin tahakkümüne karşı kabaran öfke denizi bundan tam 5 yıl önce Suriye’de de karşılık buldu. Önceleri silahsız-barışçıl eylemlerle Esed rejiminden en doğal haklarına ilişkin taleplerde bulunan Suriye halkı ve gençliğinin talepleri zalimce bastırılmaya çalışıldı. Ve Suriye halkı geçtiğimiz beş yıl boyunca da tarihin gördüğü en vahşi kıyımlardan birine maruz kaldı. Kimyasal silahlar, füzeler, varil bombalarıyla katledildi. Sistematik işkencelerin kurbanı oldu. Hastalık, açlık ve tehcire maruz kaldı. Dünya ise bütün bu olan biteni boş gözlerle seyretti. Sadece seyretmekle kalmayıp, muhaliflerin İslami kimliğinden ötürü, Esed rejimine doğrudan destek de sundu. Bu desteği ne kimyasal silahların kullanımının açık tespiti ne de sistematik işkence fotoğrafları engelleyebildi.
Suriye vakası dünya sisteminin adaletsizliğine ışık tutmakla birlikte, bizlere bir kere daha Müslümanların yaşadıkları acılar karşısında dünyanın umursamazlığını da göstermiş oldu. Suriye halkı ise bütün bu umarsızlıklar, katliam, tecavüz, zorluk, imkansızlık ve yalnızlıklara rağmen direnişten vazgeçmedi, zalim rejime asla taviz vermedi. Şartların olumsuzluğunu öne sürenlere inat, onursuz bir uzlaşmaya asla yanaşmadı.
Katlederek ayakta durmaya çalışan, ömrünü bir nebze daha uzatma derdindeki bu rejimin bir geleceğinin olmadığının en büyük delili 5 yıldır her türlü baskıya, zulme, katliama ve üstelik de dünya tarafından yalnız bırakılmış olmasına rağmen Suriye halkının direnişini sürdürmesidir. ABD ve Rusya, Suriye’deki direnişin bitirilemeyeceğini anladıklarında Esed’in yardımına içeriden buldukları ve kendilerini antiemperyalist olarak tanıtan ancak hem ABD’nin hem Rusya’nın hem de diğer işgalci devletlerin kucağından inmeyen PKK ve PYD’yi yanlarına alarak direnişi yok etmeye çalışıyorlar.
Suriye direnişi bir yandan Esed-Hizbullah şebbihalarına karşı savaşırken bir yandan da Rusya ve İran emperyalizmine karşı savaşmaktadır. Kuzeyde PYD ile çarpışan kardeşlerimiz onların Allah’ın hudutlarını çiğneyen alçaklıklarıyla da mücadele etmektedirler. Ama Allah’ın izniyle hiçbir cephede direniş kırılamadı. Her türlü işgale ve işbirliğine rağmen Bayırbucak’ın, Halep’in, İdlib’in, Dera’nın ve Şam’ın onurlu ve yiğit evlatları “Hasbünallah ve niğmel vekil” sedalarıyla Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla vatanlarını, evlerini, namuslarını korumaya devam etmekteler. Onca yoksunluğa ve imkânsızlığa rağmen direniyorlar.
Türkiye Suriye sorununda direnişten yana bir tutum takınarak adalet ve insanlık değerlerini yücelten bir örneklik ortaya koymuştur. Suriyeli mazlumlara sahip çıkmak suretiyle bugün için çeşitli boyutlarıyla bedel ödemektedir. Ama şüphesiz yarınlara onurlu bir miras bırakmak ancak bedel ödemeyi göze alanların harcıdır. Yarınlarda utanarak hatırlayacağımız, başımızı öne eğdirecek durumlara düşmektense, bugün mazlumlara sahip çıkmak, kardeşlerimizle dayanışma içinde olmak ve gerektiğinde bunun bedelini ödemekten de imtina etmemek adaletin ve insanlığın gereğidir.
Suriye’deki mücadele; Müslümanların birbirini öldürmesi, emperyalizmin oyunu, vekâlet savaşı değil Hak-Batıl mücadelesidir. Bizler inanıyoruz ki bu mücadelede son sözü tüm zorluklara rağmen, Esed’e, Rusya’ya, İran’a, Hizbullah denilen örgüte, PYD’ye, IŞİD’e, ABD ve Batı emperyalizmine rağmen direnen Suriyeli Müslümanlar söyleyecektir. İnanıyoruz ki, 5 yıldır elden geldiğince Suriyeli kardeşlerinin yardımına koşan, destek veren, dua eden herkes inşallah yarın Suriye halkının özgürlük sevincini paylaşacaktır. Bu süreçte Suriye halkının özgürlük mücadelesine karşı tavır alanlar, dilleriyle, kalemleriyle Baas rejimine destek olanlar ise utanacak, hanelerine yazılmış koca bir ayıpla yaşamak zorunda kalacaklardır!
Tüm bu katliam ve ihanet şebekelerinin zulümlerine rağmen Suriye direnişi 6. yılına girmiş bulunmakta. Bu, Batı’ya, Rusya, Çin, İran ve ABD’nin danışıklı döğüş politikalarına rağmen tam 5 yıldır kesintisiz direniş anlamına gelmekte. Onurlu, haysiyetli, uzlaşmaz ve başından bu yana “Sadece ve sadece yardımı Allah’tan bekleme” şiarıyla.
Bu çerçevede bizler de, Suriye İslami Direnişiyle dayanışmamızı bir kez daha ifade ediyoruz. Suriye direnişini selamlamak ve Suriye halkıyla dayanışma amacıyla tüm sorumluluk sahibi kesimleri, Suriye halkının yalnız olmadığını ve kardeşlerimizin İslami kıyamını desteklediğimizi ortaya koymak için çabalarımızı artırmaya davet ediyoruz.
ÖZGÜR-DER BİNGÖL ŞUBESİ