6-7 Eylül Irkçılığı Hatay’da Diriliyor

Yerli malı Şebbihaların “Hatay elden gidiyor, Peşaver oluyor” feryadı 6-7 Eylül Olaylarını anımsatıyor.

Kenan Alpay, bugünkü yazısında 6-7 Eylül Olaylarını hatırlatarak Antakya’daki “Barışa Çığlık” festivaline göndermede bulundu.

6-7 Eylül’ün Ruhu Hatay’da Hortladı  

Bugün yarın başlar yine 6-7 Eylül’ü anlatan yazı dizileri. Yeni keşfedilen bilgi ve belgeler, hatıratlardan aktarılan bir iki anekdotla süslenerek piyasaya sürülür. Teamül halini almış bu gazetecilik faaliyetinden iki kritik noktanın atlanmaması koşuluyla rahatsız değilim elbette. İlki gerçek failleri gizleme operasyonu ikincisi ise 6-7 Eylül’ü nefretle anar gibi yapıp yenileri için zemin hazırlamak.

Yakın siyasi tarihle yüzleşmekten, bu topraklarda Rum ve Ermeni toplumuna karşı gerçekleştirilen zulümlerin teşhir edilip kınanmasından, sorumlu ideoloji ve kadroların insanlık nezdinde yargılanıp mahkûm edilmesinden ahlak ve vicdan sahibi bütün insanlar memnuniyet duyar. Ama iş medyatik tarzda timsah gözyaşları dökerek, zulüm merkezini korumak amacıyla birkaç siyasi figür karşısında gölge boksu yaparak prim yapılmasına itirazımız olmalı.

6-7 Eylül’ü Yaratan İdeoloji ve Kadrolar

II. Dünya Savaşı sonrası şartlarında yeniden şekillenen uluslararası dengelerde İngiltere sahip olduğu bütün kolonilerden çekilmek zorunda kalır. Kıbrıs ise Ortadoğu’daki en son ve en kritik hâkimiyet alanıdır. Kıbrıs’taki İngiliz sömürgeciliğine karşı muhalefet bayrağını yükseltirken Sosyalist Blok’a göz kırpan Yunan-Rum milliyetçiliğinin önünü kesmek için Türkiye usul usul sahaya çekilir.

Tarihî ve coğrafi bütün iddialarından vazgeçtiğini “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” ilkesiyle deklare etmiş Kemalist Türkiye’nin 1940’ların sonundan itibaren Kıbrıs adında bir ‘Milli Dava’sı olur. ‘Milli Dava’nın değişmeyen liderliği laik-Batıcı karakteriyle temayüz eden ‘Mücahit’ Rauf Denktaş tarafından üstlenilmiştir. Rum-Yunan düşmanlığı üzerinden Yavru Vatan Kıbrıs ve Anavatan Türkiye’nin hem Türklüğü hem de Türkçülüğü pekiştirilmek istenmiştir.

II. Dünya Savaşı sonrası Türkiye ve Kıbrıs’ta Rum-Yunan düşmanlığını toplumsallaştıran önemli merkezlerden birinin de Hürriyet gazetesi olduğunu es geçerek 6-7 Eylül Olaylarını izah etmek abesle iştigaldir. Hürriyet’in sahibi Sedat Simavi’nin gazetenin yazı işleri müdürü ve Kıbrıs Türktür Cemiyeti’nin Başkanı olan Hikmet Bil’le birlikte 1949 yılında çıktıkları Kıbrıs seyahatinden itibaren başlattıkları “Kıbrıs kavgası”nı okumak için Necati Zincirkıran’ın “Hürriyet ve Simavi İmparatorluğu” kitabı sürece dair önemli tespitler içeriyor. O tespitlerden birisi de Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş eliyle Hürriyet gazetesinin Kıbrıs’ta Genelkurmay’la paralel bir zamanlama içerisinde örgütlenme hikâyesidir.

Hürriyet bürolarının Rauf Denktaş, Fazıl Küçük, Faiz Kaymak gibi Genelkurmay’la irtibatlı Kıbrıslı liderlere nasıl tahsis edildiği, Kıbrıslı gazetecilerin teknik ve söylem açısından eğitim adı altında nasıl şekillendirildiği meselesini de 6-7 Eylül olaylarını hazırlayan sürecin işaretleri olarak okunabilir. (...)

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ...

 

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!