50 milyon sokak köpeği ile yaşamaya hazır mıyız?

Ersin Çelik köpekleri sahiplendikten sonra sokağa salanların "hayvensever" tepkilerindeki tutarlılığı sorguluyor.

Ersin Çelik / Yeni Şafak

50 milyon sokak köpeği ile yaşamaya hazır mıyız?

Gaziantep’te küçük Asiye’ye köpeklerin saldırması sonrası yayımladığım “Biz de Isırılmak İçin Sıramızı mı Bekleyeceğiz” başlıklı yazıma çok fazla geri dönüş oldu. Hayvansever dernekleri de aradı konuştuk. Eleştirilerime katılmayanlar da vardı, eksik bulup tamamlayanlar da. Yetkili kişilerle de görüştüm. Şunu en başından belirteyim; yıllardır ellerimle sokak köpeklerine yiyecek taşıyorum. Bizim evde çöpe yemek atılmaz. Köpeğe, kediye, kuşa diye de ayrılır. Örnek olsun diye sosyal medyada paylaştığım da oldu.

Ellerimle yemek taşıyorum evet ama sokak köpekleri artık kontrolden çıkma noktasına geldi. Popülasyon her mevsimde biraz daha artıyor. Türkiye’de 10 milyondan fazla başı boş ya da sokak köpeği olduğu tahmin ediliyor. Bu rakam iki yıl önce 8 milyon olarak açıklanmıştı fakat görüştüğüm uzmanlar şimdilerde 10 milyonun üzerine çıktığını söylüyorlar. Kayıtlı sokak köpeği sayısı ise 1 milyon bile değil. Sokaktaki köpekler hızla çoğalıyor. Çünkü köpekler ırklarına göre bir batında 2 ilâ 12 arasında yavru doğurabiliyor. Çevre, barınma ve sağlıklı beslenme koşulları dikkate alındığında başıboş dişi köpeklerin dünyaya getirdiği yavrulardan en az 4’ü hayatta kalmayı başarıyor. Üremenin yanısıra nüfusa bir de sokaklara terk edilen hayvanlar ekleniyor. Bu yüzden de sokakta her türlü ırktan, cinsten köpek var. Türkiye’de her 8 kişiye bir sokak köpeği düşüyor. Hepsi saldırgan, vahşi değil elbette. Fakat saldırı haberleri son birkaç yılda çok fazla arttı. Önceki yazıda ölümle sonuçlanan ya da ölüme sebep olan saldırı örnekleri vermiştim. Bisikletle işine giderken sokak köpeği saldırınca panikle kamyonun altına girip ezilen insanlar var.

Peki bu kontrolsüzlüğü önlemek mümkün mü? Maalesef çok fazla geç kalınmış durumda ve bundan sonrası çok önemli. Belediyelere çok büyük sorumluluk düşüyor. Sokak köpekleri sorunundan ne zaman bahsedilse kötü durumdaki barınakların görüntüleri düşüyor sosyal medyada. Gerçekten utanç verici ve kahredici görüntüler bunlar. Barınakların hızla iyileştirilmesi, standartlarının belirlenmesi ve kapasitelerinin arttırılması gerekiyor. Ama bu çözüm için yeterli değil. Sokak köpeklerinin hızla kısırlaştırılması da gerekiyor. Tüm belediyeleri seferber olur ve ilçe sınırları içerisindeki sokak köpeklerini önümüzdeki üç yıl içeresinde kısırlaştırırlarsa üremenin önüne büyük oranda geçileceği öngörülüyor. Bir köpeğin doğal ömrü 8 yıl ortalamasında. Eğer kısırlaştırma doğru bir şekilde yapılırsa 5 yıl içerisinde sokaklar normale dönebilir. Yoksa önümüzdeki on yılın sonunda yani 2032’de 50 milyondan fazla sokak köpeği ile yaşıyor olacağız.

Bir de terk edilen köpekler meselesi var. Yıllardır söylendi, kampanyalar yapıldı ve nihayet Hayvanları Koruma Kanunu’nda yapılan değişiklikle petshop’larda hayvan satışı yasaklandı. Eğer bir “lobi” çalışmasıyla süre uzatılmazsa, 2022’nin 14 Temmuz’u son. Bu zamana kadar her dükkana girenin eline tasma tutuşturdular ama. Sonuçları ise vahim. İşte bu petshop’lardan alınan ya da yasal olmayan üreme merkezlerinden edinilen çeşitli ırklardaki köpeklerin çoğu bakılamayınca sokağa terk ediliyor. Özellikle de İstanbul’un ormana sınırı olan Şile, Sarıyer, Beykoz, Arnavutköy ve Çatalca gibi ilçelerinde terk edilmiş binlerce köpek var. Hafta sonu aracınızla gidin de görün. Nasıl bir sefalet içindeler. Allah’tan bu hayvanları beslemeye ömrünü adamış gerçek hayvanseverler var. Ne mama lobisine teşneler ne de başka bir rantları var.

Peki ya köpekler? Birkaç gün öncesine kadar, bir evde, bahçede ve kulübesinde tertemiz yaşayan, yiyeceği önüne konulan, sevilen, ilgi gösterilen hayvancağızlar kendilerini bir anda ormanlarda buluyorlar. Terk edilen hayvanların hem psikolojisi bozuluyor hem de yiyecek bulma derdine düşüyorlar. Saldırganlaşma, hastalık, çeteleşme bir süre sonra sokaklara taşınıyor. Bir köpek bir insana üç nedenle saldırır. Aç kalınca gıdaya ulaşmak için, yavrularını korumak için ve kendini tehlikede hissederse. Günümüz şehir koşullarında bir sokak köpeği için üç gerekçe de mümkün. Bu köpekleri, Allah’ın dilsiz kullarını bu hale getirenler de yani eski sahipleri de sözüm ona hayvansever oluyorlar. Bir hevesle duygularını, egosunu tatmin edenler mi dersiniz, sosyal medyada iki fotoğraf paylaşır etkileşim alırım diyen mi? Çocuğuna oyuncak alır gibi köpek alıp, üç ay sonra bir çöpün kenarına bağlayanlar var. Sokaklar bu sorumsuzların terk ettiği köpeklerle dolu.

Sokak hayvanları sorununu çözen, sağlıklı bir şekilde yürüten Avrupa şehirleri, belediyeler var. Viyana çok iyi bir örnek. Bir kere şehirde sokak hayvanı yok. Burada yaşayan iki arkadaşımdan da teyit ettim. Viyana’da bir evde evcil hayvana bakabilmek için öncelikle konut idaresinden izin almak gerekiyor. Köpeklere elektronik çip takılıyor ve bilgilerin ülkedeki Hayvan Bilgi Bankası’na kayıt edilmesi zorunlu. Sokaklarda dışkı aparatları var mesela. Köpeği sokağa pisleyen çöpe atmak zorunda. Köpek kakalarının temizlenmemesi durumunda sahibine yüklü miktarda ceza kesiliyor.

Gaziantep’te yaşayan Asiye’ye iki Pitbull cinsi köpek saldırmıştı. Saldırgan ve özel cins köpek bunlar. Viyana’da özel cinsi köpek alacaksanız Köpek Ehliyetinizin olması gerekir. Ama yetmiyor. Eğer Pitbull besleyeceksiniz alkol kullanımına da sınırlama getiriliyor. Bu cins köpekle gezen kişilerin 0.5 promilden fazla alkol ile gezmeleri yasak. Bir gün bizim şehirlerimizde de böylesi hayvanseverlik medeniyetine erişilebilir mi dersiniz?

Gündem Haberleri

Suriyelilerin ülkelerine dönüşlerini kolaylaştıracak yeni adımlar devrede
Şanlıurfa’da cinsel sapkınlık programı tepki çekti
AK Parti'de yeni İstanbul İl Başkanı belli oldu
“Şam fehedildiyse Kudüs'ün de fethi yakındır"
Muğla'da Sağlık Bakanlığı'na ait ambulans helikopter düştü: 4 ölü