4+4+4’ü geçirmemek için canla başla mücadele ettiler ya..
Grup toplantılarını sokaklara taşıyıp, TBMM Genel Kurulu’nda kavga çıkartma pahasına direniş gösterdiler ya..
KESK’lilerle işbirliği yapıp, sokak gösterileri ile ortalığı karıştırmaya çalıştılar ya..
Onlara seslenmek istiyorum.
Niye yoruluyorsunuz?
Biz yorulduk da ne oldu?
8 yıl kesintisize geçerken, sokaklara döküldük. Panzerlerin altında kaldık. Sular sıkıldı, yollara devrildik. Üzerimizde joplar kırıldı.
Şimdiki gibi biber gazı yaygın değildi. Daha kaba usullerle dağıtılıyorduk.
Sonra ne oldu?
Sizin ağababalarınız dinlediler mi bizi?
Küçücük bir değişiklik yaptılar mı, askerin ellerine verdiği kanun metninde?
Harfiyyen geçirdiler, “kesintisiz”i.
Sokaklarda/caddelerde hırpalandığımız da, yanımıza kâr kaldı.
15 yıl sonra bugün; sizin ağababalarınızın zoraki yaptığı o değişikliği, “olması gereken”e ancak döndürüyoruz..
Ne ile başardık bunu?
Sokaklara dökülerek, 1 milyon katılımlı Sultanahmet mitingi ile mi?
Hayır!
Cezeri Kasım Paşa Camii önünde, panzerlere karşı canlı kalkan olarak mı?
Hayır.
Beyazıt Meydanı’ndaki gösteriyi dağıtmak isteyen polisin sıktığı tazyikli suya karşı, ayakta kalabildiğimizi göstererek mi?
Hayır.
Ya?
Sandıkta patlama yaparak.
Ağababalarınız bizi dinlemediler.. Zorla geçirdiler “kesintisiz”i.
Bundan memnun olmayan halk da, “kesintili eğitim vaad eden parti”ye oylarını vererek, taleplerindeki kararlılıklarını gösterdiler.
Önce % 34.5, Sonra % 46.5, Sonra % 49...
Ve bu oylar sayesinde 8 yıl kesintisiz, halkın istediği şekilde, “kesintili” hale dönüştü..
Evet, dün muhafazakar taban istemiyordu, “8 yıl kesintisiz”i.
Bugün de CHP+BDP ve kısmen de MHP istemiyor “4+4+4”ü.
Dün de muhalif olanlar “konuşturulmuyoruz” diyorlardı.
Bugün de bir başka kesim söylüyor, aynı şeyi..
Dün de “Ne olursa olsun, bu kanun geçecek” deniliyordu.
Bugün de “Ne olursa olsun, Cuma’ya kadar bu kanun geçecek” denildi.
Her şeye rağmen, muhalifler yine de üzmesinler kendilerini.. 4+4+4 kabul edildi diye, hırpalamasınlar kendilerini.. Boşversinler. Rahat olsunlar...
Bu tablo karşısında dahi niçin üzülmemeleri gerektiğini, 15 yıl öncesinin mağdurları/o günlerden kalma tecrübeliler olarak, tavsiye etmiş olayım..
Hem de “kesin çözüm getirecek” bir tavsiye bu.
Onlar da, dünkü “8 yıl kesintisiz karşıtları”nın yaptıklarının, aynısını yapsınlar.
Sandıkları patlatsınlar.
İlk seçimde % 34. Sonrakinde % 46.5. Daha sonrakinde % 49 ile iktidara gelsinler..
O gün görecekler, çok kolay olacak, 4+4+4'ü değiştirmek..
Ne kadar “basit bir çözüm” öneriyorum, görüyor musunuz?
Ne de olsa, bu işin tecrübelisi konuşuyor..
Bu kıyağımı, sakın unutmasınlar..
O gün geldiğinde, bir teşekkür ile beni yad etsinler!..
“O gün gelir mi acaba? O günleri görür müyüz, % 49’dan falan vazgeçtik, % 35’leri görür müyüz acaba?” diye soruyorlarsa...
İşte orada, kusura bakmasınlar..
Benim kıyağım, yolu-yordamı göstermek..
Gerisi onlara kalmış..
“İyi de, biz o oyu nasıl alacağız? Yüz yıl geçse, biz o oyu alamayız” diyorlarsa. İşte orda benim yapabileceğim bir şey yok.
Yok da. Onların da, böylesi bir durumda konumlarını gözden geçirmeleri gerekir..
Madem % 49, % 47, % 35 oy alabilecek durumları yok.
O zaman susup oturacaklar.
Boylarından büyük taleplerde bulunmayacaklar.
Hadlerini bilecekler..
% 25 oy alarak, % 75 çoğunluğa tahakküm etmeye kalkışmayacaklar..
“Alavere-dalavere ile 8 yıl kesintisizi getirmiştik. Bu halkın 15 yılını çalmıştık. Kâr, kârdır” diyecekler. Ve çaldıkları 15 yıl ile yetinecekler..
Daha fazlasına göz dikmeyecekler!
YENİ AKİT