400. Kez Yakınlarının Akıbetini Sordular

Cumartesi Anneleri, bugün 400. kez Galatasaray Meydanında oturma eylemi düzenleyerek yakınlarının akıbetini sordu.

Cumartesi Anneleri, 27 Mayıs 1995'den bugüne kadar her Cumartesi günü Galatasaray Meydanında oturma eylemleri düzenleyerek, gözaltında kaybolan yakınlarını ve faili meçhul siyasi cinayetlere kurban giden yakınlarının faillerini arıyor.

Arjantin'de cunta yönetiminin zorla yok ettiği çocuklarını bulmak için Plaza De Mayo meydanında toplanan annelerden esinlenen gruba katılanların sayısı zaman geçtikçe çoğaldı ve kamuoyunda ses getirdi.

13 Mart 1999'da polisin sert müdahaleleri nedeniyle oturma eylemlerine ara veren grup, 31 Ocak 2009'da yeniden bir araya gelmeye başladı. Bugün 400. defa bir araya gelen anneler kayıpları için çağrıda bulundu.

17 yıldır sürdürdükleri adalet arayışını asla bırakmayacaklarını vurgulayan anneler, "400 haftadır biz buradayız, katiller nerede? Onlar da mı kayboldu?" diye sordular.

"Failler belli katiller nerede" pankartı açan anneler, pankartın üzerine "400. hafta" yazısını ve karanfillerle kayıpların fotoğraflarını bıraktı. Anneler, Kürtçe, Türkçe ve farklı dillerde, "Döneceğine inanmak zorundayım", "Ez ê mecbûrim ji vegera te bawer bim" dövizleri taşıdı.

Bazı sanatçıların ve milletvekillerinin de destek verdiği eylemde sevdiklerinin akıbetini soran kayıp yakınları söz alarak taleplerini iletti. 32 yıl önce kaybedilen 26 yaşındaki üniversite öğrencisi Hayrettin Eren'in akıbeti soruldu. İlk olarak 1980'de gözaltında kaybedilen Cemil Kırbayır'ın kardeşi Mikail Kırbayır seslendi. Kırbayır, adalet arayışları sürecinde üç cumhurbaşkanı, 10 hükümet, altı başbakan, 16 adalet bakanı ve 17 içişleri bakanı değiştiğini, ancak kayıp yakınlarının hala adalet, vicdan ve ahlâk aramaya devam ettiğini söyledi.

27 Temmuz 1993'de henüz 18 yaşındayken gözaltında kaybedilen Özgür Gündem Gazetesi Bitlis Muhabiri Ferhat Tepe'nin annesi Zübeyde Tepe, "400 haftadır biz buradayız, katiller nerede? Onlar da mı kayboldu" diye sordu.

1995'de gözaltında kaybedilen Murat Yıldız'ın annesi Hanife Yıldız, oğlu için yazdığı şiiri okudu. Hanife Yıldız, "Onlar kaybolmadı, adalet kayboldu. Biz adaleti arıyoruz" dedi.

1994'de kaybedilen Kasım Alpsoy'un eşi Erdoğan Alpsoy, "400 haftadır bu meydandayız ama kimse duymuyor" diyerek adalet talep etti.

1995'de kaybedilen Fehmi Tosun'un karısı Hanım Tosun, "Biz var oldukça kardeşlerimizin, çocuklarımızın, arkadaşlarımızın peşinde olacağız. Ellerimiz kaybedenlerin yakasında olacak. O kara yüzleri aklanıncaya, rezillikleri ortaya çıkıncaya kadar biz mücadele verelim" dedi.

1995'de Mardin'in Dargeçit ilçesinde gözaltında kaybedilen ve geçen yıl ortaya çıkarılan toplum mezarda olabileceği tahmin edilen 13 yaşındaki Seyhan Doğan'ın o dönem 11 yaşında olan kardeşi Hazne Doğan, "Annemle babamın tek bir isteği vardı. O da Seyhan'ın mezarını bulmak" dedi.

1994'de kaybedilen Vecdin Avcıl'ın ağabeyi Behçet Avcıl, 1994'de gözaltında kaybedilen Kenan Bilgin'in ağabeyi İrfan Bilgin, 1984'de kaybedilen Nurettin Yedigöl'ün kardeşi Muzaffer Yedigöl, adalet talep etti.

20 Mayıs 1995'de gözaltına alındıktan sonra gördüğü ağır işkencelerin ardından Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı'na gömülen Rıdvan Karakoç'un kardeşi Hasan Karakoç da, "Bin yıl da geçse kayıplarımıza sahip çıkacağız. Herkesi haklı davamızı sahiplenmeye çağırıyorum" dedi.

Rıdvan Karakoç ile birlikte kayıpların simgesi olan Hasan Ocak'ın annesi Emeni Ocak da Zazaca konuşarak, "Mezarlarımız bu toprakların her yanına dağıldı. Burası da, doğduğumuz topraklar da mezarlarımız oldu" dedi.

Haftanın basın açıklamasını okuyan Maside Ocak, Eren'in gözaltına alındığına dair sekiz kişinin tanıklığı olduğunu, ancak tüm başvuruların sonuçsuz kaldığını söyledi. Baba Kemalettin Eren'in oğlunu ararken bir mezar taşı dahi olmadan yaşamını yitirdiğini belirten Ocak, Eren kaybedildiğinde Mehmet Ağar'ın İstanbul Emniyet Müdürlüğü Siyası Şube Müdür Muavini olduğunu belirterek, Ağar'ı ve 12 Eylül cuntacılarını sorumlu tuttuklarını söyledi. Ocak, "Kayıplarımız bulunmadan ve failler yargılanmadan asla vazgeçmeyeceğiz" dedi.

***

Cumartesi oturmaları, Emine Ocak'ın oğlu Hasan Ocak'ın 21 Mart 1995'te gözaltına alınması ve 55 gün sonra işkenceyle öldürülmüş bedeninin Kimsesizler Mezarlığı'nda bulunmasıyla başladı. 1995-1999 yıllarında her Cumartesi saat 12:00'de "Kayıplar son bulsun, kayıpların akıbeti açıklansın, kaybedenler bulunsun ve yargılansın" talebiyle Galatasaray lisesi önünde oturdular.

170. haftadan 200. haftaya kadar 30 hafta boyunca polis saldırısına uğradılar. Toplam 1093 kişi gözaltına alındı. 10 yıllık aradan sonra 31 Ocak 2009'da Cumartesi oturmaları yeniden başladı. Ve kesintisiz olarak devam ediyor. 

Haziran 2012 itibariyle 378. buluşmalarını gerçekleştiren ailelerin başlıca talepleri kayıpların devlet arşivlerinde kayıtlı akıbetlerinin açıklanması, faillerin yargılanması, Türk Ceza Kanunu'nda zorla kaybetme suçunun insanlığa karşı suç kapsamında zaman aşımına uğramayacak şekilde düzenlenmesi ve Türkiye'nin Birleşmiş Milletler Gözaltında Kayıplar Sözleşmesi'ni imzalamasıdır.

 

Haber Haberleri

Suriye yeni bir hikayeye başlarken bize düşen sorumlulukların farkında olmalıyız!
Sistematik bir katliamı "Bahane" olarak görme hezeyanı
Türkiye’deki Suriyeli muhacirler Halep’e dönmeye başladı
Şeyho Duman vefat etti
BM temsilcisine Hamas protestosu