Yılmaz Bilgen/ Al Jazeera
17 bin 500 Suriyelinin yaşadığı kampta su ve elektrik yok. Mülteciler, banyo ve tuvalet gibi ihtiyaçlarını ortak kullandıkları alanlarda gideriyor. Üç-dört metrakere büyüklüğündeki çadırların her birinde 5 ila 9 kişilik aileler kalıyor.
Türkiye sınırındaki çadırlarda yaşayan aileler, yağmurların çadırlara dolmasından ve her yağmurla birlikte maruz kaldıkları çamur çilesinden şikayetçi. Kamp sakinleri soğuyan havalarla birlikte hiçbir ısınma imkanı olmayan eski çadırlarda kışı nasıl geçireceklerini düşünüyor.
Tamamına yakını Halep’te 1 yılı aşkın süredir aralıksız devam eden varil bombardımanlarından kaçan sivillerin oluşturduğu kampta IHH, günde bir öğün yemek dağıtıyor.
Eski eşi kendisini terk etti
Esed güçlerinin Halep’e yönelik sürdürdüğü kuşatma operasyonu sebebiyle yeni katılımların da olduğu kampta bulunan ailelerden biri de Hamra ailesi. Ahmet Hamra, 35 yaşında ve savaştan önce Halep’te matbaacılık yapıyordu. Eşi İptisam’ın mesleği ise terzilik.
Kampa dokuz ay önce gelen Ahmet Hamra, olumsuz koşullardan dolayı 3 ay önce tekrar Halep’e dönmüş. Ama Halep’te baş gösteren kuşatma tehlikesinden dolayı yeniden çadıra döndüklerini belirtiyor.
Ahmet Hamra’nın 3 çocuğu bulunuyor. Çocuklar ilk eşinden. Halep’ten ilk eşi ile birlikte ayrıldıklarını söyleyen Ahmet eşinin koşullara dayanamayarak kendilerini terk ettiğini ve rejimin elindeki bir bölgeye geçerek orada başka bir kişiyle evlendiğini söylüyor.
'Babaları bıraksa da ben çocukları bırakmam'
Ahmet, bir yakının tavsiyesi ile yeni eşi İptisam ile tanıştı ve evlendi. İptisam, çocukları Allah’ın kendisine bir emaneti olarak gördüğünü söylüyor, ‘Babaları bıraksa bile ben bu öksüz çocukları büyütürüm’ diyor.
Ahmet Hamra ile 7 ay önce evlenen İptisam, 2 aylık hamile. Kendisini en çok düşündüren şey bu olumsuz koşullarda nasıl doğum yapacağı. Su sıkıntısı başlıca sorunlardan. Çamaşır ve bulaşık yıkamak için çadırın bir bölümünü çeviren aile, banyo ihtiyaçlarını da burada gidermeye çalışıyor.
Yemek için eski bir gazocağından başka imkanları yok. Hiç bir geliri olmayan baba Ahmet , yemek masraflarını karşılamakta zorlanıyor. Biriktirdiği az miktardaki para ise 4 yıllık savaş sürecinde tamamen bitmiş.
Geçtiğimiz aylarda 27 yaşındaki kardeşini Bab Selame kapısı civarında düzenlenen bombalı saldırıda kaybeden Ahmet, kardeşinin çocukları ve eşinin de halinin perişan olduğunu ancak imkânsızlıklardan dolayı onlara yardım edemediğini belirtiyor. Türkiye’ye geçmek isteyen Ahmet’i geçtiğimiz günlerde mültecilere dönük yaşanan olaylar korkutuyor. Mevcut çadırı da kaybetmek ve bir daha bulamamak da bir diğer endişesi.
'Çadır okul'
Ahmet'in 7 yaşındaki oğlu Muhammet ise bu yıl gönüllü öğretmenlerin ders verdiği çadır okulda eğitime başlamış. Çadır kampın hemen yanı başında bulunan çadır okullar da tıpkı kamp gibi imkânsızlıklar içerisinde.
Çadır okullarda yürütülen eğitim-öğretim faaliyetleri hakkında konuştuğumuz Müdür Yardımcısı Abdulcevad Garip, ‘her yağmur sonrası sınıfları su basıyor. Yaz sıcaklarına alıştık ancak kışın bizi büyük sıkıntılar beklemekte. Isınma sorununu giderme şansımız yok. Çocukların hasta olmasından korkuyoruz. Hiç bir öğretmenimize ücret ödeyemiyoruz. Kırtasiye eksikliğimiz had safhada kampta yaşayan çocukların ancak yüzde 60’ını okutabiliyoruz. Kampa katılım artıyor ve beraberinde çocuk sayısı da her geçen gün fazlalaşıyor. Onlar okumak zorundalar ve bu günler geçtikten sonra yeniden kendi ülkelerini inşa edecek donanıma sahip olmalılar’ diyor.