TBMM Genel Kurulu'nda, dört eski Bakan ile ilgili Soruşturma Komisyonu Raporu görüşüldü.
TBMM Genel Kurulu'nda, gündemdışı konuşmaların ardından Danışma Kurulu önerisi ele alındı. Öneride; Eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, eski AB Bakanı Egemen Bağış, eski İçişleri Bakanı Muammer Güler, eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar hakkındaki iddialarla ilgili kurulan Soruşturma Komisyonu Raporu'nun ele alınması ve Genel Kurul'un görüşmelerin bitimine kadar çalışması yer aldı.
TBMM Genel Kurulu'nda, muhalefet milletvekillerinin Çağlayan'ın Yüce Divan'a sevk edilmesi için verdikleri önergenin gizli oylamasına 517 milletvekili katıldı. Oylamada, 242 kabul, 264 ret oyu çıkarken, 7 milletvekili çekimser kaldı, 1 oy boş çıktı, 3 oy da geçersiz sayıldı. Çağlayan'ın Yüce Divan'a sevi reddedilirken, "Yüce Divan'a sevk edilmesine gerek olmadığı" yönündeki rapor kabul edildi.
Önergenin oylamasına yurt dışında bulunan Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun yerine Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, 7 Bakan'ın yerine de vekaleten başka bakanlar oy kullandı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş da oylamaya katıldı.
Oylamaya Çağlayan katılmazken, haklarında Soruşturma Komisyonu kurulan diğer bakanlar Güler, Bayraktar ve Bağış ise oy kullandı.
"Deliller hukuksuz"
Dört eski bakan hakkındaki Meclis Soruşturma Komisyonu raporunun görüşüldüğü ve Yüce Divan oylamasının yapılacağı TBMM Genel Kurulu'nda konuşan AK Parti milletvekilleri, eski bakanlar hakkındaki delillerin hukuksuz olduğunu ve 17-25 Aralık operasyonunun darbe teşebbüsü olduğunu ifade ettiler.
Komisyonun Başkanvekilliğini yapan AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, komisyonun gizli olması gereken çalışmalarının basına sızdırıldığını, kamuoyuna farklı bilgilerin aktarıldığını söyledi.
Ses kayıtlarına ilişkin adli tıp raporunun da farklı yansıtıldığını belirten Tunç, "Halbuki rapor, tapelerle CD arasındaki cümlelerin uyup uymadığıyla ilgiliydi. Ses kaydının montaj olup olmadığına ilişkin adli tıp raporu yok" diye konuştu.
Tunç konuştuğu sırada CHP İstanbul Milletvekili İhsan Özkes, "Hırsızlık yapan kızım Fatma da olsa mutlaka cezalandırırdım" hadisinin yazılı olduğu dövizi salona gösterirken, TBMM Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı tarafından uyarıldı. Bahçekapılı, "Basın fotoğrafını çekti. Çok ciddi bir konuyu görüşüyoruz. Lütfen pankartı" kaldırın dedi. Özkes, dövizi sırasına koydu.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma belgelerini ihbar kabul ettiklerini anlatan Tunç, komisyonun delil araştırması yaptığını ifade etti. Tunç, soruşturmada çok sayıda hukuka aykırılık tespit ettiklerini vurgulayarak, soruşturmanın doğrudan iletişimin denetlenmesiyle başladığını kaydetti. Özel ve dinlenmesi yasak görüşmelerin kayda alındığını, süresini aşan ve geçmişe dönük izleme ve dinleme kararları alındığını anlatan Tunç, Anayasa ve Ceza Muhakemesi Kanunu'na göre kanuna aykırı bulguların delil olarak kullanılamayacağını, bu delillerle suçluluğun ispat edilemeyeceğini söyledi.
Tunç, komisyonun eski bakanlara isnat edilen konularda maddi gerçeği sonuna kadar araştırdığını belirterek, Yüce Divan'a sevketmeme kanaatine vardıklarını ifade etti.
"Hukuka aykırı delillerle karar verilemez"
Yılmaz Tunç, eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ve eski İçişleri Bakanı Muammer Güler ve eski AB Bakanı Egemen Bağış hakkındaki iddialarla ilgili yeterli delil bulunmadığından, eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar hakkında ise üzerine atılı suçları işlediğine dair hiçbir delil elde edilemediğinden Yüce Divan'a sevketmeme kararı verildiğini anımsattı.
Komisyonun kararını hukuk çerçevesinde verdiğinin altını çizen Tunç, şöyle konuştu:
"Üyeler karar verirken belgelere, bilirkişi raporlarına, savcılıkların kesinleşmiş takipsizlik kararlarına dayanmıştır. Kimse komisyondan hukuka aykırı delilleri baz alarak, karar vermesini bekleyemez. Görüldüğü anda imha edilmesi gereken bakanlarla oğulları, eşleri arasındaki konuşmalar, geçmişe dönük dinleme kararları, ileri tarihli dinleme kararları, aynı IP numarasından defalarca atılan isimsiz ihbarlar, dinleme ve izleme kararlarının altından asılsız çıkan ihbarlara rağmen uzatma kararları, tüm şüpheliler belirlendiği halde davanın açılması için aylarca uygun gün beklenmesi, birbiriyle ilgisi olmayan dosyalar için aynı gün operasyonlar yapılması... Kimse bunların, ceza hukukunun amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için yapıldığını söyleyemez. Bir soruşturmada bu kadar hukuka aykırı delil bir araya geliyorsa, Anayasa ve ceza hukukunun evrensel kuralları çiğneniyorsa, burada yargısal faaliyet değil, siyasi girişim vardır."
"Yargının omzundan meşru siyasete ateş açıldı"
AK Parti Konya Milletvekili Mustafa Akış da 17-25 Aralık soruşturmasında delillerin toplanmasında hukuka aykırı yol izlendiğini ifade etti.
Türkiye'de 12 yıldır ortaya konan cesaret neticesi küresel akıl tarafından daha önce 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat'ta kusursuz işletilen sistemin artık çalıştırılamaz halde olduğunu dile getiren Akış, şöyle devam etti:
"17-25 Aralık da tıpkı 27 Nisan muhtırası, kapatma davası, Cumhurbaşkanlığı seçimi, 7 Şubat'taki MİT kalkışması, Gezi gericiliği gibi çalıştırılamamış ve milletin iradesine sahip çıkması sonucu akim kalmış darbe teşebbüsüdür. Paralel örgüt, 17-25 Aralık'ın mimarıdır. Operasyonun arka planını inkar etmek için ya siyaseten kör ya da operasyonun uygulayıcısı olmak gerekir. Karşımızda masum bir polisiye operasyon yoktur. Karşımızda taşeron sıfatıyla yürüttükleri savaş için günlerce, aylarca, yıllarca mühimmat biriktiren yapı vardır. 17-25 Aralık yolsuzluk iddialarının, siyasete karşı kullanılan silahta susturucu vazifesinden başka anlamı yoktur.
Türkiye'de vesayetin sözcüsü ve aklı hiç değişmemektedir. Nasıl ki 27 Mayıs, itibarsızlaştırma ve yolsuzluk algısı, kaçarken yakalanma algısı üzerinden çalıştırılmışsa, 17-25 Aralık da aynı şekilde itibarsızlaştırma ve kaçtı kaçacak algısı üzerinden yönetilmeye çalışılmıştır. Paralel örgütün kurşun askerlerine dönüşenlerin ısrarla yargı koridorlarına hapsetmek istediği ve meseleye sadece bu zaviyeden bakmamızı salık verdikleri şekilde 17-25 Aralık'a bakmamız mümkün değildir. 17-25 Aralık'ta yargının omzundan meşru siyasete ateş edilmiştir. 17-25 Aralık hukuki sonuç alma değil, siyasi sonuç alma gayretidir."
"Özal'ın tavrını bekliyoruz"
CHP İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz, dört eski Bakan konusunda AK Parti'den, "Özal'ın tavrını" beklediklerini ve "ahiretlerini başkalarının dünyası için feda etmemeleri" gerektiğini söyledi.
Özgündüz, TBMM Genel Kurulu'nda dört eski Bakan ile ilgili Soruşturma Komisyonu Raporu üzerinde yaptığı konuşmada, yaklaşık bir yıldır ülke gündemini işgal geden "şüpheli bakanlar"ile ilgili raporun oylanacağını belirterek, "Bu Raporu ne kadar okudunuz, dayanağını oluşturan belgeleri incelediniz mi, bilmiyorum. Ben okudum notlarımı aldım. Komisyon çalışırken AKP'nin bir kısım üyelerin sordukları sorularla gerçeğe ulaşma niyeti ve gayreti olduğunu düşünerek umutlanmıştım. Ancak öyle olmadı" dedi.
"Komisyon bir aklama komisyonuna dönüştü"
HDP Batman Milletvekili Bengi Yıldız, kendisinin de Meclis Soruşturma Komisyonu üyesi olduğunu, ancak komisyonun bir aklama komisyonuna dönüştüğünü görerek, ayrıldığını belirtti.
Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk iddialarıyla karşı karşıya olunduğunu ileri süren Yıldız, "Muhalefet partilerinden herhangi birisi CHP, MHP veya HDP, geçmişte hükümet olup bakanlarından herhangi birisi eğer bu iddiaların yüzde 1'i ile itham edilseydi herhalde 40 tane komisyon kurulur, 40 sefer Yüce Divan'a sevk edilirdi" diye konuştu.
"Takdir Meclis'in"
Haklarında Yüce Divan oylaması yapılacak olan dört eski bakandan TBMM Genel Kurulu'nda bulunan Güler, Bağış ile Bayraktar konuşma yapmadılar.
Meclis Soruşturma Komisyonu raporu üzerinde siyasi parti grupları adına yapılan konuşmaların tamamlanmasından sonra TBMM Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı eski bakanların konuşma yapıp yapmamaları konusunda eski bakanların isimlerini okudu.
Bahçekapılı'nın, Çağlayan'ın notu olduğunu belirtmesine muhalefet partili milletvekilleri tepki göstererek, "Böyle bir usul var mı?" dedi.
Bahçekapılı, Çağlayan'ın annesinin vefatı dolayısıyla Genel Kurul'a katılamadığını ifade ederek, annesi Perihan Çağlayan'a rahmet diledi.
Güler, yerinden söz isteyerek, "Soruşturma Komisyonuna verdiğim sözlü ve yazılı ifademe ilave edecek bir şey yok. Takdir Yüce Meclisin" dedi.
Bağış da yerinden söz alarak, "Hakkımızdaki iftiralarla ilgili gerek başsavcılık gerek komisyon gerekli kararları vermiştir. Komisyon kararına saygı duyuyorum. Takdir Yüce Meclisin" diye konuştu. Bu sırada bazı CHP'li milletvekilleri Bağış'a "Kürsüye gel" diye seslendi.
Bayraktar ise yerinden "Teşekkür ederim" dedi.
Oylamaya geçildi
Genel Kurul'da, dört eski Bakan ile ilgili Soruşturma Komisyonu Raporu'nun görüşmelerinin tamamlanmasının ardından muhalefet milletvekillerinin eski bakanların "Yüce Divan'a sevki"ni içeren önergelerin görüşülmesine geçildi.
Başkanvekili Bahçekapılı, Çağlayan hakkında 53 önerge olduğunu belirtti. MHP Genel Başkanı ve Osmaniye Milletvekili Devlet Bahçeli'nin de olduğu MHP'li milletvekillerinin ayrı ayrı verdiği 47 önerge metninin aynı olduğunu belirten Bahçekapılı, birleştirilerek işleme alacağını söyledi.
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, milletvekillerinin verdiği önergelerde, Genel Kurul'un eski bakanlar ile ilgili suçlamaların tamamıyla ilgili Yüce Divan'a gönderebileceği gibi, suç isnatlarına ilişkin maddeleri ayırma suretiyle de gönderebilme iradesine sahip olduğunu kaydetti. Vural, Çağlayan hakkında TCK'nın 257. ve 255. maddeleriyle ilgili isnat bulunmadığından önergelerden çıkarılarak işlem yapılmasını istedi.
AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, rapora konu olan önergenin Çağlayan hakkında TCK'nın 204. ve 252. maddelerini içerdiğini, 257. ve 255. maddelerini içermediği için çekilmesi gerektiğini kaydetti.
Bahçekapılı, gizli oylamanın nasıl yapılacağı hakkında milletvekillerine bilgi verirken, Yüce Divan'a sevk için toplantı yeter sayısının olması kaydıyla, nitelikli çoğunluk olan 276'nın sağlanması gerektiğini söyledi.
Mükerrer oy tartışması
Oy tasnifi sürerken MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’in yerine Orman ve Su işleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun vekaleten oy kullandığını belirtti. Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, kendilerindeki bilgiye göre Çelik'in yerine Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli'nin vekaleten oy kullanacağı bilgisinin olduğunu söyledi.
Bahçekapılı'nın "Kendisine soralım" demesi üzerine Canikli, Vural'ın yanına gelerek tek oy kullandığını söyledi. Vural, mükerrer oy olduğu için oylamanın iptal edilmesi gerektiğini ileri sürdü. Bu sırada grup başkanvekilleri, Eroğlu ve çok sayıda milletvekili Başkanlık Divanı önüne yığıldı.
Çağlayan sevkedilmedi
Tartışmalar sürerken Başkanvekili Bahçekapılı, gizli oylama sonucunu açıkladı.
TBMM Genel Kurulu'nda, muhalefet milletvekillerinin Çağlayan'ın Yüce Divan'a sevk edilmesi için verdikleri önergenin gizli oylamasına 517 milletvekili katıldı. Oylamada, 242 kabul, 264 ret oyu çıkarken, 7 milletvekili çekimser kaldı, 1 oy boş çıktı, 3 oy da geçersiz sayıldı. Çağlayan'ın Yüce Divan'a sevki reddedilirken, "Yüce Divan'a sevk edilmesine gerek olmadığı" yönündeki rapor kabul edildi.
Önergenin oylamasına yurt dışında bulunan Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun yerine Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, 7 Bakan'ın yerine de vekaleten başka bakanlar oy kullandı.
Çağlayan'ın Yüce Divan'a sevkinin reddedilmesini CHP ve MHP milletvekilleri alkışlayarak protesto etti.
Güler de sevkedilmedi
Güler'in Yüce Divan'a sevk edilmesini içeren önergenin gizli oylaması yapıldı.
TBMM Başkanvekili Bahçekapılı, Güler hakkında 53 önerge olduğunu belirtti. Aralarında MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin de olduğu MHP'li milletvekillerinin ayrı ayrı verdiği 48 önerge metninin aynı olduğunu belirten Bahçekapılı, birleştirilerek işleme alacağını söyledi.
Muhalefet milletvekillerinin Güler'in Yüce Divan'a sevk edilmesi için verdikleri önergenin gizli oylamasına 513 milletvekili katıldı. Oylamada, 241 kabul, 258 ret oyu çıkarken, 6 milletvekili çekimser kaldı, 4 oy boş çıktı, 4 oy da geçersiz sayıldı. Güler'in Yüce Divan'a sevki reddedilirken, "Yüce Divan'a sevk edilmesine gerek olmadığı" yönündeki rapor kabul edildi.
Oylamanın ardından CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi ve MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, söz alarak Yüce Divan'a sevk önergelerinin kabulü için gerekli olan 276 oyun çıkmadığını, ancak bu sonucun Meclis Soruşturma Komisyonu Raporu'nun da kabul edildiği anlamına gelmediğini savundular.
Meclis Başkanvekili Bahçekapılı da "Benim önümde okunan metin, geçmişteki örneklerden hareket edilerek yazılmış bir metin. Bunları zihin dünyamızdan uydurmadık. Teamül böyle olduğu için buralara böyle şeyler yazılıyor. Eski uygulamalar ne ise cümle buraya bire bir yazılıyor" diye konuştu.
"Önemli olan önergenin 276 oy bulmaması"
Eski İçişleri Bakanı Güler, kuliste gazetecilerin sonuca ilişkin sorularına, "Önemli olan önergenin 276 oy bulmaması...Hayırlı olsun" değerlendirmesinde bulundu.
Bağış 'ın önergesine de ret
Eski AB Bakanı Bağış'ın Yüce Divan'a sevk edilmesini içeren önerge TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilmedi.
Genel Kurul'daki gizli oyamaya, 517 milletvekili katıldı. Oylamada, 245 kabul, 255 ret oy çıkarken, 7 milletvekili çekimser kaldı, 6 oy boş çıktı, 4 oy da geçersiz sayıldı.
Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, oylama sonucunu açıklarken, Bağış'ın Yüce Divan'a sevk edilmemesine karar verildiğini belirterek, Komisyon Raporu'nun kabul edildiğini ifade etti.
Bağış, oylamanın ardında kuliste gazetecilerin soruları üzerine, "Hayırlı olsun. Biz herşeye hazırız" diye konuştu.
Bayraktar da Yüce Divan'a sevkedilmedi
Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Bayraktar'ın Yüce Divan'a sevk edilmesini içeren önerge de TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilmedi.
Genel Kurul'daki gizli oylamaya, 515 milletvekili katıldı. Oylamada, 219 kabul, 288 ret oy çıkarken, 3 milletvekili çekimser kaldı, 3 oy boş çıktı, 2 oy da geçersiz sayıldı.
TBMM Başkanvekili Bahçekapılı, oylama sonucunu açıklarken, Bayraktar'ın Yüce Divan'a sevk edilmemesine karar verildiğini belirterek, Komisyon Raporu'nun kabul edildiğini ifade etti.
Kılıçdaroğlu: "AKP'nin içinde 40'a yakın parlamenter, bizim duyduğumuz rahatsızlığı duyuyor"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Meclis'ten ayrılırken, gazetecilerin oylamaların sonucuyla ilgili sorusu üzerine, bütün dünyanın bildiği bir yolsuzluk olayının Yüce Divan'a gönderilmediğini söyledi.
"Parlamentonun üzerinde ciddi bir gölge var. Biz bundan rahatsızlık duyuyoruz. Parlamento, bu şaibeyi ortadan kaldırabilirdi" ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, "Daha da önemlisi dört Bakanın Parlamento kürsüsüne çıkıp aklanmak için Yüce Divan talebinde bulunmaları gerekirdi. Bu da olmadı ama AKP'nin içinde 40'a yakın parlamenter, bizim duyduğumuz rahatsızlığı duyuyor. Bu da AKP içinde bu olayın bazı çevrelerin iddia ettiği gibi bir yolsuzluk olmadığının tam tersini, ciddi bir yolsuzluk olayı olduğunu da açıkça gösteriyor" dedi.
Kılıçdaroğlu, bu oylamayla, Türkiye'nin dünyaya iyi bir mesaj vermediğini kaydetti.
Bahçeli: "Hükümet güvenoyunu kaybetmiştir"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Meclis'ten ayrılırken gazetecilere yaptığı açıklamada, dört eski Bakanla ilgili verilen karara ilişkin, "Hükümet güvenoyunu kaybetmiştir, 276'nın altına düşmüştür. Güvenoyunun üzerinde kalan sadece toplu konuttan sorumlu bakandır" dedi.
AK Parti'den üç Bakan ile ilgili oylamada 40 civarında fire olduğunun anımsatılması üzerine Bahçeli, "O AKP'nin sorunudur, bizim değil" karşılığını verdi.
Demirtaş: "Parlamento üzerine düşen rolü oynamadı"
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, TBMM Genel Kurulu'nda Yüce Divan oylaması sonucuyla ilgili sorularını yanıtladı.
"AKP içerisinde belli bir rahatsızlık olduğu, bu soruşturmanın sağlıklı yürütülmediği, AKP ağırlıklı komisyonun hazırladığı raporun AKP içinden de kabul görmediği anlaşılıyor" ifadesini kullanan Demirtaş, şunları kaydetti:
"Fakat bugün burada parlamento tarihi bir fırsatı kaçırdı. Eğer Yüce Divan yolu açılsaydı Türkiye'de bir yolsuzluk, rüşvet iddiası mevzusu sağlıklı bir rotaya oturacaktı, hukuki bir süreç başlamış olacaktı. Bunun önünü tıkadılar. Vebali AKP milletvekillerinin üzerinedir. Bu tartışma burada bitmez, öyle görünüyor ki daha sürecek ve kamu vicdanında da bu mevzu tatmin olmadığı müddetçe AKP'nin yakasına yapışmış bir leke olarak bu tartışma devam edecek.
Parlamento üzerine düşen rolü oynamadı. Çünkü halkın temsilcileri, milletin vekilleri burada. Millet sonuçta bu işin soruşturulmasını arzu ediyordu, temsilcileri de ona uygun davranmalıydı. Parlamento ile halk arasında uyumsuzluk çıktı. Türkiye, dünyaya, hükümetin parlamento üzerinde bir baskı oluşturduğu, sistemin demokratik işlemediği, yolsuzlukların üzerini örten bir görüntü çizmiştir."
AA