Aydın Ünal, Yeni Şafak Gazetesinde yayınlanan “Bu PKK’lılar neden öldü?” başlıklı yazısında PKK’nın geldiği yeri ve Kürtçülerin PKK’ya “34 yılda 30 bin kürt genci neden öldü?” sorusunun neden sormadığını yorumluyor:
"PKK Türkiye topraklarındaki terör eylemlerine 1984’de başladı. 34 yıl içinde terörle mücadele kapsamında öldürülen PKK’lı terörist sayısı 30 bin rakamına yaklaştı.
PKK 34 yıllık silahlı eylemleri sonucunda ne elde etti? Kocaman bir hiç. 30 bine yakın terörist tamamen “hiç” uğruna öldüler.
Hendek eylemleri 2015 yılının Temmuz ayında başlamış ve 10 ay sürmüştü. PKK, YDG-H adını verdiği gençlik yapılanmasını bazı ilçeleri “işgal” için silahların önüne sürdü. Hendek eylemlerinin hiçbir mantığı, hiçbir stratejisi yoktu. PKK’nın herhangi bir ilçeyi eline geçirmesi ve elinde tutması mümkün değildi. Buna rağmen, önemli bir kısmı da çocuk olan binlerce YDG-H teröristi, oyun oynar gibi ilçelerde hendek kazmaya, molotof atmaya, güvenlik güçlerine saldırmaya başladı. Sonuç: 7 bin PKK’lı terörist öldü. Tahir Elçi gibi yüzlerce sivil hayatını kaybetti. İlçelerden göçler yaşandı. Sur gibi bazı ilçelerde tarihi doku tahrip edildi. 2016’nın Mayıs ayında PKK hendek eylemlerini bitirirken, geride 7 bin ölü teröristin yanında binlerce yaralı ve hayatları artık hapishanelerde geçecek binlerce genç terörist bıraktı.
Afrin’de de sonucun farklı olmayacağı en başından belliydi. Afrin harekatı daha başlarken ABD PKK’lıları savunmayacağının sinyalini vermişti. PKK/YPG’nin Türk Silahlı Kuvvetleri karşısında en küçük bir şansı yoktu. En akıllıca strateji Afrin’i boşaltmak olabilirdi. Ama PKK, kaybedeceğini bile bile Afrin’i boşaltmadı. Sonuç? 3 bin 603 terörist öldü.
Ne PKK içinden, ne de PKK sempatizanları arasından bir kişi bile çıkıp “bu Kürt gençlerini neden öldürüyorsunuz” diye PKK yöneticilerine sormadı, soramadı. Hiçbir PKK yöneticisi, akıl olmayan, mantık olmayan, strateji olmayan eylemlerde kıydıkları Kürt gençleri için hesap vermedi.
Kürt siyaseti ve siyasetçisi, en küçük bir cesaret kırıntısı arzedip, PKK’ya bu ölümlerden dolayı soru yöneltmedi.
Sivil toplum örgütleri, güya “insan hakları” için, “barış” için faaliyet gösteren dernekler, vakıflar, devleti eleştirdiklerinin milyonda biri kadar bile PKK’ya ölümlerin hesabını sormadı.
Terörle mücadelede Türkiye’yi kıyasıya eleştiren AB ve ABD, bir kez olsun çıkıp, sınırsız destek verdikleri PKK’ya “sen bu kadar adamı neden öldürüyorsun” demedi.
Terörle mücadelede Türkiye olarak şu ana kadar 10 bine yakın şehit verdik. Geçmişte öyle dönemler oldu ki, şehitlerimiz siyasi çekişmenin malzemesi yapılarak bizzat siyaset eliyle, STK’lar, medya ve uluslararası camia eliyle toplumda kaygı, tedirginlik, korku, gerilim oluşturuldu ve Türkiye siyaseti PKK eylemlerine göre PKK eliyle tasarlandı. Topraklarını, vatanlarını savunan şehitler üzerinden iktidarlar hırpalanırken, hükümetler değiştirilirken, ülke ve toplum dizayn edilirken, devleti, siyaseti ve terörle mücadeleyi eleştirenler çıkıp PKK’ya tek çift laf edemedi.
Kandil’deki PKK baronlarının, aldıkları kilolar nedeniyle tek adım atacak mecali olmayan besili terör elebaşılarının lüksü ve konforu dünyada kimsede yok. Tecavüzler, infazlar, zevkü safa bir yana, tek el işaretiyle binlerce genci ölmeye gönderebiliyor ve hiç ama hiç “özeleştiri” de yapmıyorlar, hesap da vermiyorlar.
Acaba Afrin’de, kazanamayacaklarını en baştan bildikleri halde, arkalarına bakmadan kaçacaklarını en baştan bildikleri halde, 3 bin 603 teröristi keyfice ölüme gönderenler bir “özeleştiri” yaparlar mı? Mesela bir HDP’li siyasetçi, milletvekili çıkıp da, “bu Kürt gençlerini kazanamayacağınızı bildiğiniz bir eylemde neden öldürdünüz?” diye sorma cesaretini gösterir mi?
Bu sefer PKK’ya hamaset pompalayacak bir medya, PKK’yı savunacak STK’lar, PKK eylemlerini örtüp Türkiye’ye çemkirecek Batı da yok. Bu sefer birkaç nesli tükenmeye yüz tutmuş istisna dışında Batı’dan aldığı cesaretle terörü savunacak siyasetçi de yok.
Bakalım PKK, Afrin’de pisi pisine ölen 3 bin 603 teröristin sorgulanmasını önleyebilecek mi? Bu işin de üzerini örtebilecek mi? 34 yılda bir hiç uğruna ölen 30 bin teröristin sorgulanmasının önüne geçebilecek mi?
Türkiye solu içinden, ya da Kürtler ve Kürt siyasetçiler arasından cesaretli biri çıkar da bu sorgulamayı başlatırsa, Menbiç ve Fırat’ın doğusunda binlerce Kürt genci ölmeyebilir. Zira Türkiye’nin haklı, meşru terörle mücadelesi hız kesmeden devam edecek. Bu mücadele kararlılığının önünde ABD de duramayacak.
Solcuların ve tabii ki PKK’lıların dillerinden düşürmedikleri, marş gibi söyledikleri bir Rumeli türkümüz vardır: “Mezar taşlarını bre Hasan, koyun mu sandın? / Adam öldürmeyi bre Hasan, oyun mu sandın?”
PKK’nın Kandil’deki baronları ya da Batı için bu bir oyun olabilir. Kürtlerin, çoğu da olmayan mezar taşlarının koyun, 30 bin teröristin ölümünün de oyun olmadığın fark edip “bu gençler niye öldü” diye sorma zamanı geldi de geçiyor."