312 general avukatı, suçu itiraf etti!

Ali İhsan Karahasanoğlu

“312 general davası”nda, davacıların avukatı Bilgin Yazıcıoğlu, gazetemize önemli bilgiler açıkladı.

Konuyu niye önemsiyorum?

Çünkü bu dava ile, Vakit gazetesinin susturulması planlanmıştı.

Vakit susturulunca, medyada muhalif ses kalmayacaktı.

Bazı Paşaların yaptıklar hataları hatırlatabilecek, ortalıkta kimse kalmayacaktı.

İşte onun içindir ki; bu davayı önemsiyor, dava ile ilgili her ayrıntıyı size aktarmaya çalışıyoruz.

Davanın bir emirle açıldığı; amacın tazminat talebi değil, Vakit’i tümü ile susturmak olduğu ortaya çıkarılmalı ki; medyadaki bazı satılık kalemlerin de, “Generallerimize hakaret ediyorlar, yok mu bunları susturacak” türünden ahlâksızca yazılarının da, aslında emirle yazdırıldığı ortaya çıksın..

Bu kapsamda, generallerin avukatı Bilgin Bey’in sözlerini masaya yatıralım..

Ne diyor Bilgin Bey?

Bilgin Bey diyor ki; “312 general tek tek bana masraf göndermedi. Genelkurmay Adli Müşavirlikten Hıfzı Çubuklu Paşa, bütün generallerin maaşlarından kestirdi, hepsini tek parçada bana gönderdi.”

Benim şahsi tahminim; masrafın örtülü ödenekten karşılandığı.. Bilgin Bey’in, daha vahim bir durumdan kurtulmak için, kendince daha az vahim bir suçu kabul ettiği..

Biz de, Bilgin Bey’in kabul ettiği suç senaryosu üzerinden olaya yaklaşalım..

Burada sorun şu.. Bir devlet dairesinde çalışanlar, toplu olarak bir dava açmak isteseler bile, bunun organizasyonunu devlet yapabilir mi?

Tabiî ki yapamaz. Dolayısıyla, Hıfzı Paşa da, generallerin hemen hemen tamamının katıldığı bir dava da olsa, Genelkurmay’ın asli görev alanı ile ilgili olmayan bir konu için, subayların maaşından kesinti yapamaz.

Yapamaz, yaptıramaz. Yaparsa, suç işlemiş olur.

Şunu da hatırlatalım.. O davaya, dönemin GenelkurmayBaşkanı Hilmi Özkök katılmamıştı.

Hilmi Paşa davaya katılmadığına göre, tüm generallerin maaşından kesinti yapılarak dava masraflarının karşılanması şeklinde bir emir vermesi de düşünülemez.

O halde?

O halde, Hıfzı Paşa böyle bir kesintiyi gerçekten yaptırdı ise, bu işlem keyfî olur. Suç işlenmiş olur. Bunun için de şimdi, Hıfzı Paşa’ya ceza davası açılması gerekir..

Görevi suîistimal, zimmet suçlamalı ceza davasının yanısıra, Ergenekon savcılarını da ilgilendiriyor, olay.. Niye?

Çünkü 312 general davası, Vakit’i susturmak için açılmış ise de, aslında darbe hazırlıkları içinde yer alıyordu. O açıdan, Ergenekon savcıları da, bu “maaş kesintisi”ni incelemeli...

Bilgin Bey’in bu açıklaması, şu açıdan da bir suç itirafı aslında.

Şöyle bir düşünelim..

Mahkeme masrafı için gereken para, generallerin hangi ay maaşından kesildi?

Dava, 30 Ekim 2003’te açıldı. Dolayısı ile o gün harç yatırıldığına göre, en geç Ekim başındaki maaştan kesinti yapılmış olabilir..

İyi de, Ekim başında ödenen maaşlardan kesinti yapıldığına göre, dava açacakların da o tarihte belli olması gerekir!

Ama öyle değil. Jandarma ve Kara Kuvvetleri Eylül ayında, Deniz Kuvvetleri ve Hava Kuvvetleri ise Ekim ayı içinde vekaletleri çıkartmış. Dolayısı ile, Ekim ayı başında, daha dava açacak olanlar, en azından Deniz ve Hava Kuvvetleri mensupları açısından belli değildi ki, maaşlarından da kesinti yapılsın..

Bunun tek izahı olabilir: “Generallere kesin emir verildi. Vekaletler zorunlu olarak çıkartıldı. Dava açmak istemeyenlere baskı uygulandı.”

Bu durumda da, kanunsuz emirle karşı karşıyayız demektir.

Gerçekten generaller kendi özgür iradeleri ile dava açmış olsaydılar, önce vekalet verip, sonra maaşlarından kesinti yapılması gerekmez miydi?

Ekim ayında vekalet çıkartan, en azından 150 general olduğundan, bu davacıların resmen bir zorlama ile karşı karşıya kaldıkları açık.

Bunun da araştırılması, yine askerî savcı ve Ergenekon savcılarının üzerine düşüyor.

Ama davanın özgür irade ile açılıp açılmadığını tespit açısından, tazminat davasının görüldüğü Ankara 20.Asliye Hukuk Mahkemesi de, bu konuyu re’sen araştırmalı..

Zoraki bir vekalet çıkartma, harç tahsili tespit ederse, en azından o davacılar için davayı reddedip, suç duyurusunda bulunmalı..

VAKİT