30 Mart Okuması: Seçmen İcraatlere ve Lidere Oy Verdi

Yerel seçim sonuçlarını en yakın tahmin eden iki araştırma şirketinin temsilcileri, seçmenin lidere ve hizmete oy verdiğini söyledi. İpsos araştırma şirketinin seçim sonrası yaptığı araştırmada da 'lider ve icraat' tercihi öne çıktı.

Seçim sonuçlarını doğru tahmin eden araştırma şirketleri Konda ve A&G, tercihlerde etkili olan kriterleri ortaya koydu.

A&G Araştırma Şirketi’nin sahibi Adil Gür, yüzde 80 seçmenin hizmetlere oy verdiğini, kutuplaşmanın 2’nci sırada yer aldığını savundu. Ak Parti'nin bir kitle partisi olduğunu, ülkenin hemen hemen tüm kesimlerinden oy aldığını belirten KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır ise CHP ile MHP'nin belli kesimlere, BDP’nin de kimlik üzerinden seçim modeli ortaya koyduğunu söyledi.

Hürriyet Gazetesi'ne konuşan Gür ve Ağırdır'ın analizleri şöyle:

Adil Gür (A&G Araştırma Şirketi):
DOĞRU ADAYLA OY ALINIYOR

Ak Parti’ye oy veren yüzde 45’in içinde ezici bir çoğunluğu, yüzde 80’den fazlası ‘Merkezi hükümetin ve belediyelerin hizmetlerinden memnun olduğum için oy veriyorum’ diyor. AK Parti’nin sadece yüzde 14’ü, ‘Başbakan’a bir kumpas kuruldu, elden gidiyor, paralel yapı, sahip çıkalım’ diyor. AK Parti dindar ve muhafazakâr olduğu için iktidar değil, CHP Atatürkçü, laik ve sosyal demokrat olduğu için iktidar olamıyor değil. Nedenler sosyolojik ve ekonomik. İstanbul, Ankara, Hatay örnekleri ortada. Demek ki doğru adayla oy alınabiliyormuş. Kutuplaşma Başbakan’ın, AK Parti’nin işine geliyor. Türkiye’de yolsuzluk iddiaları insanların hiçbirini etkilemiyor anlamında söylemiyorum. Ama aşla ilgili, kredi kartlarını ödemekle ilgili sorunu olan birinin temel önceliğinin yolsuzluk olacağını beklemek fazla iyimserlik olur zaten. Etnik, mezhepsel, ideolojik nedenlerle oy veren yok mu, elbette var ama bu seçmenin büyük bir çoğunluğu değil, yüzde 35-40’ı. Daha önemli bir bölümü var ki daha çok cebine bakıyor. Bu seçimin şöyle bir sonucu olacaktır: Başbakan’ın cumhurbaşkanı adayı olup olmama konusunda kararını netleştirecektir. Cumhurbaşkanlığına adayım derse, 2 seçimi beraber yapmak partinin hayrınadır. Cumhurbaşkanı olduktan sonra Tayyip Erdoğansız bir parti düşünmek, partiyi kaderine terk etmek olur. 17 Aralık’tan bu yana yaşadığımız kavgaların ekonomik faturasını, döviz kurlarında, faiz kurlarında gördük ama henüz vatandaşın cebine yansımadı. Bu süreç ne kadar uzarsa hükümetin aleyhine gelişir. BDP’nin oylarını yerel seçimlerle ölçmek doğru değil.

Adana, İzmir, İstanbul, Mersin, Antalya gibi Kürt seçmenlerin de yoğun olduğu illerde BDP beklentilerin altında oy aldı. Bunun nedeni, seçmen, yarışan etrafında birleşiyor. AK Parti kazanmasın diyen Sarıgül’e oy verdi, Sarıgül kazanmasın diyen de AK Parti’ye oy verdi. Yarın bir genel seçim olsa BDP’nin oy sayısı çok daha farklı olacak. Yaptığım araştırmalarda BDP’nin yüzde 8-9 civarında olduğunu, hatta muhtemel 2015’te yapılacak bir seçime kadar nüfus artışıyla birlikte barajı aşabileceğini söylüyorum.

Bekir Ağırdır (KONDA Genel Müdürü):
KİTLE PARTİSİ, HEPSİNDE AK PARTİ VAR

17 Aralık’ın etkisi hiç olmadı değil, oldu ama burada daha radikal ya da kamuoyunun beklediği kadar büyük değişiklik olmamasının sebepleri, kutuplaşma, kimlik siyaseti üzerinden oy verme davranışının dün akşam itibariyle belirlenmiş olması, siyasi rekabet eksikliği... Coğrafya olarak bütün ülkeye yayılmış, eğitim ortalaması olarak, Türk-Kürt dağılımı neyse, AK Parti’nin içinde Türk Kürt dağılımı üç aşağı beş yukarı öyle. Türkiye’de dindarlık seviyesi veya gelir dağılımı hangi dilimlerden oluşuyorsa AK Parti o dilimlerde de paralel. O anlamda kitle partisi. Ama sosyolojik, ama kültürel ama demografik kümelerin hepsinde coğrafya olarak AK Parti var. Sorun diğerlerinde çünkü diğerleri ya coğrafya olarak veya kültürel kimlik olarak veya sosyolojik olarak bir yerlere sıkışmış durumda.

İKİNCİ KAZANAN BDP'DİR

BDP sadece Kürt sorunu üzerinden seçmenden ve bölgeden oy alıyor. MHP geleneksel hayat tarzına sahip, muhafazakâr ama muhafazakârlığının referansını dinden değil geleneklerden, kırda yaşayanlardan, ağırlıklı olarak lise mezunlarından oy alıyor. CHP ise yüksek eğitimlilerden, yüksek gelirlilerden, Alevilerden ve kıyılardan... Bu seçimin AK Parti’den sonra kazananı BDP’dir. 

Oy oranı bir tarafa ama kazandığı il başkanlıkları ve oyunun dağılımına baktığınız zaman 2 şey öne çıkıyor: Seçimler boyunca da yerel yönetimlere dair, 3 partiden farklı, yani AVM’ler, kuleler, çılgın projeler peşinde olmayan, insan odaklı yönetim yapacağım ben diyen bir tek BDP. O BDP 20-21 ilde yaygın olarak yerel yönetimleri kazanmış durumda.

'İPSOS DA LİDER VE İCRAAT SONUCU ÇIKARDI'

İpsos’un CNN Türk için hazırladığı ‘Sandık Sonrası Araştırması’, AK Parti’ye oy verenlerin ‘lider ve icraat’ tercihi yaptığını gösteriyor. Buna karşın muhalefet partilerinde partinin kimliği ön plana çıktı. Bir başka dikkat çekici sonuç ise kasetlerin, ‘paralel yapı’ iddialarının sosyal medyaya yönelik kısıtlamaların AK Parti seçmenini hemen hemen hiç bir şekilde olumsuz yönde etkilemediği.

İpsos’un yerel seçim akşamı, 81 ilde 1383 kişi ile görüşerek yaptığı araştırmanın çarpıcı sonuçları şöyle: Oy tercihinde en çok neyin etkili olduğu sorusuna AK Parti seçmenlerinin yüzde 84’ü ‘parti lideri’ ve ‘mevcut icraatlar’ yanıtını verdi. Buna karşın aday olan başkan adayları sadece yüzde 49 oranında seçmen tercihini belirledi. Yani Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisinin olması, belediye başkanlarından ve vaatlerden ziyade oy verenleri etkiledi.CHP’ye oy verenlerin yüzde 78’i partinin önemli olduğunu ifade ederken, lider etkisi diyenlerin oranı yüzde 67, icraatlar ise yüzde 59 oldu.  Oy verenlere belediye başkan adaylarını seçerken neye göre karar verdikleri de soruldu. Bu soruya yanıt veren her 100 AK Partiliden 86’sı tercihini liderin, 88’i icraatın ve yapılan hizmetlerin, 67’si ise adayı belirlediğini söyledi. 

GENÇLER DE AK PARTİ DEDİ

Ipsos’un sandık sonuçlarını gösteren araştırmasını Radikal’e değerlendiren İpsos-Sosyal Araştırmalar Enstitüsü ve Marketing Science Genel Müdürü Akın Şahin, tarihin en yüksek katılımlı seçiminin yapıldığını belirtti. Şahin, özellikle bu seçimde 4.5 milyona yakın genç seçmenin sandık başına gittiğini ifade ederken, bu genç seçmenlerin AK Parti döneminde yetiştiklerini ve seçimde de AK Parti ’yi büyük oranda tercih ettiklerini kaydetti.

Şahin, 17 Aralık’tan beri yaşanan sürecin hem iktidar hem de muhalefet tabanı için büyük bir motivasyon olduğuna da dikkat çekerek, bu durumun sonuçlara şu şekilde yansıdığını tespit ettiklerini kaydetti:

"Sonuçlara bakıldığında hem AK Parti hem de diğer partilerin seçmenlerinin büyük oranda kararlarını 17 Aralık öncesinde verdiği görülüyor. Yani parti tabanları kemikleşmiş bir seçmen kitlesine sahip. Bu oran AK Parti’de yüzde 80’leri buluyor. Hatta şunu bile söyleyebiliriz: 17 Aralık sonrası süreç AK Parti’ye desteği de nispeten arttırdı. Ve deyim yerindeyse ‘tapeler ters tepti.’ ‘Neden AK Parti’ tercihi sorusunda ise özellikle ‘lider’ ve ‘icraat’ ön plana çıkıyor. Bu durum Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ’ın bu çerçevede güçlü bir iletişim kampanyası yürüttüğünü, doğru iletişim kurduğunu gösteriyor. Yani “Lafa değil icraata bakarım” mesajı doğruydu, doğru kişi tarafından, doğru bir şekilde, doğru kitleye iletildi. Bu mesajın alıcı kitlesi AK Parti tarafından çok doğru şekilde okunmuş olduğunu görüyoruz, dolayısıyla AK Parti vaatlerle değil, yaptığı şeyleri göstererek seçmene yöneldi. Muhalefet ise yapacağı şeylere vurgu yaptı. Yapılmış olanlar her zaman yapılacak olandan daha etkilidir."

 

Haber Haberleri

Mehmet Görmez’den Riyad’daki festival görüntülerine tepki: İslam'ın değerlerine saldırı
Bağdat'taki rehabilitasyon merkezinde 5 bine yakın uyuşturucu bağımlısı tedavi görüyor
Gazze'de 6 ay bombardıman altında yaşayan Salhiya: Bir ayağımız ahirette, bir ayağımız dünyadaydı
Sokak röportajı saçmalığına ne zaman son verilecek?
Özgür Özel hakkındaki "Cumhurbaşkanına hakaret" ve "iftira" soruşturmasında ''yetkisizlik'' kararı