3. Havalimanının Adı Yetmez, Ülkenin Adı Atatürk Olsun!

3. havalimanına Atatürk adının verilmesi için kampanya yürüten Türkiyeli okumuş-yazmışların psikolojik halleri büyümeye, olgunlaşmaya mecalleri olmadığı gibi, ensemizden sopayı indirmeye de pek niyetli olmadıklarını göstermekte.

HAKSÖZ HABER

Gezi sürecinde İstanbul’a 3. havalimanının yapımına şiddetle karşı çıktıklarını hatırladığımız Kemalistler tamamlanma aşamasına gelen 3. havalimanının ismi üzerinden kampanya yürütüyorlar. Sosyal medyada “adı Atatürk olsun” etiketiyle binlerce mesaj atılmış. Cumhuriyet gazetesi pek çok ünlü ismin mesajlarını ayrıca listeleyerek yayımlamış ve kampanyaya bu zaviyeden de katkıda bulunmayı hedeflemiş.

Kemalistler nezdinde Atatürk adı elbette ibadi bir coşku sağlıyor. Kamuya ait her yere devlet eliyle derinden kazınmış olmasını yeterli görmeyip, evlerinde, arabalarında, hatta dövme şeklinde kollarında, boyunlarında sergileme gereği duyuyorlar. Bilhassa Atatürk’ün mirasının zayıflatıldığı, sinsice bir faaliyetle ülkenin laiklikten uzaklaştırıldığı endişesine kapıldıkça da telaşları daha bir artıyor.

Bu ülkede Atatürk ismi her yerde sürekli biçimde karşımızda. Caddelerde, okullarda, binalarda her yerde, her an gözümüze sokulmakta. Ama yetmiyor, Kemalist okumuş-yazmışlarımızı kesmiyor! Ülkenin adını Atatürk yapsalar kifayet etmeyecek! İstiyorlar ki, Atatürk adı sürekli zikredilsin, onun adının, maneviyatının olmadığı hiçbir an olmasın!

Bu dini bağlılık haliyle ilgili 2 sorun var. Birincisi bu insanların bu fanatizmle asla olgunlaşmaları mümkün olmayacak. Hep çocuk kalacaklar, hiç büyüyemeyecekler. Ülkede yeni açılacak bir havalimanına dikkat çekici, özgün, yeni bir isim üretme çabası içerisine dahi girme gereği duymayacaklar. İkincisi de, hepimizi ister kabul edelim, ister reddedelim, Mustafa Kemal’i tazime zorlamaktan hiç vazgeçmeyecekler.

Yine de kendimize sormalıyız: Bu zorba mantığı kabul etmediğimizi, kabullenmeyeceğimizi anlamakta bu kadar zorlanmalarında acaba bizlerin de suçu, eksiği yok mu? Doğrudan kendimiz gibi davranmak yerine, sürekli çalıyı dolaşma yaklaşımı karşımızdaki bu cepheyi biraz daha saldırgan ve epeyce pervasız kılmıyor mu?

Yorum Analiz Haberleri

“Esed’in düşüşüyle Rusya 'süper güç' olmaktan çıktı”
Döktüğün kan yetmedi mi hala utanmadan konuşabiliyorsun?
"Suriye'den bize ne?" yaklaşımını besleyen körlük
Suriye devrimine çarpık ve indirgemeci yaklaşımlar
Yılbaşında normalleşen haram: Piyango