HAKSÖZ-HABER
Cumhuriyet gazetesinin Odatv kökenli köşe yazarı Barış Terkoğlu bugün “Şapkadan çıkan turuncu elma” başlıklı bir yazı kaleme almış. Yazısında çeşitli dönemlerde Çin’in Uygur Müslümanlara yönelik zulümlerini teşhir etmek için medyada kullanılmış kimi fotoğrafların mizansen olduğunun ortaya çıktığından hareketle Çin karşıtı söylemlerin ajitasyon ve propagandadan ibaret olduğunu söylemiş.
Terkoğlu’nun tezine göre tüm bu tartışmalar ABD’nin Çin’e karşı yürüttüğü savaşın bir parçasıymış ve aynı zamanda Suriye’de örgütlenmiş Doğu Türkistan İslami Hareketi adlı örgütün Çin’e yönelik ‘terör eylemleri’ hazırlığının altyapısını sağlamaya dönükmüş.
Terkoğlu’nun bahsettiği şekilde birileri Çin zulmünü teşhir adına Endonezya’dan ya da ABD’deki bir tiyatro oyunundan kimi görüntüleri kullanmış olabilirler. Bu malzemeleri ilk dolaşıma sokan kişilerin yaptığı iş elbette ahlaksızlıktır. Bilmeden bu fotoğrafları kullananlar da aldatılmış ve yalana alet olmuşlardır.
İyi ama olay bundan ibaret midir? Çin zulmü bu birkaç kurgu fotoğrafı yalanladığınızda ortadan kalmış mı oluyor?
Aynı mantığı Kemalistler ve solcular Suriye’de de işlettiler. Birkaç iddianın kurgulanmış olduğundan hareketle Beşşar rejiminin işkence yapmadığını, kimseyi öldürmediğini ileri sürdüler. Tüm dünyanın şahitlik ettiği vahşeti aklamaya kalktılar. Aynı çabayı şimdi de Çin zulmünü örtmek için sarf ediyor, mızrağı çuvala sığdırmaya çalışıyorlar.
Oysa tüm dünya Çin’de neler yaşandığını iyi biliyor. Kaldı ki; bunlar neyi inkar etmeye, gizlemeye çalışıyorlar, belli değil. Çin devleti sistematik bir asimilasyon politikası yürüttüğünü zaten inkar etmiyor ki!
Ayrıca kurgu fotoğraf meselesi sadece üretenlerin yalana yatkın olduklarının göstergesi midir? Çin gazetecilerin ve insan hakları örgütlerinin rahatça gidip araştırma yapabilecekleri, zulme uğradıklarını iddia eden insanlarla görüşebilecekleri, karşılaştıkları manzaraları fotoğraflayabilecekleri özgür bir ülke midir?