Kurban Bayramı'nın 4. gününde bir dernek tarafından hazırlanan kurban eti paketlerini yoksullara dağıtırken IŞİD'ın saldırıları bahanesiyle düzenlenen gösterilerde uğradıkları saldırıdan yaralı kurtulan Yusuf Er, olayda hayatını kaybeden arkadaşları Yasin Börü (16), Hasan Gökgöz (26) ve Hüseyin Dakak'ın (19) vahşice öldürülmesinin şokunu yaşıyor.
Kaldırıldığı hastanede tedavisi tamamlanarak taburcu edilen Er, yaşadıkları dehşet anlarına ilişkin AA muhabirine, kardeşi ve 3 arkadaşı ile Kurban Bayramı'nda aralarında Kobani'deki çatışmalardan kaçarak Türkiye'ye sığınanların da bulunduğu fakir ve muhtaç ailelere kurban eti dağıtmak için sokağa çıktıklarını söyledi.
Er, kardeşini araçta bırakarak kurban eti paketlerini dağıtmaya çıktıkları sırada önlerini kesen bir grubun taş, sopa ve silahlı saldırısına uğradıklarını ifade ederek, bu nedenle kaçarak bir binaya sığındıklarını belirtti.
"IŞİD ile bir alakamızın olmadığını anlattık"
Binanın 2. katına çıktıklarında yönetici ile karşılaştıklarını dile getiren Er, şöyle dedi:
"Bina yöneticisi bize, 'Ne arıyorsunuz binamda?' dedi. Biz de, 'Dışarıdakiler bizi IŞİD üyesi olarak itham ettiler, kovalıyorlar. Onlar gitsin binadan çıkacağız' dedik. Bizi dinlemeyerek, 'Binamı terk edin şimdi gelecekler kapımı kıracaklar' diye konuştu. Yöneticinin çocukları ise bize binada saklanabileceğimizi söyledi. O sırada 3. kattan seslenen bir kadın, 'Gelin benim evimde saklanın' dedi. Biz de gittik."
Er, binaya giren grubun ilk önce çatıya baktığını, çatıda kimsenin olmadığını öğrenince kapıları tek tek çalıp evleri kontrol ettiğini dile getirerek, "Kadının eşi eve gelip bizi görünce bıçak çekti. Ona yaşadıklarımızı anlattık. Bize siz IŞİD'cısınız dedi. Biz de IŞİD ile bir alakamızın olmadığını anlattık" diye konuştu.
"Elimizdeki tek şey kurban etiydi"
Saldıranların kapıyı çaldığını ancak açmadıklarını anlatan Er, kapı merceğinden baktıklarında bekleyenlerin hepsinin yüzünün maskeli olduğunu, ellerinde satır ve uzun namlulu silah bulunduğunu gördüklerini kaydetti.
Er, olayda hayatını kaybeden arkadaşı Gökgöz'ün kendilerine bir öneri sunduğuna dikkati çekerek, "Hasan, 'Ev sahibi dışarıdakilere telefon açsın, binayı boşaltıp terk etmelerini söylesin. Biz de gidelim' dedi. Bunun üzerine ev sahibinden dışarıdakileri arayıp binayı terk etmelerini söylemesini istedik" şeklinde konuştu.
"O sırada helalleştik"
"Ev sahibi saldırganlardan birini arayarak, 'Binayı terk edin yoksa bize bir zarar verirler' şeklinde konuştu. Ancak elimizdeki tek şey kurban etiydi" diyen Er, o sırada binadaki çok sayıda kişinin evin kapısına yönelerek kapıyı kırmaya çalıştığını aktardı.
Er, saldırganların sinekliği kırdığını belirterek, "Daha sonra, 'Dinamit getirin, bu kapıyı dinamitle havaya uçuralım' dediler. Kapıdan uzaklaştık. O sırada birbirimizle helalleştik" dedi.
"Saldırı anında çevredeki evlerden balkona çıkanlar tencere, tava ve kaşıklarla demirlere vurarak, kimileri de zılgıt çekerek, 'Öldürün onları, o evde kimseyi sağ bırakmayın' diyorlardı" ifadelerini kullanan Er, çok sayıda kişinin saldırganlara destek verdiğini savundu.
"Arkadaşlarımın inleme sesleri hala kulaklarımda çınlıyor"
Bu sırada üst kattan iple balkona inen bir kişinin kendilerine ateş ettiğini kaydeden Er, yaralanan Gökgöz'ün başka bir odaya götürüldüğünü söyledi.
İçeriye giren kişinin kendilerine silah doğrulttuğuna dikkati çeken Er, şunları dile getirdi:
"O esnada ev sahibi kapının anahtarını bize silah sıkan kişiye fırlattı. Onun kapıyı açıp içeri aldığı saldırganlar arkadaşlarıma silah sıktı. Arkadaşlarımın inleme sesleri hala kulaklarımda çınlıyor. Ben tuvalete saklandığım için beni bir süre unuttular. Arkadaşlarımı silah, bıçak ve satırlarla katlettiler."
Daha sonra 3 arkadaşını 3. kattan attıklarını ifade eden Er, birinin kendisini işaret etmesi üzerine saldırganların tuvalete yöneldiğini anlattı.
"Arkadaşlarımı yakmışlardı"
Er, şunları kaydetti:
"Saldırganlardan biri, 'Lavabonun içinde biri daha var, onu da öldürün' dedi. Camı kırarak içeri girenlerin karnıma vurdukları darbeyle yere düşünce başıma onlarca bıçak sokup çıkardılar. Biri keserle, biri satırla, bir diğeri ise bana yetişemediği için sopaya bıçak bağlayıp bana vuruyordu. Beni boynumdan tutup dışarı çıkardıklarında salondakiler, 'Biz vurmadık çekilin, biz de vuralım' dediler. Salonda vurmaya devam ettiler."
Bir yolunu bulup evden kendisini dışarı attığında dışarıda daha kalabalık bir grubun kendisini beklediğini hissettiğini dile getiren Er, saldırıların binadan çıkıncaya kadar sürdüğünü belirtti.
"Hayrete düştüm"
Yaşadıklarını güçlükle anlatan Er, şunları söyledi:
"Beni yakalayan saldırganlardan biri, 'Öldürelim', diğeri 'Öldürmeyelim' dedi. 'Öldürelim' diyen, 'Elini ayağını bağlayın ve getirin' diye seslendi. Beni dışarı çıkardılar. O esnada yerde kanlar içinde yatan arkadaşlarımı gördüm. 3. kattan atılan arkadaşlarım yakılmış, kafaları ezilmişti. Yanmış et kokusu vardı. Hayrete düştüm. Bana tekme atan biri, 'Seni serbest bırakıyoruz, hadi git' dedi."
Oradan uzaklaşırken de kendisine 5 kez ateş edildiğini aktaran Er, kan kaybından yürüyemez hale geldiğini belirtti.
Oturduğu yerde bir kişinin kendisine yaklaşarak durumunu sorduğunu ifade eden Er, "Yakınımın telefonunu istedi. Ulaştığı amcam beni hastaneye götürdü" şeklinde konuştu.
IŞİD bahanesiyle Diyarbakır'da düzenlenen olaylarda hayatını kaybeden 12 kişiden Yasin Börü (16), Hasan Gökgöz (26) ve Hüseyin Dakak (19), Kurban Bayramı'nın 4. gününde bir dernek tarafından fakirlere dağıtılmak üzere hazırlanan kurban eti paketlerini yoksullara dağıtırken bir grubun saldırısına uğramış, 3 gence yönelik saldırı ve cesetlerine yapılan işkence otopsi raporu ile belgelenmişti.
(AA)