3 adımda darbe

Abdurrahman Dilipak

Geçen gün, Türkiye Parlamenterler Birliği Başkanı Hasan Korkmazcan, “cuntaların darbe yaparken yararlandığı en önemli unsurun medya olduğunu” söyledi. Doğru söyledi aslında.

Basın işin içinde olmadan darbe olmaz..

Adının açıklanmasını istemeyen üst düzey askeri yetkili” haberini kimler, hangi gazeteciler, hangi gazeteler yapıyorsa, onlar bu işin içinde, bu işin Truva atı, tetikçisi, eklemlenmişi, psikolojik harp elemanıdır.. Ve bunlar her seviyede varlar. “Amiral gemisi” dedikleri de bu işin kamuoyu merkezidir aslında.. Kim olduklarını görmek, anlamak, bilmek çok zor değil. 28 Şubat’ta kim ne yazmış, ne yapmış, anlarsınız.. STK içindeki uzantıları da var orada, sözde bilim adamları da.. Media işaret fişeğini ateşler, bankacılar ve borsa idam sehpasında sandalyeyi tekmeleyen cellad rolünü üstlenir ve son tekmeyi vurur..

Çölaşan’ın, öğrencileri sokağa çağırması boşuna değil. Çünkü işin ayaklarından biri de öğrencileri ve işçileri sokağa çekmektir.. Bunun için sendikalarda ve öğrenciler arasında provokatörleri vardır.. İşe ciddiyet kazandırmak için de birkaç olay planlanır. Neyse ki, artık insanlar oynanan kirli oyunun farkına vardı.. Sokak çocukları, şehid anneleri, gaziler de bu oyuna gelmiyorlar.. Mecburen subay eşlerini sürdüler piyasaya. Başlarında bir albay, “kokana gibi giyinmeyin, güneş gözlüğü takmayın” diye gösteri yapmaya özenen subay eşlerini uyardı.. İyi ki, kışlada yürüyüş talimi yaptırıp çıkartmadılar sahneye.. Kocaları da ordu evlerinde çocuklara bakmakla görevlendirildiler..

Hani, halka yakın duracaklar ya.. Anıtkabir’i ağlama duvarına çevirecekler nerede ise..

Cihan Haber Ajansı’na konuşan Hasan Korkmazcan, medyanın darbelere zemin hazırlanmasında önemli roller oynadığını söyledi. Korkmazcan, “12 Mart’ın özellikle de 9 Mart darbe girişiminin önemli hazırlayıcıları medya mensuplarıdır. Bu daha sonra kendi itirafları ile ortaya çıktı. 12 Mart’ta adeta bayram eden bir grup vardı muhtıra verildi diye... Yani bizleri hedef gösteren ve sakıncalı olarak bu işe direnenleri hedef gösterenler vardı. Adeta ‘bunları niye toplamıyorsunuz? Niye susturmuyorsunuz?’ diyenler vardı” diye konuştu. Medyada hâlâ bazı gazetecilerin bu kafa yapısına sahip olduğunu anlatan Korkmazcan, “Geçmişte yaşananlardan ders alınmamış. Bağımsız gazetecilik ilkelerinden uzaklaşanlar var. Eskiden manipüle edilmeden yazılar okuyorduk. En azından tarafsız görünmeye çalışıyorlardı. Ama şimdi bunu görmek çok zor” diye konuştu. Korkmazcan, gazetecilerin, gazetecilik faaliyeti ile karıştıkları suçlardan dolayı yargılanmalarını birbirinden ayırmak gerektiğini de sözlerine ekledi.

Gazetecilerin darbe serüvenleri ilginç. Her halttan haberleri vardır aslında.. Hem kullanırlar, hem de kullanılmaya çok elverişlidirler.. Bilgi kaynakları onları, gizemli, güçlü ve dokunulmaz kılar.. Kariyerlerini de belirler bu ilişki.. Bu işten ciddi anlamda rant da sağlarlar.. Dokunulmaz olmalarının yanında yargıya karşı da muafiyet kazanırlar.. Başarı ve performanslarına göre de ödüllendirilirler..

Geçen gün Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Aysel Çelikel’i dinliyorum da, Balçiçek İlter’e anlatıyor, hâlâ toplumu eğitmekten söz ediyorlar.. Çağdaşlık adını verdikleri bir toplum mühendisliği projesi aslında eğitim dedikleri şey..

Darbenin media ayağı en kolay çözülecek ayak aslında.. Bunlar asker, yargıç ya da devlet memuru değil.. Gizli kadroları varsa, bu vesile ile o da çıkar ortaya, ama neden bu işin media ayağının üzerine gidilemiyor onu bilmiyorum..

Sanırım odatv olayında olduğu gibi, birileri hep birden ayağa kalkarak arkadaşlarına sahip çıkmaya çalışıyor. Bu işin arkasının gelmesinden korktukları için süreci engellemeye çalışıyorlar.. Yoksa daha mediada birkaç düzine adam olması gerekir.. Eğer yerel mediayı da buna ekleyecek olursanız, basın camiasından uzun bir liste oluşturmak gerekebilir.. Merkez mediada daha birçok isim... Kimi hâlâ cephede savaş verirken, bir kısmı sipere yatmış bekliyor. Bunlardan bir kısmı da sadece muhalif mediada değil, muvafık media saflarında bekletiliyor.

Müzahir media” yanında bir de “iltisaklı media”mız var..

Ergenekonun partisini merak edenler, baksınlar bakalım bu isimler nereden aday olmak için sıraya giriyorlar. Hangi partiler bunlara kucaklarını açıyor?

Darbecilerin haline bakar mısınız, herkes kendi can derdine düşmüş. Birileri dokunulmazlık zırhına bürünüp bu işten sıyrılmak istiyor sanki. Ötekilere de “Biz dışarı çıkalım, sizin için ne yapılabiliyorsa yapalım” mesajı verilmeye çalışılıyor.. Oysa kendilerini kimsenin istediği yok. Yapacak bir şeyleri de yok.. Sırasını bekleyen dışarıdaki deşifre olmamış, görevleri başında dostları ne yapıyorlar ki, onlar ne yapabilirler?. Bu CHP, bu MHP mi onlara yardım edecek? “Kendisi himmete muhtaç bir dede, nerde ki gayrıya himmet ede..CHP kendi can derdinde.. Sırtlarına bir de Ergenekoncular, Balyozcular binerse, iyi olur iyi.. Sahi, darbe planları içinde rol alan diğer media mensupları ve bankacılık ve borsa aleminde iş tutanlara sıra ne zaman gelecek?. Çevik Bir’e sıra ne zaman gelecek sahi sıra bu arada? Hani bu brifingleri düzenleyen, andıçları yazan, basınla ilişkileri koordine eden bir isim de o idi de. Yoksa o da itirafçı ya da gizli tanık mı oldu(?!) Selam ve dua ile.

YENİ AKİT