29 Ekim’de geçmişi eğip bükmek

Ali Osman Aydın, cumhuriyet hakkında bir takım önkabullerle hareket etmenin hatalı olduğunu ifade ederken geçtiğimiz 29 Ekim'in ne anlama geldiğini de sorguluyor.

Ali Osman Aydın / Yeni Akit

29 Ekim’de geçmişi eğip bükmek

Sadece cumhuriyet olduğu için bir rejimin Kyrpton gezegeninden gelen Süpermen muamelesi görmesinin dünyada başka örneği var mıdır, bilmiyorum.

Bizde cumhuriyet sırf cumhuriyet olduğu için iyi, monarşi sırf monarşi olduğu için kötü kabul edilir.
Olguların değil, ansiklopedik tanımların önemi vardır. Söz gelimi yasal dayatmalarla halkın seçme, düşünme, düşündüğünü ifade etme, muhalif parti kurma hakkını elinden alsanız da sırf adınız cumhuriyet olduğu için eleştirilmezsiniz.

Halkın kendi kendini yöneteceği cumhuriyetin Tek Partili bir cumhuriyet olması, kötülenen meşruti monarşinin çok partili olması fark etmez!
Özgürlükle, “kul değil vatandaş” olmakla hizalanan Cumhuriyet’in monarşilerde dahi eşine az rastlanacak kadar çok darağacı dikmesi malum kesimi rahatsız etmez.

George Orwell’ın Hayvan Çiftliğindeki temsili hayvanların “dört ayaklılar kötü, iki ayaklılar iyi dediği gibi; cumhuriyet iyi, monarşi kötü deyip deyip duruyor bazıları.

Şimdi bu tekerlemeyi kurulmuş saat gibi tekrarlayan adama Kuzey Kore’nin de Demokratik Cumhuriyeti (!) olduğunu ama İngiltere’nin bildiğin Krallık, hem de teokratik bir Krallık olduğunu anlatamazsınız.
Çünkü, kısa etek giymeyi, vals yapmayı, iftiharla kadeh kaldırmayı, Tarkan dinlemeyi aydınlanma sanan bir güruhtan bahsediyoruz.
(Halbuki, “cumhuriyet tecrübemizin insan hakları, siyasal haklar ve özgürlükler anlamında ilk günden bu yana ciddi sorunları vardı” diyebilecek kadar özeleştiri yapabilseler, ortak zemin bulmak daha kolay olacak.)

****

“1917’yi izleyen yıllarda yeryüzünde -resmen veya fiilen- yeni kurulan yirmiye yakın cumhuriyetten ikisi (İrlanda ve Çekoslovakya) hariç tümü diktatörlük rejimleri olmuşlar veya kısa sürede diktatörlüğe dönüşmüşlerdir.” diyor Sevan Nişanyan Yanlış Cumhuriyet kitabında.
Sayılan cumhuriyetlerin (diktatörlüklerin) özelliklerini de şöyle sıralıyor.
1) İnkılapçılık
2) Dinin devlet güdümüne alınması
3) Halkçılık
4) Milliyetçilik
5) Devletçilik
6) Cumhuriyetçilik

“Bu ilkelerin Cumhuriyet Halk Partisi’nin Altı Ok’uyla parallelliği dikkat çekicidir.” diye de not düşüyor Nişanyan.

Yani ne sistem olarak, ne de dayandığı ilkeler anlamında hiçbir özgünlüğü olmayan, uluslararası güçlerin kolonizasyon çalışması sonucu hemen her coğrafyada ortaya çıkan bir fenomenden bahsediyoruz aslında cumhuriyet derken.

Bugün Cumhuriyete ilişkin kutsama, kültleştirme yaklaşımı tarihi geriye doğru yeniden yapılandırma arzusundan başka bir şey değil. Atsız bile Türkiye’de Cumhuriyet’in 1950’de kurulduğundan bahsetmişti.

Bu kültleştirme arzusu geçen günlerde Uğur Dündar’a inanılmaz şeyler söyletti mesela.
Dündar katıldığı programda, “Kendine güvenen iktidar yasakçı olmaz. Kendine güvenen iktidar halkın özgürce bilgilenmesini sağlamak için gayret sergiler. Bu baskıcı rejimlerin başvurduğu bir yöntemdir” diyor.

Bunları tabi ki bugünkü hükümete söylüyor! Dündar bu ifadeleri, Takrir-i Sükun gibi bir kanun çıkarmış, dernek, sendika ve parti kapatmış, kitap ve dergilere çok katı sansürler uygulamış, muhalefet namına ne varsa ortadan kaldırmış, yasaklarla hatırlanan Tek Parti iktidarı için söyleyebilir mi? Söyleyemez. O ve benzerleri anakronizm yapıyorlar. Nasıl bir geçmiş arzu ediyorlarsa, yahut aktüel tartışmalar nasıl bir geçmiş gerektiriyorsa, geçmişi ona göre yeniden dizayn ediyorlar.


Sosyalist, dindar, milliyetçi, liberal Atatürk portreleri kadar zengin ve sürekli revize edilen cumhuriyet çeşitlemelerinin nedeni bu. Hepsinin ortak özelliği, çok azının gerçek ile ilgisinin olması!
Bu yüzden önümüzdeki dönemlerde cumhuriyeti ve Mustafa Kemal’i bambaşka içerik ve misyonlarla göreceğimizden şüpheniz olmasın.

Yorum Analiz Haberleri

Gazzeli kadınlardan öğreneceğimiz çok şey var!
Değerlerin erozyonu ve toplumsal çözülme
"Benzersizlik" Anlatısı ve Aynılaşma
Kurtuluşun tek çaresi Allah'a dönmektir
Mazlumlar için elimizden geleni yapıyor muyuz?