28 Şubat’ta yaşanmış hikâyelerden birkaç damla

28 Şubat Konya’sının anlatıldığı “Şubat Hikâyeleri Tarihe Kayıtlar/ Belgeler” kitabı Kitaparası Yayınları tarafından yayınlandı. Döneme dair çarpıcı hikâyelerin yer aldığı kitabın yazarı Av. Mustafa Atılgan, sorularımızı yanıtladı.

HAKSÖZ HABER

28 Şubat döneminde Konya'da avukatlık yapan Mustafa Atılgan, Şubat Hikâyeleri’nde o dönem verilen hukuki mücadeleden kesitler anlatıyor.

Yazar, bürokraside, emniyette, yargıda, sosyal hayatta yaşananları, bütün ülkede yaşanan benzer örneklerde olduğu gibi Konya özelinde hikâyeleştirmiş.

Kitapta anlattığı hikâyelere ilişkin belgelere de yer vermiş.

Mücadelenin içinde olanların kendi hikâyelerini anlattıkları eserlerden farklı olarak mücadelenin bizzat tanığı olan yazar başkalarının hikâyelerini anlatmış.

Kitabın hemen başında, kronolojik olarak kısaca 28 Şubat sürecine değinilmesi o dönemi yaşamamış olanlar için bilgilendirme, yaşamış olanlar için hatırlatma olması açısından isabetli olmuş.

Kendi hikâyelerinizden esintiler bulma ihtimali olan ve tarihe kayıt düşme amacı taşıyan kitap okunmaya değer.

***

Av. Mustafa Atılgan, kitabı üzerine kendisine ilettiğimiz sorulara cevap verdi.

İnsan haklarına ilgi duyan bir avukat olarak 28 Şubat dönemine şahitlik ettiniz. O dönemde avukatlar özgürlük mücadelesine nasıl katkı sundu?

28 Şubat, elinde silah bulunduranların, oluşturdukları korku ortamından yararlanarak kendi istedikleri şekilde toplumu dizayn etme operasyonu idi.

Hukuksuz ve kanunsuz uygulamaları, mevcut kanunların elverdiği ölçüde yargıya taşındı. İlk zamanlar idarenin kanunsuz uygulamalarını iptal eden bazı kararlar da çıktı.

Sonrasında, yargı mensupları da brifinglere maruz kaldılar, bütün mahkemelerden matbu kararlar çıkmaya başladı.

Başörtüsü yasağı konusunda yasağın muhatabı öğrenci ve memurlardan güzel direniş örnekliklerine dair neler söylemek istersiniz?

Başörtüsü, Allah'ın emri olunca, darbeciler de dini hayatın dışına itmek gibi bir düşünceyle hareket edince en yoğun baskı başörtülü öğrenciler, kamu ve özel sektörde çalışanlar üzerinde yoğunlaştı. Hatta bir ara sokakta dahi takılmasının yasaklanması konuşuldu.

Herkesin hikâyesi hem birbirine çok benzer hem kişilikleri, imkânları, aileleri vs. faktörler açısından çok farklıydı.

Dolayısıyla inanca saldırılan, insan haklarına aykırı bu uygulamalara karşı, baskılara muhatap olan herkes gücü ölçüsünde direndi ve inançları için yapılan bu direnişlerin tamamı güzeldi.

Ailelerinden, başörtüsü yasağına karşı direnen çocuklarına destek olanlar var mıydı?  Somut örneklerle karşılaştınız mı?

Aile, evladı için her zaman en iyisini ister. Bu "en iyi"nin ne olduğu ise bakış açılarına göre değişiklikler gösterir. 

Dolayısıyla, evladına direnmekten vazgeçmesi için baskı yapanlar vardı, tamamen ilgisiz davranıp "bildiğini yap" diyenler vardı, evladına destek olanlar vardı. Bunlardan bazı örnekler hikâyeleştirildi ve kitapta yer aldı.

Yasağın uygulayıcıları toplumdan, iş arkadaşlarından ya da yasağın muhataplarından yeterli tepkiyi gördüler mi?

Olumlu olumsuz birçok örnek saymak mümkün. Bir de "yeterli tepki" derken, tepki hangi boyutta olursa yeterli olmuş olacak tespiti zor. Ama unutamadığım örneklerdendir; kendisi başörtülü olduğu için soruşturma geçiren bir öğretmen hanımın akademisyen eşi, üniversite de başörtülü öğrenciler hakkında tutanak tutuyordu ve öğretmen hanım bundan haberdardı.

Kültür Sanat Haberleri