28 Şubat’ın son formu

Yıldıray Oğur

Dindarlar neden orduya, polise, yargıya sızıyor sizce? İktidarı çok sevdikleri için? Şeriat getirmek için? Cemaatleri öyle istedi diye? Peki, kapıdan giremedikleri için olmasın?

Ortadaki formu Türkiye’de askeri okullara girmek isteyen her öğrencinin doldurması zorunlu. Öyle 28 Şubat’tan kalma, gizli savcılık dosyasından bana sızdırılan bir belgeden bahsetmiyoruz. 2010 yılında hazırlanan Askeri Okullar için standart başvuru formu bu. Kararlı bir Google mesaisinden sonra karşınıza çıkıyor.

Ama dikkat. Bu form, Türk ve sunnilerin bu toprakların millet-i hakimesi olduğuna inananlar ve her şeyi bununla açıklamaya çalışanların kafasındaki standart formları epeyce zorlayabilir. Çünkü ömrü hayatımızda binlercesini doldurduğumuz formlardan biraz farklı.

Önce formun sağındaki fotoğraflar bölümüne bakalım. Başvuru yaptığınız okulun/kurumun/işin sizden bir fotoğrafınızı istemesinden daha doğal bir şey yok. Peki ya bugüne kadar anne ve babanızın da son bir yılda çekilmiş bir fotoğrafını isteyen form doldurdunuz mu?

Dünyanın en büyük gay porno arşivi gibi dünyanın en büyük ebeveyn fotoğrafları koleksiyonu da TSK’nın elinde olmalı.

Peki ne yapıyor ordumuz anne ve babalarınızın resimlerini sizce? Bingo. Babanızınkiyle muhtemelen hiç ilgilenmiyorlar ama annenizin resmi onlara askeri kariyeriniz hakkında çok önemli bilgiler veriyor. Hele de anneniz başörtüsünü generallerin anneleri gibi bağlamıyorsa.

Formdan devam edelim. Garip bir başlık daha: Mezun Olduğu/Olacağı Okul İle Kurs ve Dershane Bilgileri. Bir okula girerken mezun olduğun okulunu forma yazmak anlaşılır. Peki ya gittiğin kursu ve dershaneyi niye yazarsın? Dershaneden mezun bile olunmuyor ki. Peki, neden ordumuz askeri okullara giren öğrencilerin hangi dershaneden mezun olduğunu merak ediyor sizce? Yine bingo. Valla siz de beyni ülkesinin kirli rutinleriyle iğdiş edilmiş bir T.C. vatandaşısınız.

Ve forma son bir dikkat daha. En alttaki sütun. Başlık: Önceki okul bilgileri.

Yani öyle “şu okuldan mezun oldum” deyip kurtulamıyorsunuz külyutmaz TSK’nin elinden. Tane tane anlatacaksınız. Hazırlık sınıfını nerede okudun? Birinci sınıfı nerede okudunuz, ikinci sınıfı nerede, üçü nerede? Ya birinci sınıfta İmam Hatip’e ya da Fatih Koleji’ne gidip son sınıfta ordumuzu kandırmak için normal liseye geçiş yaptıysanız? Ee tabi öğrenciler de aptal değil. Tecrübeli. Öyle mezun olduğu dershanenin yanına “FEM” yazmıyorlar tabii ki. Karşı stratejiler geliştiriyorlar. Annelerinden bir fotoğraf karelik fedakârlık rica ediyorlar, İmam Hatip’ten, dershaneden kayıtlarını sildiriyorlar.

Tabii TSK için de beyan esas değil. Formdaki bu taktiklerden ordu da haberdar. Güvenlik soruşturması için bizzat evlere gidiliyor. Adaylar etraftan soruluyor, soruşturuluyor. Hatta bir önceki standart formda ailenin toplu fotoğrafı bile isteniyormuş. Yani ordumuz için bir aile pozu veriyormuşsunuz. Bir rivayete göre askeri okula girecek cocuğun namaz kılıp kılmadığını tespit için namaz kılanlarda oluşan topuktaki nasır bile kontrol ediliyor.

Orduya girdikten sonra da levellar bitmiyor. Teftiş için oturmaya gelen komutan için başörtülü eşine peruk taktırmayı akıl eden ama içerden annesinin başörtüsünü bulup, salonun ortasında namaza duran küçük kızını hesaba katamayan yüzbaşı gibi talihsiz değilseniz, içkili kokteylde garsonu ayarlayıp meyveli kokteyli vişne votka diye yutturabilirseniz, aranan çöplerinize itinayla bira kutuları atmayı ihmal etmezseniz, eğer zorunlu olarak lojmanda oturuyorsanız başörtülü eşinizi arabanın bagajına kapatıp içeri sokmayı başarabilirseniz, askeri partilerde iyi sarhoş taklidi yapmayı becerirseniz neden olmasın siz de kurmay olabilirsiniz. Hatta yemeğinizi sefer tasıyla evden getirirseniz Genelkurmay Başkanı bile olabilirsiniz. Tabii günün birinde iklim değişip ‘tasfiye’ edilmezseniz. (Benzeri hikayeler için bknz. Darbeci Kuşatma- Yusuf Çağlayan- Nesil Yayınları)

28 Şubat, 2012 yılında bu formda yaşamaya devam ediyor. 15 yıl sonra darbe, tasfiye, fişleme kelimeleri de geri döndüğüne göre o yaşam formunda debelenmeye devam ediyoruz demektir.

Peki böyle bir ülkede bütün bu zorlu parkuru başarıyla geçen dindar ailelerin çocuklarının orduya girmesine ne deniyor: Cemaat orduya sızdı.

Valla ben sadece “bravo” diyorum.

yildirayogur@gmail.com

TARAF