Türkiye’de 'Bin yıl sürecek' denilen ancak 10 yıl sonra sorumlularının adaletin karşısına çıkarılması sürecinin başladığı 28 Şubat postmodern darbe döneminde öyküsü hâlâ anlatılmamış birçok mağduriyet yaşadı. Pek çok insanın giyimi, yaşamı ve inançları nedeniyle fişlenip işinden atıldığı süreçte görmne engelli Av. Pembe Maden’in yaşadıkları da yaşanan zulmün bir karesi...
Görme engelli olmasına rağmen, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni dereceyle bitiren Maden'in başörtüsü taktığı için başına gelmeyen kalmamış. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK)'nun açtığı sınavı birincilikle kazanmış. Hizmet için eğitim sınavından 100 ve 87 notlarını almasına rağmen başörtüsü nedeniyle, 'hukuk müşavirliği' görevine geçmeyi beklerken, 657 Sayılı Yasa'nın 56'ncı maddesi öne sürülerek 'başarısız' gösterilip işten atılmış.
DERS NOTLARINI KASETE OKUTARAK OKULU BİTİRDİ
Şimdilerde 38 yaşında olan Pembe Maden, görme engeline rağmen, hayallerini gerçekleştirerek 1990'lı yıllarda Ankara Hukuk Fakültesi'nin kapısını aralamış. Arkadaşlarına ders notlarını kasete okutarak 1996 yılında iyi bir dereceyle okulu bitiren Maden, daha sonra, Ankara'da Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK)'un açtığı sınava girdi. Türkiye'de sadece 2 engellinin alınacağı ve binlerce kişinin de başvurduğu sınavı, birincilikle kazandı. İş hayatı sürecinde de henüz asaleti tasdik olmadan, başörtüsü kullandığı için sırasıyla 'uyarı, kınama, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durması' gibi bütün cezaları üst üste aldı. Hizmet için eğitim sınavında da önce 100 daha sonra da 87 alan Maden'in ortalaması ilginç bir şekilde 46 düşürüldü ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 56. maddesi gerek gösterilerek 'başarısız' addedilip, başörtüsü meselesine değinilmeden işten çıkarıldı.
AİLESİNDEN DE BASKI GÖRDÜ
Hukuk müşavirliği görevini beklerken işten atılan Maden, bu süreçte hem aile hem de çevre baskısıyla karşılaşmış. Görme engelli avukat yaşadığı kötü günleri CİHAN’a şöyle anlatıyor:
"Birçok zorluklarla okuyup, daha sonra 'sınava girip binlerce kişinin içinde birinci olup, sonra da işine son verilmesi herhalde psikolojik olarak da hoş birşey değildir' diye düşünüyorum. Ben işime son verildikten sonra 'O kadar okudun, başını açsaydın, işine devam etseydin' denilerek üzerimde bir aile baskısı oluştu. Onları bir şekilde ikna ettim ama daha sonra çevresel baskı başladı. Açtığım dava reddedildi, mahkemeye bir sürü harç parası ödemek zorunda kaldım. Hezeyan üstüne hezeyan derler ya... Benim durumum da böyle devam etti. İnsanın bir çok zorluklar çekerek okuyup, ardından işine son verilmesi gerçekten üzücü bir olay. Kolay değil. Çünkü maddi ve manevi olarak yıkıma uğruyorsun. Emeklerin boşa çıkıyor. Bizim okumamız da görenlerinki gibi çok kolay olmadı. Arkadaşlarım kitaptan not alıp okuyorlardı. Biz hem kitap alıyorduk hem de kaset alıp arkadaşlara yalvar yakar okutturup onlardan çalışıp sınava giriyorduk. Sınavımız sözlüydü. Sözlüde de hocanın insafına kalmış. Ağzına ne gelirse sorar, kafasına göre de notunu verebilirdi. İspatlama imkanın da yok."
AVUKATLIK YAPAMIYOR AMA KUR’AN-I KERİM ÖĞRETİYOR
Yıllardır çok sevdiği avukatlık mesleğini icra edemeyen Maden, üniversite sıralarında da yaptığı gibi 1993 yılından bu yana, kendisi gibi görme engelli bayanlara ışık olmaya çalışıyor. Onlara Braille tekniği denilen kabartma yazıyla gönüllü olarak Kur'an öğreticiliği yapıyor.
28 Şubat sürecinin mercek altına alındığı şu günlerde de hakkını arama noktasında çok önemli bir aşama kaydetmemiş. Kendisinin 657 Sayılı Kanun'un 56. maddesinden dolayı işten atılmasını, buna sebep olanların iyi bir hazırlığı olarak nitelendiriyor. Çünkü 56. maddede 'adaylık süresi içinde temel ve hazırlayıcı eğitim ve staj devrelerinin her birinde başarısız olanlarla adaylık süresi içinde hal ve hareketlerinde memuriyetle bağdaşmayacak durumları, göreve devamsızlıkları tespit edilenlerin disiplin amirlerinin teklifi ve atamaya yetkili amirin onayı ile ilişkileri kesilir' ibaresi bulunuyor.