Haksöz Haber
Sözcü gazetesine konuşan Çetin Doğan kumpas davalarla darbeci olarak suçlanmalarının ordu kademelerinde Fethullahçı örgütlenmenin önünü açtığını söylemiş. Ordunun Şeriatçılık ya da Fethullahçılık ikilemi içinde kalmaması için ordunun Atatürkçü kimliğinin güçlendirilmesi gerektiğini vurgulamış. Ordu içindeki bu tür unsurların 28 Şubat döneminde çok yakından takip edildiğini de hatırlatan Çetin Doğan bu sözleriyle 28 Şubat darbeciliğini temize çıkarmış. Yani bir anlamda darbe Kemalist karakterli olursa darbe sayılmaz demek istemiş!
Sözcü gazetesinde yer alan röportaj:
“Bizi Mahkum Etmiş Olan Hakimler Tutuklanmış Olsaydı...”
“Türk Silahlı Kuvvetlerimize kurulan kumpaslarla Atatürkçü komutanlar ‘darbeci' diye gönderildi, yerlerimize gelenler darbeye kalkıştı. İroni gibi gözükebilir ama ‘darbeye karşı’ gibi gösterilenler, uzun vadede Türkiye'yi başka bir mecraya götürmek için sinsi planlar yaptı. Şimdiye kadar, bizi mahkum etmiş hakimler tutuklanmış olsaydı, zamanında bunların üzerine gidilseydi olaylar bu kadar büyümez ve ülkemiz için böyle sonuçlar doğurmazdı. Yargılandığımız davalarda Genelkurmay tarafından mahkemelere gönderilen belgelerde ‘aslı gibidir’ damgası vuruluyordu. Bizler mahkum edildik, yıllarca sahte belgeler yüzünden cezaevinde yatırıldık.”
“Atatürkçüler Tasfiye Olmasaydı...”
“Balyoz, Ergenekon gibi davalarda TSK'dan Atatürkçüler tasfiye edilmemiş olsaydı bu adamlar hiçbir zaman darbe yapacak mevkilere gelemezdi. Çünkü bunlar yasalar çerçevesinde belli şekillerde çok sıkı takip altındaydılar. Yeri geldiği zaman Yüksek Askeri Şura kararlarıyla tasfiye ediliyorlardı. Hükûmetle Fethullah Gülen cemaatinin kol kola olduğu, birlikte hareket ettiği dönemde hükûmet, bunların niyetinin iktidarı paylaşmak olduğunu anladı ve ortaklık bozuldu. Fethullahçı hâkimler, savcılar olmasaydı TSK'nın laik, Atatürkçü kesimlerinin tasfiyesi olmazdı. İşte o tasfiyelerle boşalan görevlere bu komutanlar geldi.”
“Yargıda Zamanında Tasfiyeler Gerçekleştirilseydi...”
“Bu darbe girişiminde bulunanların çapları darbeye yetmez. Zamanında üzerine gidilmiş olunsaydı yargıda zamanında tasfiyeler gerçekleştirilseydi darbenin de önüne geçilmiş olurdu. Bu kadar çirkin olaylardan sonra, laik düzenin korunması için bu durumun hayırlara vesile olmasını diliyorum. Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşaviri Albay Muharrem Köse ile ilgili, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar döneminde Genelkurmay İkinci Başkanı'na çok özel bir mektup gönderdim. Ben, yargılandığım 28 Şubat Davası'nda bağırarak söyledim, ‘Bu evraklar sahte.’ dedim, Muharrem Köse'nin imzası vardı ve ‘aslı gibidir' yazıyordu. Bu kişi de darbecilerin arasında.
Yargılandığımız 28 Şubat Davası'nda ‘Darbelere hayır’ diye pankart açtılar. Pankartı açanlar darbeleri kimin adamlarının yaptığını hâlâ bilmiyorlar mı? 28 Şubat döneminde Fethullahçılarla mücadele kararları var. ‘Darbelere hayır’ diyenlerin, darbe yapmasını önleyen adamlar yargılanıyor.”
“Dini Öne Çıkarmak Çok Hatalı Bir Şey”
“Darbecilere karşı hükûmetin yanındayım. Ülkemiz, Silahlı Kuvvetler ve ben şahsen gaflet içindeymişiz. Görüyorduk ama bu kadar yaygın olduğunu bilmiyorduk. 1970'lerden itibaren adım adım Silahlı Kuvvetler'e nüfuz etmişler. Bu olay olmasaydı, bu adamların kökünün kazınması mümkün olmayacaktı. Bundan çıkarılacak ders şu: Laik, demokratik, devlette dini öne çıkarmak, ‘bizden olan, bizden olmayan’ diye ayrım yapmak çok hatalı bir şey. Laik demokratik cumhuriyette iman ve itikada karşı gelinmez. Ancak Türkiye'nin düzenini dini esaslarla yürütmek isteyen insanlara geçit verilmemesi için dikkat edilmesi lazım.”
“Atatürkçü Orduya İhtiyaç Var”
“Cumhuriyeti korumak için laik ve Atatürkçü bir orduya ihtiyaç vardır, bu nedenle onu onarmak gerekir. Yoksa olumsuz iki seçenek arasında kalırız, ya şeriatçı ya Fethullahçı diye… Muhalefeti ve iktidarıyla dini öne çıkartarak meselelerin çözümüne gidilmemeli, laik düzenden sapma olunca ülkenin nerelere götürülmek istendiği çok iyi görülmeli. Türk Milleti'nin önünde Fethullahçılar, şeriatçılar, tarikatlar seçeneği olmamalı.”
“TSK’ya Sahip Çıkmalı”
“Darbe girişimini fırsat bilen kesimler TSK'ya saldırıyor. TSK'ya sahip çıkılmalı, onun yıpratılmasına engel olunmalıdır. FETÖ ile mücadele yalnız iktidarın değil, muhalefetin de görevidir. Aklımızı başımıza almalıyız ve Cumhuriyetimizi korumalıyız. Bugün sokağa çıkan insanları anlıyorum, Cumhuriyet'e demokrasiye sahip çıkmak için tanka izin vermeyen tepki gösteren insanları anlıyorum, ama orada askerleri kırbaçlayan, kafasını kesen de bir başka zihniyet. Bu da Fethullah'ın bir başka anlayışı. Türkiye'yi çok karanlığa götürecek bir akımın elemanları.
Türk yargısına, TSK'sına, kurumlarına dinamit koymak isteyenlere karşı birlikte hareket etmeli. Bu işbirliği olmadan yapılırsa o zaman sapmalar da olur. TSK'nın yıpratılmasının önüne geçilmeli. Demokrasiyi korumak için dayanacağımız güçler belli. Başka güçlere prim vermemek gerekir. Darbeye karşı halkın reaksiyonu meşru zeminde olmuştur. Bunu çirkin hale getirmemek lazım. Dünya, bizi ibretle izliyor.”.