28 Şubat Mağduru Baha Joughel (Ciğıl) Tahliye Edildi

Cumhurbaşkanlığı ve Adalet Bakanlığına yazdığı çağrı mektubunu sitemizde de yayınladığımız 28 Şubat mağdurlarından Baha Joughel (Ciğıl)'ın 23 Mayıs 2017 günü görülen duruşmasında infazının durdurulması ve tahliyesine karar verildi.

Joughel (Ciğıl)'ın yeniden yargılamasının başlayacağı bir sonraki duruşması 1 Aralıkta. Baha Ciğıl'ın, mahkumların sahiplenilmesinin mağduriyetlerinin giderilmesindeki önemini vurguladığı ve tahliyesinin ardından sitemize gönderdiği mektubunu ilginize sunuyoruz:  

"Bismillahirrahmanirrahim

Yüce Allaha hamd, resülüne salat ve selam olsun

Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekatuhu.

Fetöcü hakimler ve savcıların işledikleri hukuksuzlukların haddi hesabı yok. Bu kimseler sanki bir yerden talimat alıp düğmeye basmış ve özellikle dindar kesime - HSYK’nin tabiri ile- ‘kendilerinden olmayan herkesi düşman gördükleri’ için saldırıya geçmişlerdir.

Dindar kesimleri terbiye etmek, sahayı kendilerine boşaltmak, milletimize düşman olan bazı odakları razı etmek gibi benzer amaçlar için raflarda bulunan dosyaları indirmişler, masada olan dosyaları genişletmişler ve hatta yeni dosyalar açmışlardır.

Bu süreçte sahte gizli tanıkları, uydurulmuş delilleri, usulsüzce alınan ve tahrife uğramış ifadeleri ve buna benzer şeyleri kullanarak birçok insanı mağdur etmişler ve adil yargı hakkından mahrum etmişlerdir.

Mağdur ettikleri insanların bir kısmı Fetöcülerin kumpasına maruz kalan tamamen suçsuz kimseler, diğer kısmı ise gerçekte suç işlemiş ancak adil bir şekilde yargılanmayıp hak ettiği cezadan daha fazlasını alanlardır.

Bu mağdurlardan her iki gurup da zulme uğramış; adil, hakkaniyete uygun bir şekilde yargılanma hakkı ihlal edilmiştir. Artık bundan sonra o mağdurun dini, ırkı, üzerine atılan suçun türü ve benimsediği düşünce, mezhep, ekol vs. hiç önemli değildir. İşlemiş oldukları fiiller gerçekten terör suçları kapsamına girse de adil bir şekilde yargılanmadıkları için mağdur edilmektedirler. Oysaki adil bir şekilde yeniden yargılanmaları en doğal haklarıdır.

Cezaevlerinde yıllardır bu tür mağdurların bulunduğu artık herkes tarafından bilinmektedir. Bütün avukatlar, hukukçular ve insan hakları kuruluşları bu konuyu dile getirmektedirler. Hatta bu hususu devletin en üst kademesinde bulunan sayın ERDOĞAN defalarca dile getirmiştir.

15 Temmuz hain darbe girişimi öncesi ve sonrasında yürütülen yargıyı Fetöcü hâkimlerden temizleme sürecinin bu konuda etkili olduğu inkar edilemez. Bu süreç içinde İslami davalardan mağdur olanlar ne kadar geri planda tutulmuş olsalar da bu yönde bazı olumlu adımlar görülmektedir.

Bizim kaldığımız Edirne F Tipi Cezaevinden örnekler vermek istersem İslami davalardan;

26 (veya 27) Ekim 2016’da Orhan EREN (Hizbullah davası),

17 Ocak 2017’de Recep AYDIN (Umut davası),

23 Mayıs 2017’de Ben (Baha Joughel).

Üç kişi olarak cezamızın infazı durdurulmuş ve hakkımızda yeniden yargılama süreci başlatılmıştır.

Bu süre içinde bu cezaevinde İslami davalardan yatanların sayısının on ikiyi geçmediği göz önünde bulundurulduğu takdirde,  bu gelişmenin önemli olduğu görülmektedir.

Burada şu soru önemlidir; "Bunlar münferit vakalar mı yoksa bir sürecin başlangıcı mı?"

Cezaevlerinde şu anda İslami davalardan hala yatan mağdurların sayısı çok olduğu (bazı avukatlara göre yaklaşık 600) ve bunlardan çok sayıda mağdurun yeniden yargılamaya başvurdukları göz önünde bulundurulduğu takdirde anlaşılır ki söz konusu olumlu adımlar ya münferit vakalar ya da çok yavaş ve yetersiz işleyen bir süreçtir.

Bununla beraber bu mağdurların büyük bir kısmının yaptıkları yeniden yargılanma talepleri reddedilmiştir. Hatta bazıların talepleri aynı günde reddedilmiştir. Ayrıca onları yargılayan hakimlerin Fetöcu olmaları yeniden yargılamaya gerekçe olarak kabul edilmemiştir. Böylece talepleri reddedilen mağdurlar AYM’ye gitme sürecine mahkum edilmişlerdir. Her ne kadar AYM’nin kararları mağdurların tarafından olumlu ve umut verici görülse de ancak bu sürecin uzun (iki yıldan fazla) sürmesi onları yıpratmaktadır.

Bireysel başvuru yolu açıldıktan bu yana AYM mağdurların hakkında birçok olumlu ve önemli kararlara imza atmıştır. Bu kararlar uzun süre içinde alınmış olsa da çok güzel bir şekilde gerekçelendirildiği ve dosyaların yeterince incelendiği görülmektedir. Bu kararlar yerel Mahkemeler için bir emsal teşkil etmekte ve kriterler sunmaktadır.

Son dönemde bazı yerel mahkemeler AYM’nin kararlarını emsal göstererek bazı mağdurların infazını durdurmuş ve yeniden yargılanmalarına karar vermiştir. Böylece bu Mahkemeler mağdurları yıllarca AYM’nin kapısında beklemekten kurtarmış ve AYM’nin yükünü azaltmış olmaktadır. Buna örnek olarak Orhan EREN’in dosyası gösterilebilir.

Bütün yerel Mahkemeler bu yönteme başvurarak bu sürecin hızlanmasını sağlayabilmekte ve AYM’nin yükünü azaltabilmektedir.

Ayrıca bu sürecin hızlanmasına katkı sağlayacak başka meselelerde vardır. Bunlardan bazıları:

Mağdurların içinde bulunduğu durumu medyada daha fazla gündeme getirmek,

Mağdurlara Avukatlar temin etmek, yeterli düzeyde hukuki destek vermektir.

Zira bu mağdurların çoğu yıllardır cezaevinde bulundukları için maddi sıkıntılar çekmenin yanında bilgi ve belgelere ulaşmakta zorlanmakta dolayısıyla kendilerini savunmakta yetersiz ve zayıf kalmaktadırlar.

Ayrıca bu insanların çektikleri en büyük sıkıntılardan biri de ön yargıda bulunarak onlara terörist gözüyle bakanlara karşı gasp edilen masumiyet karinelerini ispatlamak durumuna düşmeleridir. Onları böyle bir durumda yalnız bırakmamak gerekir.

*

Baha Ciğıl'in daha önce devlet ricaline yazdığı ve sitemizde yer alan mektup >>>

Gündem Haberleri

10 Kasım dayatmasında yeni dönem: Törene katılmayan öğrenci için veliden savunma istediler
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan: UCM'nin kararı "umut verici"
Orhan Miroğlu: Bilimsel düşüncenin önündeki en büyük engel Kemalizmdir
HÜDA PAR’dan İslam âlimi Şeyh Said için soru önergesi
"4. Uluslararası STK Fuarı" başladı