28 Şubat kararları uygulanmaya devam etsin mi isterdiniz?

TÜSİAD,  MEB’in protokol yaptığı STK’lara tepki gösterdi: Eğitim sisteminde cemaat ve tarikatlara yer verilmemeli

HAKSÖZ HABER

Sol-Kemalist çevreler bir süredir MEB’in farklı STK’larla imzaladığı protokoller üzerinden gündem oluşturmaya çalışıyorlar. “Eğitimin dincileşmesi” vb. ifadelerle bu protokollerin “dindar gençlik yetiştirme projesinin” bir uzantısı olduğu iddia ediliyor.

Hükümetin protokol imzaladığı STK’ların dini hassasiyeti sahip çevrelerden oluşması bir ihtiyacın sonucu. Devletin eğitim kurumlarındaki dini içeriklerin yetersizliği toplumun geniş kesimlerini oluşturan muhafazakar-dindar ailelerin en büyük rahatsızlıklarından birisi. Buna bir de eğitim müfredatının pozitivist, tek tipçi, düşünmeyi ve eleştirmeyi imkansız hale getiren yapısı da eklendiğinde dindarların rahatsızlığı büyüyor.

İktidar ise bu sorunları imzaladığı protokollerle kapatmaya çalışıyor. Bunun anlaşılabilir bir yöntem olduğu tepki gösteren çevrelerin kimliği incelendiğinde gün yüzüne çıkıyor. Ancak esaslı bir sorun olarak müfredat meselesi hala önümüzde duruyor...

Sol-Kemalist çevrelerden gelen tepkileri bir yenisi TÜSİAD’dan geldi. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in, TBMM’de yaptığı, “Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2023 yılı itibarıyla geçerli 2 bin 709 tane protokolü var. Bunların içerisinde, sizin ‘tarikat, cemaat’ dediğiniz, bizim ‘STK’ dediğimiz yapılarla toplasanız 10 tane protokolümüz vardır. Onlarla protokol yapmaya da devam edeceğiz. Çünkü onlar çocukların dağa çıkmasını engelliyor” sözleri kimilerini çok korkutmuş olmalı ki TÜSİAD dahi açıklama yapma ihtiyacı hissetmiş. Açıklamada şu sözler yer alıyor:

“Gelecekte özgür düşünen bireylere hem toplumsal yaşamda hem de iş yaşamında her zamankinden daha çok ihtiyaç duyacağız. Kalkınmanın her boyutunda koyduğumuz iddialı hedeflerin gerçekleşmesi de bunu gerektiriyor.

Ülkemizin bu yöndeki ihtiyacı ve yakın geçmişte yaşanan acı tecrübeler dikkate alındığında cemaat ve tarikatlara eğitim sisteminde yer olmaması gerekir. Eğitim sisteminde çağdaş eğitimle bağdaşmayan konuların gündemde olmasının ülkemizin ekonomik ve sosyal kalkınma hedefleri ile uyuştuğunu söylemek mümkün değildir. Milyonlarca öğrenci, veli, öğretmen, iş, emek, teknoloji dünyası ve akademi gibi çok geniş bir çevreyi etkileyen eğitim alanında bilime dayalı politikalar uygulanması esas olmalıdır.”

Türkiye’yi cehalete sürükleyen Kemalist müfredata tek bir söz yokken muhafazakar-dindar çevrelerle imzalanan protokoller üzerinden “eğitimin sorunlarını” tartışmak meselenin üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olduğunu gösteriyor! Acaba sol-Kemalistler 28 Şubat kararları uygulanmaya devam etsin mi istiyorlar?

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!