Her gün yeni bir dava.. Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, ıslak imza davaları ve süren soruşturmalara ilişkin haber ve yorum yapan gazetecilere açılan davalar, rekor seviyeye ulaşmış durumda.
Zaman, Taraf, Bugün, Yeni Şafak, Star ve Vakit başta olmak üzere; gazetelere açılan soruşturma sayısı 3 bin 500’ü geçti. Bunlardan yaklaşık 2 bini davaya dönüştü.
Kesinleşmiş 50 ay hapis cezası bulunan ve hakkında 40 dava açılan Star Gazetesi yazarı Şamil Tayyar başı çekiyor bu süreçte. Hakkında istenilen hapis cezası 100 yıla ulaşan Tayyar, bu konuda Guinness Rekorlar Kitabı’na girecek bir rekora doğru koşuyor..
Toplamda Vakit’in rekoru kimseye kaptırmayacağı açık ve tabiî Vakit Sorumlu Müdürü’nün de..
Basın aleyhine açılan davalar, yayın kuruluşu, sorumlu müdür ve yazara açılıyor.. Aslında sanık sayısı, dava sayısının en az 3 katı..
Bir yandan ceza tehdidi, bir yandan tazminat..
312 General davasını biliyorsunuz.. Mali risk 2 milyon Lira’ya yaklaştı..
Mesela bir radyoda, “koyun kırkamayacak adamlar berber oluyor kardeşim, şu saçımın haline bak” dese, berberler ve kuaförler derneği de bunu üstüne iş edinip, 100.000 berberi örgütleyim, 999’ar liralık dava açsa, mahkeme 100 liraya, yani onda birine hükmetse, 10 milyon tazminata mahkûm olursunuz, bunun temyizi de yok. Avukat gideri 50 milyonu bulur. Mahkeme gideri filan, gecikme faizi 100 milyon lira ile paçayı zor kurtarırsınız..
312 General davası işte böyle bir dava. İlk derece mahkemesi kararını verdi, şimdi sıra Yüce Yargıtay’da..
Yüce Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, davacı yüce generalleri mahkemeden çıkacak kararı heyecanla bekliyor olmalılar..
Bu davalar işte böyle açılıyor.. Böyle kararlar veriliyor.. Sonra AİHM’ye gidecek, hak arayacaksınız.. Neyse şimdi bir de Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı doğdu..
Muhtemelen 312 General davası bu konuda ilk, örnek dava olacak gibi, ama o zamana kadar icra takibi başlatmazlarsa tabiî..
Bu konuda bugünkü yüce HSYK’nın bir yaklaşımı yok tabiî.. Bu davayı açan avukat hakkında Baro’nun bir girişimi yok. Yüce generallerden biri çıkıp bu akıl dışı vicdansızlığa karşı gıkını çıkartmıyor.. Gazeteciler Cemiyeti de bu akıl tutulması karşısında sessiz..
Bugün Bakırköy 2 Asliye Ceza’da yılda yaklaşık 1000 yeni dava açılıyor.. Bunun anlamı 1750 soruşturma filan yapılıyor demek.. Günde 5 soruşturma, 3 dava gibi bir şey bu.. Hafta sonunu ve tatilleri çıkartırsanız; 8 soruşturma, 5 dava gibi. Bir hakim haftada 3 duruşmaya çıksa, taş çatlasa 30’ar davadan 90 davaya bakabilir.. Her davada, gazete, sorumlu müdür, yazar.. Dava sayısının 2-3 katı sanık..
Sadece Vakit gazetesine bu yıl İstanbul’da açılan 350 ceza, 250 hukuk davası var. Ankara’da ya da yurdun başka yerlerinde açılanlar buna dahil değil.. Ve toplam davalarda sahip, sorumlu müdürü de eklerseniz, 500’e yakın dosya söz konusu.. İstenen ceza miktarına bakarsanız yıl olarak 1000 yılı, tazminat olarak bakarsanız 2.500.000 Lira’yı geçiyor. Tabiî gecikme, mahkeme giderleri, avukat gideri buna dahil değil. Yani tek başına Vakit gazetesinin yıllık mali riski 3 milyon liraya, mahkûmiyet riski 1000 yılı buluyor..
Hangi basın özgürlüğü bu..
Hâlâ kitap suç aleti, fikir suç, düşünen adam potansiyel suçlu..
Bir partinin genel başkanına “Sponsorun kim” demişim, “Ver 10.000 lira”. Bir HSYK üyesine, herkesin bildiği, yazdığı, söylediği şeyleri yazmışım, ver 40.000 lira.
Savcılar önüne gelene dava açıyor.. Dosyaları hakkıyla inceleyecek zamanları yok. Topu mahkemeye atıyor, Mahkeme Yargıtay’a.. Yıllarca gel-git.
Haftada 5 gün, bir günde 5 kez mahkemeye çıktığım oldu.. Böyle gazetecilik-yazarlık mı olur..
Sonuçta tek hakimli bir mahkeme.. Bir hakim, bir günde 30 davaya nasıl bakabilir?
Basın davalarının sayısının azaltılması gerek.. Cezaların aşağı çekilmesi, mahkeme yapılarının yeniden düzenlenmesi şart..
Verilecek cezalar, gazetelerin tirajına ve gelirine göre olmalı ve her gazete için, bu kriterlere uygun bir üst sınır olmalı.. Gazetecinin aylık geliri ile orantılı bir ceza olmalı..
5000 lira aylık alan bir yazar düşünün, bugünkü hesapla yıllık 60.000 liralık geliri 3 davada kaybedeceği tazminatı bile karşılamaz. Avukatlık gideri ve faizi ile hesaplarsanız, yılda 2-3 yazınızın size yükleyeceği fatura, sizi canınızdan bezdirebilir. Tabiî bir de mahkûmiyet riski var..
Zaten 312 General davası gibi bir dava, bir gazetecinin yazarlık hayatındaki tek davası, tüm gazetenin yayın hayatına mal olabilir.
Hurşit Tolon, Çetin Doğan için “Paşalar laf dinlemezse” diye, darbe planları ile ilgili duyumlarımız hakkında bir uyarı yazısı yazdık Cuma dergisinde, dergi kapandı. Biz de askerî mahkemede sanık olduk. 2003 de oldu bu olay. O gün yazdıklarımız, Balyoz davası ile doğrulandı.. Eleştirdiğimiz 3 paşa da sanık bugün.. Hâlâ biz sanıktık o davada. Dava geçen ay zamanaşımından düştü. AİHM’de devam eden davada ise Dışişleri savunmasını sürdürüyor. Hükümet Ergenekon’un üzerine gidiyor, Bakanlık avukatları, darbecilerin iddialarını savunuyorlar..
Biz iktidarı darbe planları konusunda uyarıyoruz, ama sanık sandalyesine biz oturtuluyoruz. Dava AİHM’ye intikal ediyor. Hükümetin avukatları bizim hakkımızdaki davanın haklılığını savunuyor. Olacak iş mi şimdi bu.. Dışişleri Bakanlığı, olayı bir de bu gözle inceletebilir. Yani Dink olayı tek örnek değil..
Hakkını savunduğun insanlar, hak arayış mücadelesinde senin karşına çıkınca bir garip oluyor insan. Kendini “öz yurdunda garip, öz vatanında parya” hissediyorsun işte o zaman..
Basın bir toplumun alarm sistemidir.. Basını susturursanız, 3 maymunlara döner herkes.. İktidar, basın özgürlüğü konusunu öncelikli bir konu olarak ele almak zorunda.. Bu cezalar, bu yargılama usulü, bu mahkemelerle bu iş olmaz.. Savcıların bu konuda eğitilmesi gerek. Basın davalarında jüri sistemine geçilebilir. Basın davalarına basın kuruluşlarının akreditasyonu sistemi uygulanabilir.. Cezaların şekli ve miktarı yeniden düzenlenebilir..
Kuşkusuz basının birilerine zarar vermesinin de önlenmesi gerek.. Unutmamak gerekir ki, artık internet var. Bu konuda yeni bir durum söz konusu.
Sadece dava tehdidi-baskısı yok.. Balyoz Darbe Planı’nda gördük, “ilk gözaltına alınacaklar”, “infaz edilecekler” diye listeler tanzim ediliyor.. Mediaya el koyma planları yapıyor birileri. Suikast olayları yaşanıyor.
Adalet Bakanlığı bir an evvel, Basın Kanunu’nu yeniden ele almak zorunda. Yoksa ipin ucu kaçacak. Çok can yanacak.. Mahkemeler kitlenecek.. Şimdiden İstanbul’da 4-5 ay sonrasına gün veriliyor. AİHM’de bu konuda dava patlaması yaşanabilir.
Daha bu yılın yarısında Zaman gazetesi hakkında bin soruşturma açılmış, 553’ü davaya dönüşmüş.
Star Gazetesi hakkında bin 500 soruşturma açılmış, 300 tanesi davaya dönüşmüş.
Yeni Şafak gazetesi hakkında bin soruşturma açılmış, 95’i soruşturmaya dönüşmüş.
Bu liste böyle uzayıp gidiyor.. Bu açılan davalarda haksız karar veren kişiler hakkında etkin bir yaptırım da gerekiyor. Haksız açılan davaların caydırılması konusunda da bir yaptırım gerekiyor. Savcıların açtıkları davalar konusunda da yeni bir düzenleme gerekiyor sanırım..
Bu konu uzun, daha sonra tekrar bu konuya devam edelim.
Selam ve dua ile...
VAKİT