28 Şubat Davasında Başörtüsü Tartışması

28 Şubat davasının müştekilerinden Avukat Benli, 1991'de Ahmet Necdet Sezer'in AYM'nin başörtüsü yasağına gerekçe gösterilen kararına muhalefet şerhi koyduğunu söyledi.

28 Şubat Davası'nda "müşteki" sıfatıyla beyanda bulunan Fatma Benli, "Anayasa Mahkemesi (başörtüsüyle ilgili) kararı 1991'de verdi. Anayasa Mahkemesinin kılık kıyafetle ilgi kararına Ahmet Necdet Sezer bey muhalefet şerhi koydu. Eğer yasak olsaydı şerh koymazdı" dedi. 

Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesindeki davada "müşteki" olarak ifadesi alınan Benli, 1995'te İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden 7. sırada mezun olduğunu daha sonra Marmara Üniversitesinde yüksek lisans eğitimine başladığını, bitirme tezini teslim etmek için gittiğinde başörtülü olduğu gerekçesiyle içeri alınmadığını ileri sürdü.

Benli, şunları belirtti:

"28 Şubat düzeninin etkisi kalktığı halde tezimi teslim edemedim. Bazı üniversitelerde çalışmalara katılırken kendi üniversiteme giremiyordum. Başörtülü olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde (AİHM) duruşmalara girdim. İstanbul Barosunda yönetim kurulu üyeliğine aday oldum. Broşürde başörtülü fotoğrafım bulunduğu için soruşturma geçirdim. Yaşama hakkım ve eğitim hakkım zarar gördü, davaya katılmak istiyorum."

Müşteki avukatlarından Erol Aras, "Mağdur oldunuz. Başörtüsü kararında ne Anayasa Mahkemesinin ne de AİHM'in kararı değişti. Bununla ilgili iktidar dahil suç duyurusunda bulundunuz mu?" sorusuna Benli, "Bazı yabancı kuruluşlar Türkiye'ye başörtüsü yasağının kalkması için tavsiyede bulundu. O süreçte verilen karalar belli, nasıl suç duyurusunda bulunabilirsiniz?" diye cevap verdi. 

Söz alan sanıklardan Erdoğan Öznal, YÖK'te 7 yıl görev yaptığını, başörtüsü yasağının kalkmadığını, ancak "de facto" olarak kalktığını, Anayasa Mahkemesinin kararının devam ettiğini ileri sürdü.

Bunun üzerine Benli, 28 Şubat'a kadar üniversitelerde başörtüsünün serbest olduğunu söyledi.

Müşteki avukatlarından Reşat Petek'in "Siz, Türkiye'yi Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Komitesine rapor ettiniz mi? BM'ye gidip geldiniz mi başörtülü olarak? Kılık kıyafetinizle ilgili bir engelle karşılaştınız mı?" sorusuna Benli, "Bu başka bir başvuru olarak gerçekleşmiştir. Ayrımcılığa Karşı Kadın Komitesi'nde çalıştım. Buraya şikayet ettim. Kadın statüsü toplantılarına katılıyorum. Bu şekilde gittim. Kılık kıyafetimle ilgili bir engelle karşılaşmadım, resmi kurumlar dahil" diye cevap verdi. 

Sanık Erdoğan Öznal'ın "Türbanı yasaklayan bir madde vardı. Bu da Anayasa Mahkemesinin verdiği kararlardı. 'BÇG'den Yüksek Öğretim Kurulu'na talimat verildi ve YÖK'te türbanı yasakladı' deniliyor bu gerçek dışıdır. Çevik Bir' in yazısı türbanla ilgili değil, katsayı ile ilgilidir. Eğer böyle bir iddia varsa elinizde belge var mı?" soru üzerine de Benli, şöyle konuştu:

"Anayasa Mahkemesi kararı 1991'de verdi. Anayasa Mahkemesinin kılık kıyafetle ilgi kararına Ahmet Necdet Sezer bey muhalefet şerhi koydu. Eğer yasak olsaydı şerh koymazdı. Ben, şu tarihli, şu sayılı belge demedim. Bunlar gizli belgeler. Askerler rektörlere brifing verdikten sonra yasak başlamıştır, bu tesadüf değildir."

Benli, sanık Öznal'ın "Acaba herhangi bir rektör veya dekan hakkında hukuki veya idari dava açılmış mıdır? Ceza alan var mı? Yoksa, bunu neye bağlıyorsunuz?" sorusuna da "Soruşturma ve dava var bu konuda. Yozgat savcısı dava açtı. Dava kabul edildiğinde de savcı hakkında soruşturma açıldı ve İstanbul'a gönderildi. Samsun hakimi, öğrencilerin hak kaybından tazminat almasına hükmetti ama o da soruşturuldu" dedi.

Müşteki avukatlarından Reşat Petek, Benli'nin bahsettiği ve dava açtıktan sonra İstanbul'a tayin edilen Yozgat savcısının kendisi olduğunu bildirdi.

"EMİR YÜKSEK YERDEN"

Müştekilerden Döne Yılmaz ise ifadesinde, 1989'da öğretmen olduğunu, bir dönem mesleğine ara verdikten sonra 1997'de tekrar geri döndüğünü, memuriyete başladığı günden beri de başörtülü olduğunu söyledi.

Göreve başladıktan sonra peş peşe uyarı ve cezalar almaya başladığını belirten Yılmaz, "Psikolojik olarak bu süreç devam etmeye başladı. Yöneticiler, koltuklarını kaybetmemek için 'emir yüksek yerden' diyerek bunu bize yaptılar. Başörtülü olmamdan dolayı ders verilmedi. Dışarıdan öğretmen getirilerek ek ders verdirildi ve öğretmenler odasında oturtuldum. Tören yapılacağı sırada okul yöneticisi 'tören yapılacak, irticacı öğretmen dışarı çıksın' diyordu. Artık okulun dışına çıkıyor, törenden sonra geri geliyordum" ifadesini kullandı. 

Başörtülü olduğu gerekçesiyle 2000'de memuriyetine son verildiğini savunan Yılmaz, yargıya başvurmasına rağmen sonuç alamadığını, mağdur olduğunu ve davaya katılmak istediğini belirtti.

Yılmaz, müşteki avukatlarından Reşat Petek'in "Bazı uygulamalardan bahsettiniz, 'emir yukarıdan geldi' dediklerini söylediniz. Bununla ne anladınız siz?" sorusu üzerine şunları söyledi:

"Askeri bir emir olduğunu anladım. Bala'da görevliyken birkaç askeri görevli geldi. Okul yöneticisi Durmuş Beyi arıyorlardı. Fakat okulda yoktu. Askerlerin 'şimdi biz komutana ne söyleyeceğiz, bize başörtülü öğretmenlerin listesini verecekti' dediklerini duydum."

Duruşma, verilen aranın ardından devam edilecek.

 

Haber Haberleri

Mehmet Görmez’den Riyad’daki festival görüntülerine tepki: İslam'ın değerlerine saldırı
Bağdat'taki rehabilitasyon merkezinde 5 bine yakın uyuşturucu bağımlısı tedavi görüyor
Gazze'de 6 ay bombardıman altında yaşayan Salhiya: Bir ayağımız ahirette, bir ayağımız dünyadaydı
Sokak röportajı saçmalığına ne zaman son verilecek?
Özgür Özel hakkındaki "Cumhurbaşkanına hakaret" ve "iftira" soruşturmasında ''yetkisizlik'' kararı