28 Şubat Davası’na Müdahil Olan Öğretmenler

ZEHRA TÜRKMEN

Ergenekoncu generallar gibi 28 Şubat’ın mimarları da sanık sandalyesine oturtuluyor. Sincan’da yürütülen tanklarla halka korku ve gözdağı veren Çevik Bir, Erol Özkasnak ve Fevzi Türkeri gibi Batı Çalışma Gurubu’nun mimarları artık Sincan cezaevinde gün sayıyorlar.

28 Şubat’tan bu yana 15 yıl geçti. Yaşanılan zulüm ve haksızlıklara rağmen Kur’an’ı elinden bırakmayan, istikametini bozmayan, dua ile ameli birleştiren, zalimlere yağcılık yapmayan, vahyin ve adaletin şühedası olan kardeşlerimiz Allah’ın günleri insanların arasında döndürdüğünü daha bir güzel görüyorlar. Müslüman halkı darbelerle sindirmek isteyenler şimdi Metris’te, Silivri’de ve Sincan’da sorguya çekiliyorlar.

28 Şubat sürecinde mağdur edilen, hakları ellerinden alınan kesim sadece başörtüleriyle üniversitede okumak isteyen kız öğrenciler değildi elbette. Başörtülü öğrenciler yanında İHL öğrencileri, orduda görev yapan subay ve başörtülü eşleri, tüm kamu çalışanları da darbeden payına düşeni almıştı. MGK kararlarıyla başta yüksek yargı, üniversite yönetimleri ve medya mensuplarına verilen brifinglerle toplumun büyük bir kesimine topyekün savaş ilan edilmişti.

O dönemde mağdur edilen ve hakları gaspedilen bir kesim de başörtülü öğretmenlerdi. Yüz bine yakın başörtülü öğrencinin mağdur edildiği darbe sürecinde, BÇG tarafından kılık kıyafet kanununa aykırı davranmak sebebiyle kınama cezası alan, görevden uzaklaştırılıp daha sonra okulundan atılan darbe mağduru ve Özgür-Der üyesi öğretmenler pazartesi günü İstanbul Adliyesi önünde basın açıklaması yaparak 28 Şubat davasına müdahil olma talebinde bulundular.

28 Şubat sürecinde adeta İslami kimlik, şahsiyet ve ibadetlerimizin sembolü olan başörtüsünün suç ve kötülük odağı olarak gösterilerek linçe tabii tutulduklarını belirten öğretmenler, başörtüsünün ve İslami kimliğin kamusal alandan tamamen silinmek istendiğini dile getirdiler. Ve sürmekte olan 28 Şubat soruşturmasının en üst makamlara kadar genişletilerek devam etmesi talebinde bulundular. Başörtüsü dolayısıyla, inancı dolayısıyla zulme uğrayan ikinci sınıf muamelesi gören bu insanlar baskılar, gözaltılar, dayatmalar karşısında yılmadılar. Onurlarına, inançlarına sahip çıktılar. Zaferin, haktan ve hakka inananlardan yana olacağı bilincini hep diri tuttular. 28 Şubat darbesinin ismini bilmediğimiz binlyerce kahramanı var. Her birinin hikayesi 28 Şubat zulmüyle irtibatlı. İşte İstanbul adliyesi önünde buluşup hasbihal ettiğimiz davaya müdahil olan öğretmen arkadaşlarımızdan bazıları…

Fatime Hışıroğlu: Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni. Darbe sonrası kılık kıyafetten dolayı soruşturma, disiplin cezası, uzaklaştırma ve 1999’da bir ilköğretim okuluna sürgün cezası aldı. Orada 4 ay görev yaptıktan sonra 2000 yılında görevden ihraç edildi. 2006 affı ile göreve döndü ve şu an Zeytinburnu İHL’sinde öğretmenlik yapıyor.

Mukadder Değirmenci: 94-98 arası Sivas İHO’lunda Edebiyat öğretmeni olarak görev yaptı. 1998 yılında bir ilköğretime sürgün edildi. Ceza, tutanak, kınama aldıktan sonra 1999 yılında istifa etti. İstifa etmiş olmasına rağmen 3 ay sonra hakkında görevden alma davası açıldı. Ancak 2011’de Ümraniye İHL’de göreve başlayabildi.

Nural Ün: Biyoloji öğretmeni. Kocamustafa Paşa Lisesi’nde stajyerken önce ikna odasına alındı ve ikna edilmeye çalışıldı. İkna edilemedi. Uzaklaştırma ve maaş kesintisi aldıktan sonra görevden atıldı. 2006’ı affı stajyerlere uygulanmadığı için ancak 2010’da görevine dönebildi. 11 yıl kaybı var.

Gülsüm Alpay: 1997 yılında Kütahya Lisesi’nde öğretmenliğe başladı. Darbe sonrasına denk geldiği için hızlandırılmış şekilde art arda cezalar aldı. Önce kınama, daha sonra başka bir okula sürgün, ardından açığa alınma ve sonunda okuldan atılma serüveni başladı. Bu süreçte aynı kılık kıyafetiyle göreve kabul edilip sonra da suç işlediği için yargılandı. O dönemde haklarını aramak için başvurduğu idari mahkemelerin bağımsız olmadığını vurguluyor. 2006 affından yararlandı.

Fatma Budak: 1994 de bir lisede Edebiyat öğretmenliğine başladı. 1999 da Zeytinburnu’nda bir lisede sadece 3 derse girebildikten sonra direk açığa alındı. Derslere başörtülü girdiği için Aralık 2000’de meslekten ihraç edildi. 2007 yılında atıldığı okula yeniden tayini çıktıktan sonra görevlendirme ile bir İHL’de öğretmenliğe başladı.

Şadiye Yörükoğlu: 1994 yılında Urfa’da öğretmenliğe başladı. 1997 yılında İstanbul’a geldi ve öğretmenliğine devam etti. Başörtüsünden dolayı uyarı cezaları aldı. Başını açması konusunda idare tarafından ikna edilmeye çalışıldı. İkna olmayınca 1999’da açığa alındı ve 2002 yılında görevinden ihraç edildi. Kız Meslek lisesi öğretmeni olmasına rağmen yasak tamamen kalkmadığı için ancak halk eğitimde görev yapabiliyor. Yaşadıklarının hayata dair, insan olmaya dair çok şeyler öğrettiğinin altını çiziyor ve Allah’ın hesabının üstünde bir hesabın olmadığını vurguluyor. Vd…

Üzerinden kaç yıl geçerse geçsin zalimlerin işledikleri zulümlerin hesabının görülüyor olması ve darbecilerle, darbeci zihniyetle hesaplaşıyor olunması pek çok açıdan sevindirici ve umut verici elbette. Ancak bugün başörtüsünün üniversitede serbest olması hayatın tüm alanlarında serbest olduğu anlamına gelmiyor. Başörtüsü dolayısıyla istifa eden öğretmenler hala af kapsamına dahil değiller. Kamusal alanda başörtüsü hala serbest değil. Bu nedenle de hayatın tüm alanlarında inancımız, kimliğimiz ve örtümüz serbest olana kadar mücadelemizin devam edeceğini bir kez daha vurgulamamız gerekiyor.

Bu arada AK Parti Kadın Kolları Anayasa Çalıştayı’nın yayınladığı sonuç raporunda başörtüsü sorununun “öğretmen, yargıç ve emniyet görevlisi gibi meslekler istisna” tutularak aşılmasının istenmesi, gerçekten bir fecaattir; 28 Şubat sendromunun sığınmacılık psikolojisinden temizlenilmemişliğini ifade etmektedir.

Bizler hayat rehberimiz olan Kur’an’ın bütünlüğünden çıkarttığımız tevhid, adalet ve özgürlük şiarımızla var olacağız. Allah günleri insanlar arasında, toplumlar arasında döndürüyor. Ve 1400 yıldır tarih sahnesinde yer alan, zulme, haksızlığa başkaldıranlar; 28 Şubat mantığına, zulme, şirke, her türlü haksızlığa ve Kemalist vesayete karşı şahitlik bilincinde olanlara selam olsun.

MİLAT