28 Şubat Darbesi’nin Görüldüğü Dava Hikaye mi Oldu?

28 Şubat davasının ilgisizlik ve siyasi iradenin ihmalleri sonucunda sulandırıldığını belirten Nuri Elibol, aynı durumla uzayan FETÖ davalarında da karşılaşıldığını belirterek darbecilerle bu şekilde yapılacak bir mücadelenin sonuçsuz kalacağını söylüyor.

Nuri Elibol’un konuyla ilgili bugünkü Türkiye gazetesinde (8 Eylül 2017) yayınlanan “Darbecilerle Gerçekten Hesaplaşıyor Muyuz?” başlıklı yazısını ilginize sunuyoruz:

Dün ve önceki gün Ankara’da şahit olduğum iki ayrı manzarayı sizlerle paylaşmak istiyorum. 6 Şubat Çarşamba günü, 28 Şubat davasının 90’ıncı duruşması görüldü. 28 Şubat’ın asker ve siyasetçi ayağının sorgulandığı bu davanın 103 sanığı var. 28 Şubat darbesinin asıl belirleyicisi olduğuna inandığım medya ve STK ayağı ile ilgili soruşturma ise güya devam ediyor. İlgili savcılık henüz soruşturmasını tamamlayıp davayı açmadı. Sabırla bu davanın açılmasını bekliyoruz. Takipçisi olacağız.

İmanının ve inancının gereğini yaşayan herkesin üzerinden silindir gibi geçen; hayatlar karartan; şirketler batıran, partiler kapattıran, birçok insanın siyasi hayatını bitiren 28 Şubat darbesinin 90’ıncı duruşmasındaki manzara ülkemizin ve demokrasimizin geleceği ile ilgili olarak beni kaygılandırdı. Darbe yapanlardan; destek verenlerden yargı yolu ile hesap sorulup, suçlulara gerekli cezalar verilmez ise bu ülkedeki darbe geleneği devam eder.

Aradan 19-20 yıl geçse de bu cinayeti işleyenlere hak ettikleri cezalar mutlaka verilmelidir. 28 Şubat darbe davasının önceki gün yapılan duruşmasında medya yok; STK’lar ilgisiz, siyaset ilgisiz, iktidar ilgisiz-muhalefet ilgisiz. 7 Eylül’deki gazetelere göz attım ancak 90’ıncı duruşma ile ilgili tek satır haber göremedim. Duruşmayı sadece AA ve Türkiye gazetesi izlemiş. 28 Şubat darbesinin en büyük mağduru olan muhafazakâr basın bile orada değildi. Salonda, davaya müdahilliği kabul edilen üç vatandaştan başka kimse yoktu. Müdahillerin avukatları; darbenin medya, STK, iş dünyası ve sivil ayağına yönelik soruşturmanın tamamlanıp, askerî ayağıyla ilgili görülen söz konusu dava ile birleştirilmesini talep etti. Mahkeme ise bu soruşturmayı beklemeden davaya devam etme kararı aldı. Ancak müdahil avukatların Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunabileceklerini belirtti. Şimdi müdahil avukatlar 28 Şubat davasının medya ve STK ayağına ilişkin soruşturma için Başsavcılığa suç duyurusunda bulunmaya hazırlanıyor. Duruşma 21 Kasım’a ertelendi. Kamuoyunun; medyanın, siyasi partilerin bu davaya duyarsızlığı böyle devam ederse korkarım ki 28 Şubat davası da Ergenekon ve 12 Eylül davası gibi hayal kırıklığı ile sonuçlanacak. Âdeta bir nesli yok eden, hafızasını zedeleyen 12 Eylül darbesiyle ilgili kimden hesap soruldu? Cezaevinde kim var?

2003 yılından başlayarak milletin oyları ile iktidara gelen AK Parti’yi köşeye sıkıştırmaya çalışan; kapatma davası açtıran, e-muhtıra veren ve 367 garabetine sebep olan üst düzey orgenerallere – yargıçlara ve kamu görevlilerine hesap sorulabildi mi? FETÖ’nün sulandırma-kumpas girişimleri sonunda suçu-günahı olmayanların yanında gerçek suçlular da kefeni yırttı. Davanın üstü örtüldü. Şimdi aynı akıbet 28 Şubat davasını bekliyor gibi. Bu ilgisizlik-bu vurdumduymazlık devam ederse 28 Şubat darbesini planlayanlar-icra edenler-destek verenler de tıpkı diğer darbeciler gibi kefeni yırtacak. Peki, bu kadar mağdurun; bu kadar hakkı yenen-hukuku çiğnenen, mağdur edilen insanın hesabı ahirete mi kalacak? 15 Temmuz darbe girişimi davaları da böyle zamana yayılıp unutturulacak mı?

Ankara’da dün karşılaştığımız ikinci manzara Akıncı Üssü davasının görüldüğü Sincan’dan. ‘Akıncı Üssü’ davası 15 Temmuz darbe girişimi davasının ana davasıdır. Salon bomboş. Sayın Cumhurbaşkanı’nın tüm uyarı ve telkinlerine rağmen o davada da bir ilgisizlik – bir bıkkınlık ve yorgunluk görüntüsü var. Birkaç avukat ve bazı medya kuruluşlarının muhabirlerinden başka kimse yok. Salonda hainler, onların avukatları ve yakınları var. 250 şehidimizden, 2 bin 194 gazimizden utanalım. Duyarlılığımızı kaybetmeyelim. İlgimizi kesmeyelim. Meselenin sıradanlaşmasına izin vermeyelim. Ayıptır – günahtır.

12 Eylül’ün; 28 Şubat’ın, e-muhtıranın; kapatma davası ve 367 kumpasının hesabı sorulmalı. Üzeri kapatılmamalı. Milletin vicdanı incitilmemeli. Eğer sorumlular-sebep olanlar-destek verenler hak ettikleri cezaları almazlar ise bir iki yıl sonra aynı teşebbüste bulunacak yeni darbeciler-destekçiler ve iş birlikçiler çıkacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. “Darbeler ve darbecilerle hesaplaşıyoruz“ diyen siyasetçileri, hukuk adamlarını göreve davet ediyoruz. “Unutmayacağız, unutturmayacağız“ sözleri slogan olarak kalmamalı.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!