HAKSÖZ HABER
Türkiye’de devlet toplumun hassasiyetlerine karşıt fikirler üzerine inşa edilen ideolojik temellere sahip. Kemalizm olarak tanımlanan bu ideoloji en temelde İslam düşmanlığından güç almaktadır. Bu bağlamda Kemalist kurucu idare siyasi, ekonomik ve askeri tüm boyutlarıyla Müslümanların varlığına savaş açmış durumdadır!
“Muhafazakar açılım” söylemleriyle perdelenmeye çalışılsa da bugün de farklı boyutlarıyla devam eden bu savaş Kemalizm’in inşa ettiği sistemin varoluş sebebidir. Tek adam ve tek parti devirlerinde İslami muhalefete karşı İstiklal Mahkemeleri ve siyasi suikastlar eliyle gerçekleştirilen sindirme politikaları her askeri darbe bildirisindeki “irtica, laiklik” vurgusu ile sürekliliğini korumuştur.
Şüphesiz ki 28 Şubat 1997 tarihi Müslümanların sosyal-siyasal arenada hasbelkader görünürlüğünün artmaya başlamasına karşı rejimin devleti varoluş kodlarına döndürme girişimidir. Tarihe 28 Şubat Darbesi olarak geçen bu süreç üniversite ve liselerde başörtüsü yasaklarıyla sembolleşti. Ancak bu sadece Müslümanlara yönelik sindirme politikalarının görünür yüzüydü.
28 Şubat darbesini ve kemalist zihniyetin zulümlerini unutmayacak ve unutturmayacağız! #28şubatdarbesi
— HAKSÖZ HABER (@HaksozHaber) February 27, 2024
Ezgi: Başörtüsü Direnişi - Grup Yürüyüş pic.twitter.com/IeJT6mofBS
2010’ların ortalarına kadar tam anlamda aşılamayan başörtüsü yasakları yüzünden tabir-i caizse üniversite ve liselerde Müslümanların örgütlenmelerinin önüne geçilmiş oldu. Bunun sosyo-kültürel yansımaları ise yakın gelecekte daha iyi anlaşılacağa benziyor.
Toplumun her kademesinde Müslüman kimlik hedef alınırken “başörtülü devlet memuru” 15 seneyi aşkın bir zaman dilimi boyunca “tarih” oldu. Devlet tarafından tanınmayan “vatandaşlar” olarak başörtülüler bugün bir şekilde ayrımcılığa maruz kalıyorlar. Başörtüsünün temsil ettiği değerlerin sürekli olarak hedef alınması başörtülü olmayı beğeni değil nefret objesi haline getirmeye devam ediyor. Bu çarpık bakış açısının düzeltilmesi ise bir takım hukuki düzenlemelerin çok daha ötesinde kimlik ve ilke merkezli bir duruşla mümkündür!
28 Şubat darbesini unutmadık, unutturmayacağız! https://t.co/FJRMEfjTMe pic.twitter.com/66CHjLlSn9
— HAKSÖZ HABER (@HaksozHaber) February 27, 2024
İslami kimliği ile var olma mücadelesi verenler dün olduğu gibi bugünde hem dışardan hem içerden oluşturulan barikatlara karşı adaleti, özgürlüğü ve kardeşliği savunmaya devam ediyor. İslami hareket bu sebeple Kemalizm’in yozlaştırıcı kültürüne karşı alttan gelen bir dalga olarak bugün tek çıkış yoludur!
Militarist modernliğin sağ, sol ideolojiler eliyle Müslümanların varoluşuna kast etmesi 28 Şubat ile zirve noktalarından birisine ulaşmıştı. 28 Şubat’ı hatırlamak kazanım ve kayıplar üzerine tefekkür etmemize vesile olmalıdır. Bu sebeple 28 Şubat’ta Müslümanların varlığına kast eden zorba rejimi unutmadık, unutturmayacağız!