Kenan Alpay’ın yorumu:
Darbe iklimini oluşturan asli aktör ve kurumlar çok çabuk utulmuş, hızlıca bağlamından koparılmış gibi bir görüntü var. Mesela ‘adı açıklanmayan bir general’ koduyla gazetelere manşet olup bir namlu gibi siyaset ve toplumun üzerine doğrultulan “Atatürk’e bağlıyım ilanı ver, listeden çık” şantajlarının üzerinden çok geçmedi oysa. Genelkurmay Başkanlığı tarafından TSK’nın tüm birliklerine gönderilen gizli bir emirle ambargo uygulanacak ve boykot edilecek şirketler listesi “korunup kollanan laik sermaye ve korkutulup bastırılan dindar sermaye” dengesini teyit ediyordu sadece. Ne var ki; koca koca holdingler, şirketler, mağazalar sıraya girip gazetelerde Atatürk’e bağlılık ilanları veriyordu. Üstüne bir de Mehmetçik Vakfı’na astronomik düzeyde bağışlar yapmak üzere sefer görev emri yazılıyordu.
Gazete manşetlerinden ilan edilen ‘Topyekûn Savaş’ın cereyan edeceği öncelikli alanlardan biri elbette ki eğitim alanıydı. Mesele en ücra köşelere değin taşınan başörtüsü yasaklarından başlayıp ilk ve orta öğretim çocuklarını Kur’an kurslarının etkisinden kurtarmak üzere izcilik faaliyetlerine yoğunlaşılması tavsiyesine kadar uzanıyordu. Milli Eğitim Bakanlığı ise bildirilen tavsiye kararına uygun olarak Malazgirt’ten İzmir’e yapılacak tüm etkinliklerde yavru bozkurtları laik-Atatürkçü hassasiyetler doğrultusunda yetiştirecek tedbirleri uygulamaya sokuyordu.
(...)
Yazının devamı için tıklayın: 27 Mayıs-15 Temmuz Silsilesinde 28 Şubat Darbesi