21 hakim hayır diyor yeni atanan 3 hakim; evet!

Ali İhsan Karahasanoğlu

Ergenekon ve Balyoz operasyonu sonrasında tutuklanan bazı sanıkların tahliyeleri ardı ardına geliyor. Kimsenin cezaevinde olmasından, sevinç duymamız beklenmesin..

Allah kimseyi düşürmesin..
Düşmüş olanları da, hayırlısı ile kurtarsın..
Ama bu temennimiz, hakimlerin olaylara subjektif bakış açısı ile yaklaşmalarını gerektirmez..
Onlar, devlet adına, millet adına karar veriyorlar.
O halde, objektif olmak zorundalar. Bu çerçevede, son tahliye kararlarını inceleyelim..
“Bu tahliyelerde bir hukuki sorun var mı, yok mu” irdeleyelim.
İrdeleyelim de; bu tür kararlar, büyük oranda takdir hakkı içeren kararlardır.. Dolayısı ile bu kararlarda, dört dörtlük tesbitler yapma imkânı, “Bu kesin yanlış. Bu kesin doğru” deme imkânı, pek mümkün değildir.
O halde, doğruyu nasıl bulacağız?
Sıradışı ne bilgi varsa, onları alt alta toplayarak..
Bakalım, sıradışı ne var?
Örneğin, tahliye kararı verenler, hepsi son 8 ay içinde HSYKtarafından İstanbul’a tayin edilen hakimler..
Evet, hakimlerin nerede görev yapacağına, HSYK karar verir.. Dolayısı ile, İstanbul’da görev yapan yeni hakimleri de, eski hakimleri de HSYKatadı ama..
Son 8 ayda, tartışmalı şekilde atananlarda bir sıradışılık var..
Hani; 6-7 tane hakimin olduğu bir yerde, 3 hakim verir tahliye kararlarını.. “Ne var bunda, zaten hakimlerin tamamı 6.. Tahliye kararı verenler de üç hakim.. Bunlar da varsın, son 8 ayda atananlar olsun. Bir anormallik yok bu işte” denilebilir.
Ama bakalım, tahliye kararı taleplerini inceleyen, kaç hakim var İstanbul’da?
6 tane Özel Yetkili Mahkeme olduğuna göre... Bunların üç asil üyeleri olduğuna göre.. Yedek olarak da asgari birer üyeleri olduğuna göre..
Demek ki, İstanbul’da, Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi’nde görev yapan hakim sayısı, asgari 24..
Demek ki, sanık avukatları tahliye talebinde bulunduklarında, 24 hakimden, kim nöbetçi ise o bakacak dosyaya..
Dönüşümlü olarak da bakılıyor zaten.
Sanık avukatları, sürekli tahliye talebinde bulunduklarına göre, bu hakimlerden çoğu, bu dosyaları inceledi ve tahliye taleplerini geri çevirdi demektir.
Ama taaa ki, HSYK’nın son 8 ay içinde İstanbul’a gönderdiği 3 üyenin nöbetine sıra gelinceye kadar.
21 hakimin, döne döne tahliye taleplerini reddettiği dosyalarda, yeni atanan 3 üye, önlerine gelen tahliye taleplerinin hemen hemen hepsini kabul ettiler..
Sizce bir anormallik yok mu burada?.
Yargı bağımsızlığı deniliyor. Anayasa değişikliklerinde, yargı bağımsızlığının zedelenmemesi gerektiğinden dem vuruluyor!
Ama işte somut bir örnek, gözümüzün önünde duruyor.
Hani, şu ihtimali de es geçmemek lazım..
24 hakimden 21 tanesi, önceden planlı bir şekilde İstanbul’a atanmış olurlar. Dersiniz ki, “3 hakime niye bakıyorsunuz. Belki de 3 hakim doğru olanı yapıyor. Ama daha önce atanan 21 hakim yanlış yapıyordur. Belki de 21 hakim, planlı bir şekilde atanmışlardır.Dolayısı ile onlar önyargılı hareket ediyorlardır.”
Olamaz mı yani? Olabilir...
O zaman 21 hakimin, ne zaman İstanbul’daki Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi’ne atandıklarına bakmamız lazım.
Bakıyoruz. Hemen hemen yarısı, AKParti iktidara bile gelmeden önce, eski hükümetler döneminde İstanbul’da göreve başlamışlar.
Yani, İstanbul’a gelmelerinin arkasında, bazı kişilerin özellikle tutuklanmalarını sağlama ve onların tahliye taleplerini geri çevirme niyetinin yatması imkânsız..
21 hakimin büyük çoğunluğu, önceden bu mahkemelerde göreve başladığına göre, bu hakimlerin Ergenekon davasında subjektif kararlar alma ihtimalleri zayıf.
Ama ya son üç hakim?
Onlar, büyük tartışmalardan sonra, HSYK içindeki bazı üyelerin, Ergenekon sanıkları ile görüşmelerinden sonra atamaları yapılan hakimler.
O zaman bizim de şüphe etme hakkımız doğuyor.
Soruyoruz, 21 hakimin reddettiği tahliye talepleri, niye yeni atanan 3 hakim tarafından kabul ediliyor?
HSYK yetkilileri bu tesadüfü izah ederlerse, sevinirim.
ÖrneğinKadir Özbek Beyefendi, bugün kendisine lâyık görülen ödülü almak üzere, İstanbul’a geliyor.
Buyursun bir izah etsin, bu tesadüfün arkasında yatan gerçeği?..

VAKİT