2003te Tezkere Geçseydi Ne Olacaktı?

Hilmi Özkök, 2003'te ABD İle yapılan mutabakatın içeriğini açıkladı: "4-5 tugayla Irak'a girip tampon bölge kuracaktık!"

Ergenekon davasındaki ifadesiyle gündeme damgasını vuran eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, 1 Mart 2003 tezkeresiyle ilgili bilinmeyenleri anlattı. Özkök, ilk kez ABD ile yapılan 'mutabakat muhtırası'nın içeriğini de açıkladı.

STAR Gazetesinin haberi:

Hilmi Özkök’ün Ergenekon davasında verdiği iki günlük ifade tamamlandı, ama yankıları daha uzun süre devam edecek gibi... Özkök, 2002’de yeni işbaşına gelmiş hükümete karşı muhtıra verme konusunu ‘bir beyin fırtınası çerçevesinde’ dile getiren komuta heyeti üyesinin, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman olduğunu açıkladı mahkemede. Yalman buna “Hatırlamıyorum” açıklamasıyla yanıt verdi. Özkök ise “Öyle şeyler unutulmaz, ben hatırlıyorum” diyerek tanıklığına sahip çıktı. Ancak Özkök ile Yalman’ın o dönemde ihtilafa düştüğü tek konu muhtıra olmayabilir.  

‘Wolfowitz’in baskı yapın dediğini söylemedim’ 

Özkök, Radikal Gazetesi'nden Murat Yetkin'e “Ben mahkemede Wolfowitz’in bana hükümete baskı yapın dediğini söylemedim. Wolfowitz’in 1 Mart tezkeresinin Meclis’ten geçmemesinin ardından verdiği bir demeçte, Türk ordusunun iyi liderlik gösteremediği eleştirisinden söz ettim. Bu durum tutanaktan ortaya çıkar; herhalde iş yoğunluğu birbiriyle nöbetleşe haber yazıp sonra birleştiren muhabirler o şekilde aktarmıştır diye düşünüyorum. Sanki ben ABD yetkilileri ile böyle bir diyaloğa girmişim gibi bir izlenim çıkıyor; bu doğru değil. O dönem Wolfowitz ile de başka ABD yetkilileri ile de görüştüm, ancak ne Wolfowitz ne de ABD’li askeri bir yetkiliden bana hükümete baskı yapmamız yolunda bir şey söylenmedi, ben de mahkemede böyle söylemedim” dedi.

‘Askerde fikir birliği yok denmesi gidişatı etkiledi’ 

Milliyet Gazetesi'nden Fikret Bila’ya “Asker rahatsız” açıklamasını (AK Parti grup toplantısının yapıldığı 26 şubat 2003 günü, 28 şubat MGK’sından iki gün önce) Aytaç Yalman’ın yaptığı, Amerikalılar tarafından neredeyse yüzde 100 kesinmiş gibi her yerde söyleniyordu. Özkök bununla ilgili soruya,“Tezkere Meclis’te çoğunluğun oyunu almasına karşın nispet yönünden yetersiz kaldığı için geçmedi. İktidar partisi grup kararı alsaydı çıkardı. Bila’ya söylenen sözün kime ait olduğunu söylemek bana düşmez. Kuzey Irak’ta küçük bir ayrıntı sayılabilecek bir konu öne çıkarılmıştır. Ama orada (askerde) fikir birliği yok denmesi gidişi etkilemiştir. Onları artık kim söylemişse, söylenmemeliydi.” 

'Hükümet üyeleri bana askerin arasındaki fikir ayrılığı nedeniyle tezkerenin geçemediğini söyledi'

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin üst kademesinde tezkere konusunda da fikir ayrılığı olduğunu da söyleyen Özkök, şu ifadeleri kullandı: “Tabii farklı görüşler, ters görüşler, hatta zıt görüşler vardı. Ama ifadede de söylediğim gibi sonunda komutanın kararı geçerlidir. Ben dinlerdim. Hatta daha sonra bazı arkadaşlar gelip ‘Nasıl sabrediyorsunuz?’ demişlerdir. Burada önemli bir nokta daha var. Komuta heyeti olarak konuşurken ast üst ilişkisi var. Ama MGK’da konuşurken biz asker üyeler olarak da eşit konumdayız, Jandarma Komutanı (o dönem şener Eruygur) dahil. Kararın hükümete ait olması doğaldır. Daha sonra bazı hükümet üyeleri bana, MGK’da da olabilir, askerin görüş birliği içinde olmamasının kendilerini etkilediğini grup kararı almadıklarını, aksi halde tezkerenin geçmiş olacağını ifade etmişlerdir.” 

Özkök tezkerenin kabul edilmiş olmasını tercih edeceğini daha önce de Hürriyet Gazetesi'nden Ertuğrul Özkök (31 Mayıs 2007) ve Milliyet Gazetesi'nden Fikret Bila'ya (19 Mayıs 2011) söylemişti. Tezkere geçse Kürt sorunu açısından durumun farklı olacağını daha sonra Başbakan Tayyip Erdoğan da ifade etmişti. 

Peki, tezkere geçseydi ne olacaktı? Özkök bu soruya şu yanıtı veriyor: 

“Çok farklı olurdu. ABD ile çok güzel bir ‘Mutabakat Muhtırası’ hazırlamıştık. Pürüzler küçük ayrıntılardaydı. Herkes işin parasal boyutuna bakıyordu, ama para o kadar önem taşımıyordu; güvenlik ve idare boyutunda çok avantajlı olacaktık. Tezkere geçseydi Irak’a çok miktarda yani 4-5 tugay (20-25 bin asker) Irak topraklarına girecekti. Zaten Özel Kuvvetlerimiz oradaydı, onlar da takviye edilecekti. Sınır boyunca, özellikle geçiş alanlarında tampon bölge kurulacaktı. Ve uzun süre orada kalacaktık. Hem geçişler kontrol altında olacak, hem de gerektiğinde harekâtı oradan sürdürecektik. Kürt meselesi ayrı bir konudur, ancak PKK konusunda bugünden çok daha avantajlı konumda olacağımızı söyleyebilirim. Tezkere geçmeyince, anlaşma da imzalanamadı.”

 

Haber Haberleri

Mehmet Görmez’den Riyad’daki festival görüntülerine tepki: İslam'ın değerlerine saldırı
Bağdat'taki rehabilitasyon merkezinde 5 bine yakın uyuşturucu bağımlısı tedavi görüyor
Gazze'de 6 ay bombardıman altında yaşayan Salhiya: Bir ayağımız ahirette, bir ayağımız dünyadaydı
Sokak röportajı saçmalığına ne zaman son verilecek?
Özgür Özel hakkındaki "Cumhurbaşkanına hakaret" ve "iftira" soruşturmasında ''yetkisizlik'' kararı