2002’de, 2007’de aynı, bugün aynı itiraz!

Ali İhsan Karahasanoğlu

2002 seçimlerinden hemen sonra, ne diyordu CHP ve onun yalakası kartel gazeteleri? Ve dahi kartel gazetelerindeki halkçı geçinen despot yazarlar?..

 “Seçmenin hemen hemen yarısı, Meclis dışında kalmıştır. Her iki seçmenden birisinin TBMM’de temsil edilmediği bir parlamentonun Anayasa değişikliği yapması, etik değildir. Anayasa değişikliğini, bu geçiş döneminden sonraki Meclis’in yapması gerekir!”
Sanki sonraki Meclis’in değişiklik yapmasına izin vereceklermiş gibi, nasıl da babacan açıklamalar yapıyorlardı!
2002 seçimlerinden taa 2007 yılına kadar, ufak tefek değişikliklerle idare edildi.
Anayasa’yı değiştirmek için gerekli milletvekili sayısına, tek başına sahip olan AKParti, itirazlara bir anlamda kulak verdi ve ciddi bir Anayasa değişikliğine gitmedi.
Geldik 2007 ortasına.. Anayasa gereği, Cumhurbaşkanı seçimi yapılacak..
Tek başına Anayasa’yı değiştirecek milletvekiline sahip partinin Anayasa değişikliği yapmasına itiraz ettiler ve yaptırtmadılar ya...
Oradan aldıkları cesaretle, bu sefer de Cumhurbaşkanı seçimine itiraz ettiler: “Seçim döneminin bitmesine şurada 6 ay kalmış. Artık bu Meclis ömrünü tamamlamıştır. Ömrünü tamamlamış bir Meclis’e Cumhurbaşkanı seçimi yaptırmak yanlıştır. Bu Meclis, Cumhurbaşkanı seçemez!”
Yaptıkları itiraza rağmen Cumhurbaşkanlığı seçimi süreci başlayınca, 27 Nisan muhtırasını verdirdiler. Yetmedi, 367 kararı ile engellemede bulundular.
Arkasından 367 ile ilgili Anayasa Mahkemesi kararının çözümsüzlüğünü düzeltmek için, Anayasa değişikliği gündeme geldi.
Yollara döküldüler..
“TBMM’nin önünde geceler, bu değişikliği yine yaptırmayız” dediler. “Değişikliği yapsanız bile, Çankaya’nın yollarına oturur, seçtiğiniz kişiyi Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturtmayız” dediler..
Medyadaki yalakalar da, “Canım şunun şurasında milletvekili seçimlerine 5 ay kalmış. Seçimlerde tepetaklak olacağınızı bildiğiniz için mi, alelacele Cumhurbaşkanı seçimi yapmak istiyorsunuz.Devlete dayatma yapılmaz” mavalları okudular..
Sonra ne oldu? 22 Temmuz’da milletvekili seçimleri yenilendi.
Hani deniliyordu ya; “Bu Meclis artık ömrünü tamamlamıştır. Anayasa değişikliği yapamaz.”
Hani deniliyordu ya; “Bu Meclis, halkın tamamını temsil etmiyor. Seçmenin yarısı, Meclis dışındaki partileri tercih etmişti. Bu Meclis’in Anayasa değişikliği yapması demokratik olmaz!”
Buyurun, 22 Temmuz milletvekili seçimleri sonucu...
Halkın % 90’ına yakın bir kısmı, artık TBMM’de temsil ediliyor mu? Ediliyor.
Yani demokratiklik konusunda bir sorun yok; değil mi? Yok.
Peki, ömrünü tamamlama gibi bir sıkıntı var mı?
Yoo.. Daha TBMM’nin yenilenmesine, seçim döneminin 4 yıla inmesini dikkate alsak bile, bugün için 2 yıla yakın bir süre var.
Meclis’in ömrünü tamamladığını da söylemek mümkün değil.
O zaman, Anayasa değişikliğini, bu Meclis’in yapmaması için bir sebeb var mı? (Öncesinde de yoktu ama, o gerekçelerin ortadan kalktığını ifade için bu soruyu yöneltiyorum.)
Tabiî ki yok. Mantıklı düşünenler için yok...
Ya CHP için? Ya CHP’nin dümen suyundaki yalaka gazeteciler için?
Onlar için yine sorun var...
CHPGenel Başkanı çıkmış, yine aynı hikâyeleri okuyor.
“Ömrünü tamamlamış Meclis”ten bahsediyor. “Bu Meclis’in Anayasa değişikliği yapamayacağı”ndan söz ediyor. Hikâyeler aynı.. Gerekçeler aynı. Mavallar birebir aynı..
Kartel gazetelerinin köşelerini tutan yalakalarda da, cümleler aynı.
TBMM’ye dayatılmak istenen elbise aynı.. Anayasa değişikliği için uzlaşmak gerekli imiş de.. İktidar her istediğini Anayasa değişikliği ile gerçekleştiremezmiş de..
Ulan köftehorlar, siyasi iktidar, “her istediğini” mi Anayasa’ya koymak istiyor?
“HSYK, 1961 Anayasası’nda nasıl düzenlenmiş ise, onu Anayasa’ya koyacağız” diyor. Bu; “siyasi iktidarın her istediğini yapması” mıdır?
Siyasi iktidar, “ABülkelerinde Anayasa Mahkemesi’nin yapısı nasıl ise, aynısını yapacağız” diyor.
Bu teklif, siyasi iktidarın, “kendi kafasına göre Anayasa değişikliği yapması” mı oluyor!
Söyleyin köftehorlar; “AB’deki düzenlemeleri de, AK Parti mi yapmıştır yoksa?”

VAKİT