Yılmaz Bilgen / Haksöz Haber
Esed Ordusunda bir kontrol noktası nöbetinden kaçarak muhaliflere sığınan 24 yaşındaki Muhammet ve 25 yaşındaki Süleyman şu an Halep yakınlarında bulunan ve önemli cephelerden biri olan havaalanında (Mataar) Esed güçlerine karşı mücadele vermekteler.
Katıldıkları grup içerisinde kısa sürede kendilerini kabul ettiren Halep’li Muhammet ve Dera’lı Yusuf’la havaalanına yakın bir yerde bulunan karargahlarında tanışma ve konuşma fırsatı bulduk.
“Kendi halkımızı öldürmeyi aklımızdan bile geçirmedik” diyor her iki askerde. “Şayet mecbur bırakılsaydık da üstlerimizi öldürüp kendi hayatımızdan da vazgeçecektik” diye de ekliyorlar.
“Sünni olduğumuz için Esed Ordusu’nda hiç bir zaman güvenilmeyen kişiler arasındaydık. Ancak en küçük bir şüphe bizim tüm Tugay huzurunda vahşice infaz edilmemiz demekti. İnanın bizim durumumuzda binlerce asker var. Kaçmak ve bu vahşete ortak olmak istemiyorlar. Fırsatını bulan az sayıda kardeşimizde zaten kaçıyor. Kontroller ve emniyet çok sıkı. Kaçma teşebbüsünde bulunup işkence edilerek öldürülen bir çok olaya tanıklık ettik.
Sabrettik ve hep dua ettik Allah’a bizi bu durumdan kurtar diye. Sonunda Rabbimiz duamıza icabet etti ve biz adeta yeniden doğduk. Orada gördüklerimiz yaşadıklarımız gerçekten tam bir kabustu..
Bizim halkımız kendi ordusu tarafından acımasızca katlediliyor ve biz hiç bir şey yapamadan bunu izliyorduk. Hem de içlerinde kalarak.
Ailelerimiz bir an önce kaçmamızı istiyor ancak yakalanmamızdan da korkuyorlardı. Bir gece vakti kararımızı verdik. Bize en yakın muhalif kontrol noktasına teslim olduk. Onlarda bizi memleketlerimize yolladılar. Ailelerimizle kısa bir hasret giderme döneminden sonrada muhaliflere katıldık.”
Sohbetimiz esnasında Dera’lı Yusuf’un dile getirdiği bazı endişeler son derece dikkat çekiciydi. Şöyle diyordu bu genç Mücahit:
“Esed Ordusunda ölseydik Allah’a nasıl hesap verecektik bilmiyorum. Bunu düşünmek bile bir kabustu. Ama bu durum oldukça yakınımızda ve her an gerçek olabilecek bir ihtimaldi. Şu an ise ölmek ve ‘Şehit’lerle yazılmak için en önde koşmaktan zerre kadar tereddüt etmiyoruz.
Biliyoruz ki şimdi iyinin ve güzelin yanındayız. Güçsüzlerin, çocukların, kadınların katili olan bir ahlaksız diktatöre karşı ‘HAK’ mücadelesi veriyoruz. Varsın ölümümüz bu yolda olsun diyoruz.
Orada belirli bir maaşımız vardı şimdi ise ecrini Allah’tan beklediğimiz bir mücadelemiz...
Bizi o zorluklardan bu günlere çıkaran Rabbimize daima hamdediyoruz. Dualarımızda ise bizim gibi düşünüp Ordudan kaçmak için fırsat kollayan kardeşlerimiz var...