Ergenekon sanıkları, suçlarını bildikleri için, verilecek cezaları da biliyorlar.
Onun için de, davayı mümkün olduğunca uzatmaya çalışıyorlar.
Davada gelinen nokta, son savunmaların alınması..
Mahkeme her sanık için 2 saatlik son savunma süresi vermiş.
2 saat yeter mi?
Yeter mi yetmez mi konusuna, 2 saatlik süre içinde hangi savunmayı yaptıklarına bakarak karar verebiliriz.
Buyrun bakalım..
Dün sıra Tuncay Özkan’da imiş.
Hani “CHP’ye belgesel filmi çekeceğim” deyip, trilyonları cebellezi eden.. Sonrasında da “Biz belgeseli çektik verdik, CHP yayınlamıyor” diye kıvırtan... Ama belgeselin ikinci nüshasını da bir türlü sunamayan uyanık Özkan..
Trilyonlarca liralık SGK primini, vergi borcunu ödemeyen, o hali ile kanalı satan vergi borçlusu Özkan..
Bakalım ne savunma yapmış, 2 saatlik süresinde..
Yaptığı savunmaya bakalım ki, daha fazla süreye ihtiyaç var mı, o konuda da bir kanaate ulaşalım..
“Benim MİT kitabımı tezinde referans veren Hakan Fidan MİT müsteşarı oldu, ben o kitabı yazdığım belgelerle burada suçlanıyorum” diye sazı almış eline..
Suçlamalarla, ne ilgisi var ise?
“İlkokul öğretmeni”nden devam etmiş, Ergenekon sanığı Özkan.. Meğerse ilkokul öğretmeni sormuş Özkan’a, “Büyüyünce ne olacaksın?” diye..
Özkan ne cevap vermiş, bilin bakalım..
“Gazeteci!”
Eeee?
Ne yapalım şimdi?
Mahkeme heyeti, Tuncay Özkan’ın hayat hikayesini mi dinleyecek? Hayat hikayesi ile mi beraat kararı verecek?
Farzedelim, ilkokul öğretmeni, Tuncay Özkan’a sormasaydı, “Sen büyüdüğünde ne olacaksın” diye..
O zaman mahkumiyeti haketmiş mi olacaktı, Özkan!
Mesela bana hiç kimse sormadı: “Büyüyünce ne olacaksın” diye..
O zaman ben kafadan mahkum muyum?
Görüyorsunuz işte, “iddialar”la ilgili, “derin yapı” ile ilgili tek açıklama yok, Tuncay Özkan’da..
Uyanıklık ise, hayali belgeselleri CHP’ye 4 trilyona satmadaki gibi ustaca..
“Mahkeme heyeti büyük ihtimalle dindar kişilerdir” diye düşünüyor Tuncay Özkan..
Veee.
Yıllarca etmediği küfrü bırakmadığı Erbakan Hoca’yı, şimdi kendisine şahit kılıyor:
“Erbakan’la ayrı dünya görüşlerimiz var, ancak yıllardır görüşürdük. Avukatı Salih Çelen’i bana da Doğu Perinçek’e de gönderdi. ‘Bunlar satılmış, dualarım sizinle’ diyordu” ifadeleri ile..
Arşivlerden çıkarıp, gösterelim mi, Tuncay Özkan’a..
Erbakan Hoca’ya neler dediğini..
Hangi aşağılık cümlelerle hakaret ettiğini..
Erbakan Hoca da öyle bir söz söylemez ama.. Velev ki söyledi.. Peki sen ne yaptın Tuncay efendi?
“Geçmiş yıllarda size çok ağır küfürler etmiştim. Özür dilerim” dedin mi?
Demedin..
O zaman, o yalanı niye atıyorsun?
O büyük insanı, niye istismar etmeye kalkıyorsun?
Yandaşları, Tuncay Özkan’ın savunmasını aktarırken, “Özkan, hakkındaki iddialara tek tek cevap verdi” diye haberleştirmişler..
Sanki iddianamede, “Erbakan Hoca, Tuncay Özkan için olumsuz kanaat bildirmişti. Dolayısı ile cezalandırılması kamu adına talep olunur” diye bir ifade var!
Böyle bir ifade olmadığına göre, Tuncay Özkan hakkında, Erbakan Hoca’nın kendisine “dua” ettiği gerekçesi ile beraat kararı mı verilecek?
Bunu mu istiyor, Tuncay efendi!
Bir hikaye daha anlatıyor Özkan: “Mitingler, Türkiye demokrasi tarihine geçecek olgunlukta gerçekleşti. Hiç kimsenin burnu kanamadı, hiçbir taşkınlık yapılmadı.. O mitinglerde bir kadını rahatsız ettilerse beni yargılayın.. Mitingin ardından o dönem AKP İstanbul İl Başkanı olan Mehmet Müezzinoğlu, ‘Bu kadar kişi AKP binasının önünden geçti, kimse bir taş atmadı’ diyerek bana teşekkür etti..”
Yalanın bu kadarına da pes.
Sen değil misin, “AK Parti, cumhurbaşkanı seçmekte ısrarcı olursa, o cumhurbaşkanı Çankaya’ya çıkamaz. Yolda bir kaza olur” diyen hokkabaz!
Bu tehdidi, hem de devletin en tepesindeki kişiye yönelik bu tehdidi yapan sen değil miydin?
Şimdi iyilik meleği mi oldun?
Gözlerimizi yaşartmaya mı soyundun?
Diğer bölümlerde de, Tuncay efendinin tek somut savunma ifadesi yok..
Hepsi hikayeden ibaret..
Dolayısı ile, 2 saate ilave edilecek süre yok, aslında boşuna yorulmamak için, 2 dakikaya indirme ihtiyacı var..
Kamuoyu, bu hokkabazlarla daha fazla meşgul edilmesin diye..
YENİ AKİT