Hamza Türkmen’in sunumunda öne çıkan tespitler şunlar oldu:
‘’Hayatın her alanında vahiy merkezli bir anlayışın gerekliliği ve pratik açılımları üzerinde durmalıyız.
Müslümanların, tarihsel süreçte vahiy merkezli anlayışı uygulama nimetini kaybedince sömürgeci emperyalist Batı sistemine mağlup olundu. Batılı liberal, faşist ve sosyalist güçlerin de oluruyla coğrafyalarımızda cumhuriyet, krallık, şahlık, emirlik, sultanlık adları altında vesayetçi ve işbirlikçi ulusal/milli devletler kuruldu.
Bu işbirlikçi ve vesayetçi yönetimlerden kurtulmak için Müslümanların bazı yollar denedi:
- Direniş ve Kurtuluş Savaşı Deneyimleri: 23 Nisan 1920 Hilafetin kurtarılması çağrısı-11 Ekim Türkiye Mudanya Kurtuluş Mutabakatı, 1987 yılında Filistin’de kurulan İslami Direniş Hareketi HAMAS’ın başarısı 2005’de Gazze’nin işgalden kurtarılması, 2006 Parlamento başarısı. 2021 Afganistan Taliban Direnişinin ülke içinde gerçekleştirdiği kitlesel ve fiili mücadele ile müstevlileri kaçırması ve işbirlikçi rejimleri yıkması.
- Ulusal sistem içinde vesayetten kurtulma çabası: Sistem içi iktidar gücünü ele geçirerek siyasi ve hukuki özgürlüğe yönelmeye çalışmak. Suudi Arabistan’da 1964-1975 yılları arasında krallık yapan Faysal bin Abdülaziz ve 2000’li yılların ilk on yılında Başbakanlık yapan Recep Tayyip Erdoğan’ın AK Partiye “doğal liderlik” yaptığı değişim hamleleri buna örnek verilebilir.
- Devrimci yolla diktatörü devirme ve iktidar süreci: 1979 İran Devrimi ve 1989 Sudan Devrimi, 14 Ocak 2011 Tunus Devrimi, 17 Şubat 2011 Libya Devrimi
- Bileşenlerden oluşan ayaklanma, ekmek – onur – demokrasi istemi/Arap Baharı: 2010 yılının sonunda Tunus’ta başlayan Ortadoğu intifadaları/Arap Baharı. Bu hareket yakaladığı kitlesel desteğe rağmen fiili sonuç itibarıyla başarısız oldu. Bu hareket hem diktatörlük rejimlerini yıkmaya hem de global sistem içinde alan açmaya çalışmıştı
- Hilafet kurma mücadelesi: Hilafetin ilan edilmesiyle işlerin hal yoluna gireceğini düşünen küresel cihad yanlısı el-Kaide sonrasında da (IŞİD) tarzı şiddete dayanan yaklaşımlar ile acilci beklentiler oluşturan (Hizbutahrir)’in barışçıl yaklaşımları.
İktidarın ele alınmasında bütünsel başarı sağlanan iki alan: 1979 İran Devrim Süreci ve 2021 Afganistan’daki rejim değişikliği mukayeseli olarak 7 maddede ele alınmalı:
1) Taliban, 2021 tarihinde sağlanan bağımsızlıktan sonra kökü dış ilişkilere dayanan bazı marjinal kalkışma hareketlerine rağmen kabileci çekişmeleri aşan bir öncülük ve kapsayıcılık oluşturmuştur. 1979 İran Devrimi sırasında ise devrimin ideolojik bileşenleri arasında bir mutabakat oluşturmak yerine kanlı bir rekabet olmuştur.
2) 1979 İran Devrimi Resulullah’ın (s.a.v) ilk İslam Devriminden sonra kopuk tarih anlayışı içerisinde kendini İkinci İslam Devrimi olarak ilan eden abartılar taşımıştı. Tüm İslami hareketlere model olduklarını sürekli işlemişlerdi. Afganistan direnişi ise zaferini abartmadı. Kendilerini bir model olarak sunmadılar.
3) Afganistan’da tüm imkansızlıklara rağmen kazanılan görkemli zafer halkı Müslim olan birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de modernist veya dindar garbzedeler tarafından komployla izah edildi. Komplocu yaklaşıma göre A.B.D aslında taktik geri çekilme yapmıştı. - - - Aynı komplocu izahlar İran Devrimi döneminde de sağcı-muhafazakar ve mukaddesatçı kesimin önde gelenleri tarafından yapılmıştı.
4) Taliban, Afganistan ulus ifadesini içselleştirmezken İran’da ise Devrimden sonra biat edilmesi beklenen devlet İslami ve ulusal olarak takdim edilmişti.
5) Taliban Kabil’i ele geçirdikten sonra 42 yıllık savaşın bittiğini ama asıl imtihanın şimdi başladığını ve insanların ihtiyaçlarını karşılamak ve problemlerini çözüp onlara hizmet etmekle sorumlu olduklarını ilan etti. Bu tarz açıklamalar Resulullah’ın (sav) açıklamalarını hatırlatıyor ve ıslah ve tecdid konusuna açık olacaklarını gösteriyordu. Bu açıklama daha önceden hazırlanmış istişari bir çalışmayı çağrıştırıyordu. İran Devriminde ise sonraki safhayla ilgili önceden yapılmış istişari bir hazırlığın olmadığı intikamcı yaklaşım ve beyanlardan anlaşılıyordu.
6) İran Devrimi başarısından sonra şeriatın uygulanması çabalarında tesettür ve zina suçu ile ilgili tedriciliği gözeten değil cezalandırmayı önceleyen arkaik bir tutum öne çıkmıştı. Afganistan’daki rejim değişiminde ise bugüne kadar ki kamuoyuna yansıyan bilgilere göre tesettür konusunda olsun uygulama açısından örfi yaklaşımların tedrici olarak elden geçirilip ıslah edileceği izlenimi belirginleşmektedir.
7) İran’da Cumhuriyet ile birlikte tek yetkili rehberiyet –imamet varken Afganistan’da emirlik ve şura mekanizması gündeme getirildi.
İslami hareketlerin Müslüman kitleleri Vahiy Ümmeti diriliğine ulaştıracak ödevi yerine getirmeden yapacakları aceleci hamlelerin zaaflarını yaşamamayı sürekli gündemde tutmamız gerekir’’
Program sorulan bazı soruların cevaplanmasının ardından sonlandırıldı.