“15 Temmuz'un Hayırlı Sonuçları”

İstanbul Düşünce Vakfı'nın Yenikapı Mitingi'nden sonra yaptırdığı “15 Temmuz’da nasıl değiştik?” başlıklı araştırmasını inceleyen Cengiz Alğan, 15-16 Temmuz'daki darbe kalkışmasının “hayırlı” sonuçlarına dikkat çekiyor.

15 Temmuz'un Hayırlı Sonuçları (05.09.2016)

Cengiz Alğan / Serbestiyet

15 Temmuz’un elbette çok ağır sonuçları oldu. Her şeyden önce can kayıpları ve yaralılar en ağır sonuçlardan. Ekonomik yönden de büyük kayıplar yaşadık, sosyal ve psikolojik yönden de. Toplum büyük bir travma geçirdi ve henüz bunun sonuçlarının nerelere kadar vardığını bilemiyoruz. Çünkü giderek dozu düşse de hala teyakkuz halindeyiz. Üstelik terör saldırıları, darbe sonrası rahat bir nefes almamıza bile izin vermeden son hızıyla devam ediyor. Toplum hala diken üstünde.

Ancak bardağın dolu tarafına bakarsak, çok sayıda ‘hayırlı’ sonuç da ortaya çıktı. Öncelikle, darbenin sadece yenilmiş olması değil, halk tarafından yenilmiş olması toplumda büyük bir özgüven yarattı. Arap Baharı rüzgârlarının tersine dönmesiyle, Tunus’tan Ukrayna’ya kadar olan hat üzerinde uygulanan yukarıdan baskı, bir tek Türkiye halkasında kırılmış oldu. Bu ise hem Türkiye halkına hem de diğer Ortadoğu halklarına umut aşıladı. Hatta kimi Latin Amerika ülkelerine örnek oluşturdu. Arjantin’in ardından Brezilya’da da bir yargı darbesiyle lider devrildi ama sokağa dökülenler (şimdilik az sayıda olsalar da) Türkiye bayrakları da taşıyor. Sıranın kendisine gelmekte olduğunu sezen Venezüella Devlet Başkanı Maduro, darbeye kalkışacak olanları “Erdoğan’ın yaptıkları benim yapacaklarımın yanında bebek oyuncağı gibi kalır” diyerek uyardı.

Türkiye, darbeyi yenmekle kalmadı, arkasından gelen terör saldırıları ve Batı başkentlerinden gelen basınca rağmen çok hızla toparlandı. Kurmay kadrosunun neredeyse yarısı tutuklanmış, felç olduğu düşünülen ordusuyla Suriye’de operasyona girişti ve çok kısa sürede sınırlarındaki DAEŞ tehdidini, hem de pek az kayıp vererek savuşturdu. Operasyon son hızıyla devam ediyor.

Başarısız darbe girişiminin içerideki somut pozitif sonuçları kamuoyu araştırmalarında da çok net görülebiliyor. 15 Temmuz sonrası pek çok araştırma yayınlandı. Özellikle “demokrasi nöbetleri” sonrası yayınlanan araştırmaların çoğunda birbirine yakın sonuçlar çıkıyor. Bunlardan İstanbul Düşünce Vakfı’nın yaptırdığı ve 7 Ağustos mitingi sonrasını da kapsayan “15 Temmuz’da nasıl değiştik?” başlıklı araştırmadan bazı sonuçları buraya alarak, darbe girişiminin ‘hayırlı’ sonuçlarına dikkat çekmek istiyorum.

İlk sırada sivil siyasete ve demokrasiye sahip çıkma bilincinin yüksekliği görülüyor. İlk gece ve sonrasındaki nöbetlere katılımdaki motivasyonun nedenleri sorulan katılımcıların cevapları şu şekilde:

Millet iradesine sahip çıkmak ve darbe tehlikelerine karşı önlem almak (% 93), darbeye karşı çıkmak ve demokrasiyi sahiplenmek (% 93), FETÖ ve dış güçlerin oyunlarına dur demek (%92), Cumhurbaşkanı ile seçilmiş hükümete destek vermek (%89).

Darbe girişiminin nedenleri sorulduğunda ilk sırada ABD ve NATO’nun darbeleri teşvik ettiği/desteklediği inancı geliyor (%91). Fakat daha önemlisi, %82’lik bir kesim, FETÖ’ye karşı 1980 yılından beri gelen hükümetlerin ‘tedbirsiz ve iyimser’ yaklaşımını sorguluyor. Yani FETÖ konusunda bir konsensüs var. TSK'nın darbeci geçmişi ve toplum karşıtı aldığı pozisyon-vesayetçi karakterini sebep gösterenlerin oranı da %80. Bu konuda da yükselen bir bilinç söz konusu. Toplumda en güvenilir kurumlar anketlerinde daima ilk sıraya yerleşen ordunun darbeci karakteri artık iyice anlaşılmış diyebiliriz.

Ayrıca, emniyeti FETÖ'den arındırma çalışmaları (%96), orduyu FETÖ'den arındırma çalışmaları (%96), ordunun yeniden yapılandırılmasına (%91) destek de çok yüksek. Askeri liselerin kapatılması ve harp okullarının tüm kesimlere açılması (%83), emir-komuta ve terfi tayin işlerinin sivilleşmesi (%80), orduya ait işletmelerin bakanlığa devredilmesi (%78), Genelkurmay ve MİT'in Cumhurbaşkanlığı'na bağlanmak istenmesi (%78), askerin sivil otorite altına alınması (%78) gibi tedbirler konusunda büyük bir halk desteği ön plana çıkıyor. Asker-sivil ilişkilerinin daha normale doğru gideceği inancı da %90 civarı kabul görüyor. Bu rakamlar toplumdaki sivilleşme arzusunun apaçık göstergeleri olarak okunabilir.

Darbe girişiminin toplumda ortaya çıkardığı değişimler de sorulan sorular arasında. En göze çarpan olgu %96 ile ‘toplumdaki ayrışmaların azaldığı’na duyulan inanç. Araştırmanın Yenikapı Mitingi sonrası yapılmış olmasının büyük etkisi olmalı. O mitinge muhalefet liderlerinin yanı sıra, farklı kesimlerden çok sayıda kanaat önderinin katılması ve verilen birlik görüntüsü bu duygunun yayılmasında etkili olmuş olmalı.

(Bir parantez açarsak; bu sonuçtan en büyük dersi çıkarması gereken kişi CHP lideri Kılıçdaroğlu olmalı. Kendisine düzenlenen suikast girişimi sonrası bile soğukkanlılığını koruyup birlik ruhunu devam ettiren Kılıçdaroğlu, partisinin bir kanadından gelen basınçla yönünü yine değiştirdi. 15 Temmuz öncesinin “kaçak saray” edebiyatına dönüverdi. Oysa ayrışmaya son veren görüntü onun da prestijini arttırmıştı (duyulan güven %22’den 30’a çıkmış). Eski patikadan devam ederse hem prestij kaybedecek, hem de iradesi dışında basınçlarla istendiği an çark ettirilebildiği kanıtlanmış olacak. Her durumda kendisi zararlı çıkacak).

Bu soruya verilen cevaplar arasında millet iradesinin üstünlüğünün korunduğu (%97), Türkiye'de demokrasiye olan bağlılık inancının dünyaya gösterildiği (%96), hak ve özgürlüklere ilginin arttığı (%94) gibi konulardaki çok yüksek oranlar da sivil toplum açısından umut verici.

Çok önemli sonuçlardan biri de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a olan güvenin zirveye tırmanmış olması (%86). Darbenin zeminini hazırlayan en önemli siyasi argümanlardan biri Erdoğan’ın ‘diktatör’ olduğu idi. Şimdi bu argüman yıkılmış, en azından önemli bir taban kaybetmiş görünüyor.

Darbeye çok net biçimde karşı çıkan Bahçeli’ye güven %47’den 70’e çıkarken, kendisi netçe karşı çıkmayıp üstüne bir de sokağa çıkanları “IŞİD’çi çeteler” diye niteleyen Demirtaş’a güven %57’den 36’ya düşmüş. Demek ki darbeyi sokakta bizzat durduran toplum kesimleri, siyasi liderlerin notunu da çoktan vermiş. Nitekim AK Parti oyları %55’lere fırlamışken, HDP oyları %6’lara (kimi anketlerde %8) gerilemiş durumda.

Özetle, toplum asker başta olmak üzere, her türlü vesayete ve siyaset dışı girişimlere çok yüksek oranlarda karşı çıkıyor. Sivil siyasetin eli olabilecek en üst seviyede güçlenmiş durumda. Darbeye karşı net olan kazanıyor, ikircikliler siliniyor. PKK hızla taban kaybediyor. Demokrasiye, hak ve özgürlüklere ilgi artıyor. 15 Temmuz gecesi kaybettiklerimiz var ama kazandıklarımız çok daha büyük ve kalıcı görünüyor.

Yorum Analiz Haberleri

Sosyal medyanın aptallaştırdığı insan modeli
Dünyevileşme ve yalnızlık
Cuma hutbelerindeki prangalar kırılsın
Batı destekli spor projeleri neye hizmet ediyor?
Kemalizm’e has bu Laiklik Fransa’da bile yok!