15 Temmuz’un Ardından Sokağın Dilini Doğru Okumak

Yazısında 15 Temmuz’un birinci yıldönümünü değerlendiren Kemal Öztürk, CHP’nin Maltepe mitingi ile Şehitler Köprüsü yürüyüşüne katılan kitleleri karşılaştırarak “sokağın dili”ne kulak kabartmanın önemini vurguluyor.

Kılıçdaroğlu’nun “Adalet Yürüyüşü” ve CHP’nin Maltepe mitingini değerlendiren ve aşağılayıcı, itham edici yorumların adil olmadığını belirten Kemal Öztürk şu saptamalarda bulunuyor:

“Aynı şekilde 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ndeki mahşeri kalabalığın da iyi okunması lazım. Oradaki kalabalığın içinde gidişattan rahatsız olanlar da vardı…

‘Bu geceye katılımı devlet memurları için zorunlu tuttular’ yönündeki haberleri çok ucuza kaçan taktikler olarak görüyorum. O kalabalığın içine girselerdi, onlarla beraber yürüselerdi, orada memurun değil, milletin ana damarını göreceklerdi. Ha bu arada işgüzar bürokratlar ‘katılın’ diye mesaj atmış mıdır? Olabilir tabi. Ancak bunu genele teşmil etmek büyük hata.

Aynı şekilde CHP mitingini ‘kalabalık değildi, taşıma kalabalıktı’ diyerek küçümsemek de bir hatadır.

Buradan şuna geleceğim:

Genelleme yapmak, toptan reddetmek, toptan kabul etmek, kategorik olarak bir şeye karşı çıkmak en büyük hatamız. Bu sokağı, yani milletin dilini anlamamaktır.

15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ndeki kalabalığı görüp, ‘yaptığımız her şeyden memnun bu halk’ diye okumak da, Maltepe mitingine bakıp, ‘örtülü darbe tezi destek buldu’ diye yorumlamak da hatadır.”

Kemal Öztürk’ün bugünkü Yeni Şafak’ta (18 Temmuz 2017) yayınlanan “15 Temmuz’un ardından… Sokağı okuyamamak” başlıklı yazısının konuyla ilgili kısmı şöyle:

15 Temmuz gecesinin yıl dönümünde sokaklarda çok dolaştım. O hafta birçok yerde konferans ve toplantılara katıldım.

Malatya’da panelde, Anadolu insanının olaylara bakışını gördüm. Tuzla’da, Piri Reis Üniversitesi’ndeki konferansta, akademinin olaylara bakışını anlamaya çalıştım.

Ümraniye’deki açık hava toplantısında, halkın 15 Temmuz’a tepkisini izledim.

Son olarak 15 Temmuz gecesi, uzun bir yürüyüşle, şehitler köprüsündeki mahşeri kalabalığın parçası oldum, insanları dinledim.

Televizyon programlarından, gazetedeki yazılarımdan dolayı gelen yüzlerce mesajı tek tek okudum. İnsanların yolda beni durdurup anlattıklarını not ettim.

Sonra şu kanaate vardım: Sokakta olmayan milleti anlayamaz. Sokağın dili başkadır. Birbirinden farklı mesajlar verir ama hepsi birbiriyle bağlantılıdır. Fakat nedense insanlar, kendi inandığı şeye en yakın sese kulak vermeyi tercih ediyor.

TOPTAN RED, SOKAĞI ANLAMAMAKTIR

CHP’nin yürüyüş ve sonrasındaki Maltepe mitinginde gördüğü yoğun ilginin sonucunu yanlış okuduğu kanaatindeyim. Sanki o mitinge gelenlerin hepsi, Kılıçdaroğlu ve CHP’nin FETÖ ve darbe konusunda tüm tezlerini savunuyormuş gibi yanlış okuyorlar.

Aynı şekilde 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ndeki mahşeri kalabalığın da iyi okunması lazım. Oradaki kalabalığın içinde gidişattan rahatsız olanlar da vardı.

Ama o gece ben, 15 Temmuz 2016’da sokağa inenlerin bizzat kendisini gördüm. Milletin her kesiminden insan vardı. Ve 15 Temmuz ruhunu bizzat temsil ediyorlardı.

“Bu geceye katılımı devlet memurları için zorunlu tuttular” yönündeki haberleri çok ucuza kaçan taktikler olarak görüyorum. O kalabalığın içine girselerdi, onlarla beraber yürüselerdi, orada memurun değil, milletin ana damarını göreceklerdi. Ha bu arada işgüzar bürokratlar ‘katılın’ diye mesaj atmış mıdır? Olabilir tabi. Ancak bunu genele teşmil etmek büyük hata.

Aynı şekilde CHP mitingini ‘kalabalık değildi, taşıma kalabalıktı’ diyerek küçümsemek de bir hatadır.

Buradan şuna geleceğim:

Genelleme yapmak, toptan reddetmek, toptan kabul etmek, kategorik olarak bir şeye karşı çıkmak en büyük hatamız. Bu sokağı, yani milletin dilini anlamamaktır.

15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ndeki kalabalığı görüp, ‘yaptığımız her şeyden memnun bu halk’ diye okumak da, Maltepe mitingine bakıp, ‘örtülü darbe tezi destek buldu’ diye yorumlamak da hatadır.

MİLLETİN ORTAK NOKTALARINI POLİTİZE ETMEK

Bu ülkede her kesimden insanın en önemli ortak noktası FETÖ darbesine karşı durmaktır. Yine bu ülkede her kesimden insanın diğer ortak noktası, herkesin için adaletli bir ülke istemektir.

Bu ortak noktaları politize etmek, kendi partisine yazmak hatalıdır. Bunu yapan, ne kadar yanlış yaptığını kendisi de anlayacaktır bir gün.

15 Temmuz gecesi tüm televizyonlarda, meydanlarda gösterilen görüntülerde hepimiz o anları yeniden yaşadık. Gerçekten tarihe geçecek bir geceyi, bir ülke savunmasını, milli direnişi heba etmemek lazım. Sadece ülkemizde değil, tüm dünya milletleri tarihinde eşi görülmemiş bir olaydır bu. Hangi millet elleriyle tankı durdurmayı başardı tarihte? Örneğini kimse veremez.

Şimdi bu kadar ulvi, bu kadar muhteşem, bu kadar aziz bir milletin o gününe aynı hassasiyetle sahip çıkmak gerekir.

CHP TARİHİ HATASINDAN HEMEN DÖNMELİ

CHP’nin “örtülü darbe” tezi, o gecenin görüntülerini izlerken bir kez daha öfkeyle anılan, tepki verilen bir tezdir. Ciddi olarak o gece darbeye direnen tüm millete hakaret anlamına gelir. CHP, iktidarın FETÖ ile mücadelede, darbe yargılamalarında yaptığı hataları eleştireceğim diye, gidip de “örtülü darbe” tezini keşfetmesi çok büyük hata. En kısa zamanda bu tezden vazgeçer umarım.

İktidarın da CHP’nin bu tezine tepki vereceğim diye tüm idari hatalarını savunacak psikolojiye girmesi yanlış. Mağduriyetleri gidermek için atılacak adımların, CHP’ye yarayacağını düşünenler var sanırım Ankara’da. Büyük hata.

O nedenle diyorum k, sokağa inerek, milletin arasına karışarak onların sesine kulak vermek çok önemli. Sonra yanlı okursunuz, yanlış yorumlarsınız ve ülkeye zarar verirsiniz.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!