Modernizm insanoğlu üzerinde tahakkümünü iki şekilde kuruyor. Baskıcı siyasi otoriteler tepeden inmeci bir şekilde vesayetlerini ilan ediyorlar. Bunun artık modası geçmek üzere... Artık daha ‘inceltilmiş’ bir tahakkümden söz etmek mümkün. Kulaklara özgürlük, eşitlik idealleri çalınıyor. Peki, elimize geçen özgürlük bizi özgür kılıyor mu?
Gerçek bir tasallut rejimi perdenin arkasında varlığını müspet değerlerin üzerine inşa ediyor. Artık mutluluk, sevinç, hüzün, sevgi hepsi belirlenmiş ve paketlenmiş bir düzlemde varlığını sürdürebiliyor. Kendisini perdenin arkasına gizleyen sistem ‘özel’ olarak tanımladığı belirli günlerde bunların ‘kutlanmasına’ izin veriyor…
Halbuki basit, alelade şeyler ne kadar özel olabilir? 14 Şubat Sevgililer Günü’nde meşruiyetini kaybetmiş özünde gerçek bile olmayan bir duygulanım etrafında modern insan katarsis yaşıyor. İşin komik yanı ise birbirine ‘sevgisini’ gösterme şekli:
Alışveriş yapmak.